on iki

4.9K 248 100
                                    

'İnsanlar plan yapar Tanrı onlara güler' Ben bu hayatta başımdan geçenleri hep bilmek istedim. Hayattan bir adım önde olmak. Hatta bir ara planlarımı o kadar gözden geçiriyordum ki,kendime hiç bir zaman iki seçenek arasında bırakmıyordum. Ama biri vardır ki bütün planlarınızı bir anda uçuracak biri,kaderinizi değiştirecek biri,kendi hikayenizin başrolü oluyordu.
Ateş bir seçenekti. Doğru olan değildi. Ama kafamı karıştıracak kadar yanlıştı.
Aşk ise bu kelimeyi hissedecek biri değildim. Çünkü ben kafamı bu tür şeylere yoramıyordum. Bir saniyede o kader şey düşünüp sonucunu buluyordum ki öyle bir duygunun beni engellemesi mümkün değildi. Ben istediğim şeyi yapardım. Ben seçerdim. Onlar beni değil. Ama Ateş oyunu bozuyordu. O bir seçenek olmasına rağmen beni o yönlendiriyordu. Bunun aşk olması ise sadece bir peri masalıydı. Benim hikayemde bu olmazdı.
"Biliyor musun ? Daha iyi bir son söz bulmanı isterdim Ateş. Ama bu bile beni etkilememedi. "
Yavaş adımlarla kapıyı tam açacaktım ki dışardan biri yapmıştı zaten. Barış şaşkın bakışlarla ikimize bakıyordu. İlk önce bana sonra Ateş'e baktı. Onun o yeşil gözleri gerçekten içimi ısıtıyordu. Aşk değil,hoşlanmak birine ilgi duymak,merak etmekti Barış. Eğer aşıksam merak etmezdim ki zaten onu biliyor olurdum. Her şeye rağmen. Barış bu hayata bağlı kalmamı istemediğim düşünceleri onun sayesinde unutmamdı.
Gençlik dilinde: Kafamı dağıtıyordu.
"Konuştun mu ?" dedi Ateş'e
"Evet tamamen senindir. " öyle bir hızla çıktı ki yüzüne bakmaya şansım bile olmadı. Barış Ateş'in arkasından kapıyı kapattı. Şu dolaptan ne zaman kurtulacaktım.
"Erin ? "
Bana sesleniyor...
Tamam sakin ol ve ağzını aç. Hayır! Kapa! Ah konuşmayı unuttum !
"Seninle bir şey konuşmalıyım "
Tamam anlamında kafamı salladım.
"Biliyorsun ki dün partide olanlar yemin ederim bilmiyordum. "
"Senden hoşlandığımı mı ?" Barış kafasını eğerek suratını bozdu.
Sanırım bu işlerde açık sözlülüğüm bir işe yaramıyor.
"Bak ben yani aslında..."
"Anladım Barış, beni üzmemen için çaba sarf etme. Senin iyi bir insan olduğunu biliyorum. Belki de bu bencil dünyada tanıdığım en iyi insanlardan birisin. Benden bile iyisin. Sanırım ilgimi çekmende bu yüzdendi. "
Evet aşık değilim demiştim. Ama hoşlanıyordum. Annem ve babamdan sonra bu tür şeyler hissetmem sandım. Çünkü ne kadar farklı o kadar yalnız.
Barış'ı da böyle görüyordum. Çevresinden o kadar farklıydı ki. Onda kendimde bir şeyler aradım. Sanırım beni sevme düşüncesi hoşuma gitti. Birinin beni sevme düşüncesi.
"Hayır bak,benden hoşlanman hoşuma gitti yani. Eğer sende istersen ben denemek isterim. "
Bir kızın çıkma teklifinde heyecanlanma oranı: %90.4 tür. Birde bu istediğin kişiden ise : %97.5 e çıkar. 
Benim ise şu an bayılma olasılığım heyecanlanma olasılığımı geçmişti. Kendimi ilk defa zeki biri değilde bir genç kız gibi hissetmiştim. Aman Tanrım sanırım hiç yaşayamadığım ergenliğimi yaşıyordum.
"Ben..." ne diyeceğimi bilememiştim. Kapı tekrar açılınca Ilgın ve Demir'in şaşkın suratlarıyla karşılaştım. Ilgın kafasını arkaya çevirip "onu bulduk !" diye bağırdı. Ve arkadan Mısra gözüktü. "Nihayet seni arıyorduk " dedi. Gözleri yavaşça benden ayrılıp Barış'ı buldu. "Ao"
"Yanlış bir zamanda mı geldik ?" dedi Ilgın.
"Hadi gidelim Erin " dedi Demir. Barıştan gözlerini ayırmamıştı. Kaşlarını çatarak bir şey hatırlamaya çalışıyor gibiydi. "Tamam gidelim " dedim. Tam çıkacakken Barış'a döndüm. Yeşil gözleri bir umutla bakıyordu sanki. "Evet " dedim sadece. Konuşmakta bile zorlanıyordum. Ve gittim. İlk defa olacakları düşünmeden ilerledim.
--
Demir yanımda bana güven verircesine gülümsedi. "Merak etme,başaracaksın."
Bende ona gülümsedim. Babamın odasının önünde duruyordum. Babam sert değildi ama her zaman onun istediği olmak zorundaydı. Annemde bu yüzden gitmişti zaten . Çünkü insanları kullanmayı severdi. Oyuncağa çevirmeyi. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Babam bilgisayara odaklanmış bir şekilde çalışıyordu. "Baba ?"
Bakışları bir saniye bana dönüp sonra tekrar bilgisayara döndü. "Efendim Erin ?" "Önemli bir şey konuşmalıyım "
"Dinliyorum " diyordu ama hala işle ilgileniyordu. "Direk konuya gireceğim biliyorsun lafı dolandırmayı sevmem. "
"Hıhı "
Beni dinlemiyordu bile.
"Ateş ile evlenmek istemiyorum. O da benimle evlenmek istemiyor. "
"Ne ?" Artık bütün dikkatini bana vermişti. Kaşlarını sertçe çatmıştı.
"Dediğimi duydun. İkimizde evlenmek istemiyoruz. "
Derin bir nefes aldı. Dişlerini sıktığı buradan bile belli oluyordu. "Erin bunu sen istiyorsun diye yapmadığımı biliyorsun zaten. Eğer bu evlilik olmazsa bu oturduğun evde olmaz. O harcadığın paralar da olmaz. İstediğin hiç bir şey olmaz. " dediğinde iyice gerilmiştim. Yavaşça ayağa kalktı. "Bir şeyi istemediğin sürece diğer istediğin hiç bir şey olmaz. "
"Ama ben-"
"Konu kapandı. Bana mantıklı bir açıklama yapmadığın sürece bu evliliği gerçekleştirmek için her şeyi yaparım. "
"Baba-"
"Gidebilirsin. Bu arada sözlüne söyle iki hafta sonra nikah olacak. Yaza da düğün "
--
Bu sene ağlamaktan başka bir şey yapamamıştım sanırım. Kaçıp gitmek istedim ama korkak değildim. Annem gibi yapmayacağıma kendime söz vermiştim. Demir babamla konuşmuştu. Ama fayda etmemişti. Biri kapıyı tıklattığında olduğunu yerde dikleştim. "Demir istemiyorum gelme "
"Demir değilim " bu bir kız sesiydi.
"Ilgın ?"
"Ta kendisi " Kapı yavaşça açılmıştı. Küçük bir yerden bana bakıyordu. "Gel " dedim çatallı bir sesle. Öksürdüm. Odama giriş yapıp kapıyı kapattı. "Birileri bana iyi olmadığını söyledi. Bende kek yaptım. " elindeki gösterdiği kabı yeni fark etmiştim. Kafam gerçekten iyi değildi. "Sağol " keki masaya koyup yanıma koyuldu. "Bana neler olduğunu anlatmadan önce bir şey sorabilir miyim ?" Kaşlarını kaldırarak masum bir yüzle bakıyordu.
"Pekala "
"Burası bir saray mı çünkü hayatımda bu kadar büyük bir ev görmedim. Çığlık atmak istiyorum. "
O gün hiç gülemeyeceğimi düşünmüştüm. Ama Ilgın'ın komik suratı kıkırdamaya yol açmıştı. Birilerinin yanında olması güzeldi. Ona evlilik mevzusundan bahsetmeden sadece babamla kavga ettiğimi söyledim. O ise bana 'babamla kavga etmek isterdim. Sadece yanımda olsaydı yeterdi' dedi. Hepimizin ayrı sorunları vardı. Tabi babamı tanısaydı ve zorla evlendirmeyi çalıştığını bilseydi. Böyle konuşacağını sanmıyordum. Ertesi gün uykulu bir şekilde okula gitmiştim. Cuma günü yani okulun son günüydü. Sınavlarda bitmek üzereydi. Bu da saçma voleybol seçmeleri demekti. Acaba ismimizi sildirebiliyor muyduk ? Sırama oturup masaya kafamı dayadım. Tam uykuya dalacakken aklıma aniden bir şey geldi. Barış ! Ah nasıl unuturdum. Bana çıkma teklifi etmişti ben ise kabul etmiştim. Arkamı döndüğümde Barış ve Ateş bana bakıyordu. Ben ise Ateş'e bakıyordum. Ama bu önemli değildi. Hızla ayağa kalkıp Barış'ın yanına gittim. "Selam " dedi ve bana sarıldı. Bende ona sarıldım. Heyecandan kusucam şimdi. Ayrıldığımızda Ateş bize bakıyordu. "Demek artık siz..." dedi parmağıyla bizi göstererek.
"Tam olarak değil. " dedi Barış. Sonra bu tuhaf diyalog bana daha da tuhaf gelmişti.
Bir an hiç bir şey bilmediğimi fark ettim. Ben bilmiyordum. Ateş haklıydı. Bilmediğim tek konu buydu belkide.
Kadın-erkek ilişkisini hiç yakından görmemiştim daha önce. Anlaşmamız aklıma geldi. Beni Barış'a ayarlayacaktı. Çünkü o bu konuda en iyisiydi. Benim ise en kötü olduğum konu. Tıpkı dersler gibi. Heyecanlandım. Ellerim titremeye başlamıştı. Terliyordum. "Ben bir lavaboya gideceğim " dedim mırıltıyla.
Kendimi kötü hissediyordum. Çünkü hayatımda ilk defa bir şeye bilmiyorum demiştim. Telefonuma mesaj gelmesiyle biraz kendime gelmiştim. Cebimden çıkarıp okudum.
Gölge
-tebrikler ama sencede biraz hızlı olmadı mı ? Ah doğru sana niye soruyorum ki sen bu konuları bilmezsin. İşte aramızdaki bir fark daha senin bile bilmediğin bir şey var ama benim yok.
Aklımda oluşan tek soru hızlı gidiyor olmamızdı. Doğru söylüyordu bu kadar kısa sürede bunların olması,yanlıştı. Bir şeyler doğru ilerlemiyordu.
"Erin ?" Ateş tam karşımda durdu. Boyumun ona göre olan kısalığı yüzünden kafamı kaldırdım.
Boynunu biraz daha bana yaklaştırıp dudaklarını kuşağıma götürdü. "Kaybedeceksin. Bana karşı gelmenin ne kadar pahalıya patlayacağını öğreneceksin. Çünkü güzelim kötü tarafıma denk geldin. "
Düştüğümü hissediyordum. Kaybolduğumu,okulun ilk günü Ateşle yaptığımız kavga aklıma geldi. İstediği şeyi yapmamamın bedelini ödetecekti bana. "Ne istiyorsun ?" Dedim sertçe.
"Barışla çıkamazsın Erin "
"Nedenmiş Ateş ?"
"Çünkü şu andan itibaren sen benimsin,sevgili sözlüm "

Mısra...
Kulaklıklarımı çıkarıp telefonumdaki müziği kapattım. Hissediyordum. Duygularım kuvvetliydi. Derin bir şey geliyordu. Soğuktu ama sonu belli değildi. "Hey mor inek !" Kafamı kaldırıp Demir'e baktım. "Ne var taş kafalı ?"
"Biri seninle konuşmak istiyormuş. "
"Kim ?" Demir yan tarafa kayıp arkadaki kişiyi görmemi sağladı. İris bana bakıyordu.
"Artık bir şeyleri değiştirmenin vakti geldi. "

Her şey bir seçenekti. Hangisini seçeceğine siz karar veriyordunuz.
İris artık kendi engelini yıkmak istedi. Bu bir şeyleri değiştirirdi.
Mısra'nın tepkisi bir şeyleri değiştirirdi.
İris Mısrayı bulmaya çalışırken Demir'i bulmasaydı ve Demir onu Mısraya götürmeseydi. Her şey değişirdi. Ya da hala eski hayatlarında kapana sıkışmış bir şekilde olacaklardı.
Erin anlaşmayı bitirmeseydi ya da Erin'in Barıştan hoşlandığı öğrenilmeseydi. Barış Erin'le çıkmak ister miydi ? Peki Ateş neden bunu yapıyordu. İstediğini almak için Erinden intikam mı almaya çalışıyordu. Neyi değiştirecekti ?
Neler gidecekti
Neler kalacaktı
Sevgilerle Gölge...


Her şey şimdi başlıyor canımlar !!!
Bu bölüm kafa karıştırabilir. Ama yavaş yavaş bir şeyler oturacak hikayede. Lütfen yorum atın

YALNIZ ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin