on beş

5.1K 250 78
                                    

Beğeni ve Yorumlarınızı bekliyorum 😘

multi: Mısra...

Zor.
Ben dayanamıyordum.
Eğer hayatımla ilgili tek bir kelimeyle anlatmak zorunda kalsaydım. Bu olurdu: Zor...
Gerçekten çok ağır geliyordu. Annemi 7 yıl sonra tekrar görmek bana acı veriyordu. Onun gitmesinden daha acı çekiyordum şu an. Onu görmek bana nefes almamı unutuyordu.
"Burada ne işin var ?" Ağzımdan sadece bu çıkmıştı. Sonra kendime kızdım. Sen annenle nasıl konuşuyorsun öyle dedim. Annelere üzülmez,kızılmaz,nefret edilmez.
Edemiyordum zaten. Beni bırakıp gitse bile ondan nefret edemiyordum. Ona hesap soramıyordum. Babam gibi bir adamla evlenmesi bile mucizeydi. Tek bir sorun vardı. Beni niye yanına almamıştı. Sorun parasızlık mı ? Korku mu ? Babam mı ? Yoksa beni sevmemesi mi ?
İşte beynimi durduran tek insandı. Beni bu duruma getiren tek insan.
"Erin..."
İsmim onun ağzından çıkmasıyla bir adım geri attım. Ben bunu yapamazdım. Hazırlıksız yakalandım. Arkamı döndüm ve hızla evden çıktım. Hızımı hiç kaybetmeden evden uzaklaşırken hıçkırığımı yutuyordum. Ağlama sakın ağlama ! Çünkü değmeyeceğini biliyorsun. Biraz daha yürürken neden buraya geldiğimi bilmiyordum. Neden o ? Neden onun yanına gelmiştim ? Çünkü en yakın ev onunkiydi. Telefonu çıkarıp onu aradım. Ama açmamıştı. Onunla gerçekten konuşmam gerekiyordu. Bilmiyorum ama beynim onu yanımda istiyordu. Duygulardan bahsetmiyordum. Sadece his diyelim. Hala onun kendini beğenmiş bir sazan olduğunu düşünüyordum. Popüler ve okulun yakışıklısı. Okulun nefret ettiği zeki kızla evleniyor;1 hafta sonra.
Tekrar çaldırdığımda bu sefer açmıştı. "Ne istiyorsun ?" Soğuk sesi içime işlemişti. Ve ben orada yenildiğimi kabul ettim. Onun sesi beni güçsüz bırakmıştı. Bir anda hıçkırarak ağlamaya başladım. Öyle kötü ağlıyordum ki,telefonda söylediklerini duramıyordum bile. Nefesim kesilene kadar ağladım. İçimdeki tarif edilemez duyguyu atmak için çırpındım. "Erin ! Erin ! Cevap ver neredesin ?"
Sesi endişeli geliyordu. Benim için endişelenen biri vardı. "Sizin evin önündeyim " dedim ve güçsüzleşmiş parmaklarımla telefonu kapattım. Demir kapının önüne geldiğimde evin kapısının açıldığını görebiliyordum. O kapıdan çıkarken etrafına bakınıyordu. Elleriyle sarı saçlarını önünden çekti ve ileri baktı. Benim olduğum yere...
Gözleri beni bulduğunda hızla bana doğru geldi. Alt dudağım titremeye başlamıştı bile. Onu görünce daha da zayıf hissettim. Demir kapıdan çıktıktan sonra artık bir engelimiz kalmamıştı. Tam karışımdaydı. "Ne oldu ?" dedi merakla. Sanki biraz korkmuştuda acaba korkmuş muydu ?
Ben ise tekrar göz yaşı dökmeye başlamıştım. Tek söylediğim şey onun ismi oldu. Bana anlam vermeye çalıştı ama yapamadı. Sadece elimden tutup kendine çekti ve bana sarıldı. Yıllardır kimse bana sarılmamıştı. Bu hissi unutmuştum ve itiraf ediyorum ki o bana sarılınca bir an bütün yalnızlığımı unuttum. Bir an keşke hiç yalnız olmasaydım dedim. Sadece bir an. Güzüme göğsüne bastırdım ve kokusunu içime çektim. "Beni buradan götür " dedim boğuk bir sesle. O ise tamam gibi bir şeyler mırıldandı ve elimden tutarak beni arabasına götürdü. Ön koltuğa oturup kemerimi bağladım ve ona baktım. Düşünceliydi çünkü beni ilk defa böyle görüyordu. Telefonu çaldığında ilk önce telefona sonra bana baktı. Kimin aradığına baktığımda ikimizde artık birbirimize bakıyorduk. Arayan hoşlandığım kişi,Yanında olduğum ise evleneceğim kişiydi. Şu an çok tuhaf bir atmosfer vardı. Hafifçe yutkundum. "Burada olduğumu söyleme. Beni kimsenin böyle görmesini istemiyorum. "
"Sevgilinin bile mi ?" diye sordu. Telefon hala çalmaya devam ediyordu.
Hiç bir şey diyemedim. Ama onun gözündeki zafer parıltısını gördüm. Ne için olduğunu bilmiyordum. Büyük bir ihtimalle güçsüzlüğümden yararlanıyordu. "O benim sevgilim değil. " der demez telefonu açtı. Açmakla da kalmadı hoparlöre aldı. "Efendim ?" dedi.
"Kanka Erin'e ulaşamıyorum. Bugün hiç gördün mü ?"
"Hayır görmedim. " keyifle sırıttığını gördüm.
"Başına bir şey gelmemiştir dimi ?"
"Sanmam. Ne kadar güçlü bir kız olduğunu bilirsin. " bu sözüne göz devirdim. "Evet öyle. Neyse ulaşırsan söyle beni arasın. Ona bir şey söylemem gerekiyor. "
"Ne oldu ilan-ı aşk mı edeceksin yoksa" diye sordu alayla.
"Üf senle uğraşamam. Sen sadece ona söyle yeter. "
"Merak etme söylerim. " dedi tam gözlerimin içine bakarak. Ona geldiğime inanamıyordum. Telefonu kapattığında derin bir nefes aldım. Önüne dönüp arabayı çalıştırdı. Beni nereye götürdüğünü bilmiyordum. Açıkçası pek merak etmiyordum. Yakın bir zamanda durduğumuzda geldiğimiz yere baktım ve gülümsemeden edemedim. Antalya'da başka nereye gidebilirdin ki ? Arabadan çıktığımda güzel deniz kokusunu burnuma çektim. Beni takip ettiğinde yine elimden tutup beni banka oturttu. İkimizde denize bakıp iç çektik. Ne durumlara düşmüştük. "Üzgünüm " dedi bir anda.
Ona döndüğümde hiç bana bakmadan devam etti. "Haklıydın. 1 hafta sonra evleneceğiz. Kaybettik. Zaten benim gibi biri çalışsada iyi bir yeri kazanamazdı. " dedi. Derin bir nefes alıp ona biraz daha yaklaştım. "Annem geldi. " dedim. Madem bugün dürüst olacaktık her şeyi anlatma vaktiydi. "Ben zor bir çocukluk yaşadım. Annem ve babam bilmiyorum bir çılgınlık yapıp evlenelim demişler. İlk başlarda iyilermiş. Babam dedemin şirketine geçtiğinde çok yoğun çalışma nedeniyle annemle zaman geçirmemeye başlamış. Ben olduğumda ise annemin yanında değilmiş. Doğumuma bile gelememiş. " ilk defa birine açılıyor ve hayat hikayemi anlatıyordum. Bir de bunu ona anlatıyordum. Umurunda bile değildim. O da benim için değerli değildi. Ama anlatıyordum işte.
"5 yaşında okumayı ve yazmayı öğrendim. Kendi başıma. Bu kadar erken yaşta çok kelime bilmeme şaşırmışlardı. Ama yinede ilgilenmek istemediler. 1.sınıfa geçtiğimde çok tuhaf bir çocuktum. Kimsenin yapmadığı soruları çözüyor hatta daha fazlasını yapıyordum. Sonunda öğretmenlerin ailemle konuşması nedeniyle bana test yaptılar ve yaşıma göre IQ'mun yüksek olduğunu söylediler. Yani çok değil ama kendi yaşımdan üç yaş daha büyük düşünüyormuşum. "
"Bunu biliyorum. Okulda senin hakkında konuşurlarken duymuştum. Lisedeki ilk yılımızdı. Senin uzaydan falan geldiğini düşünüyorlardı. " dedi sonra ne dediğini fark eder gibi suratını buruşturdu. "Yani uzaydan derken-"
"Anladım. Sorun değil. "
"Sen anlatmaya devam et. " dedi bakışlarını kaçırarak.
"Biliyor musun ? Bazen sadece böyle bir yeteneğe sahip olduğum için başıma bunlar geliyormuş gibi hissediyordum. Annem ve babam sürekli kavga ediyorlardı. Babam hastalıklıymışım gibi bakıyordu. Annem ise depresyona girmişti. Kimse benimle ilgilenmiyordu. " sonra aklıma bir şey geldiği için güldüm. "Demir ve halam dışında tabi. Onlar farklıydı. Tabi halam ölünce Demir ve eniştem İstanbul'a taşındı. Demir 11 yaşını doldurduktan sonra eniştem kalp krizinden öldü. Tek başına kaldı. Bir kaç yıl bizde kaldı. Ama ben artık eski ben değildim. Demir bize geldiğinde annem gitmişti beni bırakıp,babam ise güzel sekreteriyle gününü gün ediyordu. Evlendiklerinde Demir İstanbul'a babası tarafından bir akrabasının yanına gitti ve bende üvey annemin eziyetlerini çektim. İşte o gündür yalnızım yani doğduğumdan beri "
Bitirmiştim artık. Devam etmeye gerek yoktu bundan sonra. Tipik dram hikayesiydi işte. Ya da trajedi mi demeliyim ?
"Vay be,yaşına göre fazla olay yaşamışsın. Bir de tek dertli benim sanırdım. " ikimizde birbirimize baktık.
Sanırım ilk defa bu kadar masum bakıyordum ona. "Sen salak değilsin. " dedim mavi gözlerine tebessüm ederek o ise hayatındaki en büyük iltifatı almış gibi davrandı ve bana kocaman gülümsedi. "Bazen saçmalıyorsun ama-" bütün gücüyle bana sarılınca sözüm yarım kaldı. Neden böyle olduğunu biliyordum. Babası tarafından hiç taktir almamış bir serseriydi. Annesi bile umudu kestiği için özgüveni tamamen sönmüştü. O da kendini kabul ettirmek için tek bir şey yaptı. Dış görünüşünü kullanarak kendini okulun yakışıklı acımasız çocuğuna çevirdi. Ayrıldığında yine hiç bir şey olmamış gibi ikimizde denize baktık. Sonra ben onun hakkındaki düşüncelerimi dile getirdiğim için o da benim hakkımda düşüncelerini söylemeye başladı. Elini bankın üstünde duran elimin üstüne koydu.
"Bu yalnızlığı nasıl tanımladığına bağlı zeki kız. Kime göre yalnızsın. Sana göre yalnızlık bazılarına göre olmayabilir. Ve sana ciddi bir şekilde söylüyorum. Sen yalnız değilsin Erin. "
Bu dediğine istemsizce güldüğüm de o da karşılık verip "Ne ?" diye sordu sırıtarak.
"Senden ilk defa mantıklı bir şey duydum. "
Sonra her şey o saniyelerde oldu yüzümü ellerinin arasına alıp bir anda dudaklarıma yapıştı. Yavaş ama aynı zamanda sert bir şekilde beni öpüyordu. Hareket edemedim. Elinin belime gitmesiyle ve beni kendine daha çok çekmesiyle gözlerim benden istemsiz kapanıp ona eşlik etti. Kollarımı boynuna dolayıp dudaklarımı ona bastırdım. İkimizinde ağzından küçük bir inleme çıktı. Bu sefer iki eliyle kalçamı kavrayıp beni kaldırarak kucağına oturttu. Yine ağzımızın içine inlemesiyle ellerimle saçlarını okşamaya başladım. Bu daha önce tatmadığım bir şeydi. Sanki bütün sinir hücrelerim aynı anda harekete geçmiş,kan dolaşımım hızlanmıştı. İkimizinde öpüşü sertleşmişti. Ama o tutku beni daha çok içine çekiliyordu. Nefessiz kaldığımızda ayrılmak zorunda kaldık. Alınlarımız birbirine değerken ismini söylemeden edemedim. "Ateş..." dedim dudaklarımı oynattığım için yine birbirlerine değmişlerdi. Ateş'in ise mavi gözleri simsiyah olmuştu. "Sadece seninle ilk tanıştığımdan beri nasıl bir his olduğunu merak ediyordum. Seni öpmek nasıl olurdu merak ediyordum."
"Nasılmış peki ?" Merakla ona bakıyordum. Şu an onun kucağındaydım. Gerçekten ben birinin kucağındaydım. "Düş gibi " dediğinde yine onu öptüm. Sanırım birbirimize içimizi açtığımızdan oluşan duygusallık yüzünden böyleydik. Ama beynim bunu es geçiyordu. Sadece onu öpmek istiyordu. Ve öylede yaptım onu tekrar ve tekrar öptüm. Hiç bir şey düşünmeden.

YALNIZ ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin