Çayını Soğutma

652 214 567
                                    

   Galata köprüsünden Karaköy ün o mahur sokaklarına doğru yol almıştım. İçimdeki yalnızlık hissi kendimi bildim bileli kendini hiç unutturamamıştı. O kalabalık köprü trafiğinde benden başka yalnız göremiyordum ruhen .

-Ah dur bir dakika tabi kadim dostumu asla unutamam ..

   Yıllardır bu kule benim dostum dan öte ilham kaynağım olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

   Yıllardır bu kule benim dostum dan öte ilham kaynağım olmuştu. Yalnızlık nedir bir ben  bilirim, bir de o, lakin birde bizi yalnız bırakanlar .. Her ayak bastığımda Galata köprüsüne, bana gökyüzü semalarında tek gülen yüz olarak onu görürdüm güneş bile sırtını dönmüş iken . Bana yağmurda gökyüzünü sevmeyi öğretmişti. Bana her yağmurda içimdeki cümle seline kağıt dokumayı öğretmişti.

  -Merhaba dostum Galata kulesi yine ben geldim . Bildiğin gibi işte her zaman ki gibi yalnızım . Hissettim bu gün konuşacaklarımız varmış. Aldım nevale yi ,birde kalemim , kağıdım ve yalnızlığım .
  Çocukluğum buralarda Sur içinde geçmişti. O yaşlarda hatırlarım rahmetli büyükannemi tutardım elinden avucumun içi gibi biliyormuşçasına gezdirir dim buralarda. Yıllar geçtikçe uzaklaşır oldum buralardan, Yıllar geçtikçe en çok bu şehirde kaybolur oldum.

- Sen benim şehrim deki bütün sokakların adı
Ben senin yüzündeki çizgi yada dünün deki anı.

  Oturup kadim dostum ile muhabbet etmeden önce Karaköyün o nostaljik sokaklarında biraz demlenmem gerekti. Sonra o genç geldi aklıma ve gözümün önünde iken dilimin ucuna düşen meçhul cümleler. Sanırım daha fazla dem 'e ihtiyacım olmadığını farketmiştim .Aptal aptal dolanmayı kesip kadim dostumun yanına dönmeliydim . Birbirimize anlatacaklarımız var.
Kulaklığımda çalan o insafsız müzikler eşliğinde dostuma çıkan sokağın sonuna gelmiştim.

V e yine o kalabalık gözüme batan lanet kalabalık . Dostumu lüzumsuz ca rahatsız eden insansı hayvanlar . Sırf birkaç kare fotoğraf için İstanbul'a onun gözünden bakmak istiyorlar.
Oysa bilmiyorlar ki o gözlerde bir aşk yatılı..

-Kız kulesi..

Aşk sadece; insanlar arasında olup biten bir duygu değildi , bazen bir suretin başka bir siluete neden sonsuza kadar  baktığını anlamak gerek ve insanın kendisine önemli olan aşka aşık olmayı öğrenebilmek demesi gerek. Bunun en güzel örneğini gösteriyordu kadim dostum ve anlayabilenlere aşk olsun.

   Az çok duymuşsunuzdur şu meşhur rivayeti kimi gerçekten sevip te Galata kulesinin tepesine birlikte çıkarsanız onunla evlenip bir ömür mutlu olma vaadi veriyor kadim dostum sevenlere. Fakat o kadar gereksiz insan topluluğu meşgul ediyor ki başını . Şahsen ben bu aşka saygısızlığı kurşun kalemim ile birlikte tek cümle ile yere sermek için çıldırasıya paralamıştım kendimi.

  O mahur restoran da yüzünü en net görebileceğim masama oturdum yine. İçmek için daha erken di bir süre bekleyecektim dostumun ekmek teknesini kapatıp gecenin karanlığına ışıklarını açmasını . Gözümü kuleden alamadım bir süre . Sonra saki yanıma uğramış ince bir ses tonu ile ;
-Hoşgeldiniz.Ne arzu edersiniz efendim. De yi verdi.
Kafamı çevirip yanıtladım;
- Bana bir 35' c lik rakı ver fakat gece uzun masayı kur ama servis yapma . Öncesinden de bir çay alabilir im dedim

  Saki' nin masayı kurmasını beklerken Kadim dostumun yanında bekleyen bir genç gördüm dikkatimi çekmişti . Elinde bir şey vardı diğer eli ile de telefonla konuşuyordu sanırım.
Ama konuşmuyordu birini arıyor ama aranan açmıyor gibi idi. Biraz izledikten sonra elindeki ..
- Evet. Güller ! Bu o genç..
Şaşırmıştım açıkça sı metro dan koşar adımlarla çıkmış gerek olsa ki görememiş tim . Fakat bekletme mek için onca yolu acımasızca katletmesine rağmen beklenen gelmemişti. Bu düşünceye kapılmam telefonu açmadığını farkedince yapışmıştı zihnime. Sonra döndüm Kadim dostuma doğru ;

- Sıradaki çayımı Aramıza yeni katılanlara kaldırıyorum dostum.

Sanırım içmeyip zihnim de ki  o vicdansız senaryosunun gerçekleşmesini bekleyecek tim. Saki den iki rakı kadehi ve bir servis daha açmasını istedim ve ekledim
- Sana zahmet rakı yı al 70 c'lik getir. Bu gece iki küçük kalbin başında bir büyük bulunmalı.

  Sakinin yüzüme kurduğum cümleden bir anlam çıkaramamışcasına bakıp anladığı kadarı ile rakı yı büyültüp masaya getirmesinden tam iki saat geçmiş ti. Gencin azmi ne hayran kalmış tım hala bekliyordu. Ve ben hala çaydan başka hiç bir şeyden yudum almamış tım. Fakat güller.. onlar yeterince solmuş tu.

-Onlar bir daha açmaya caktı. Onlar dalından daha kırgın dı...

  Çok geçmedi gencin elindeki Güller'e son kez bakıp karşısına koyup, tam karşısına oturduğunu gördüm. Ve dayanamayıp kalk tım yerim den gencin tam karşısına güllerin yanına oturdum. Genç şaşkın bir şekilde bana baktı gözleri dolmuştu belli idi, gülleri elime aldım ;

-Üzülme , bak bu güller e onlar senden daha kötü bir halde . Sen hala nefes alıyor sun fakat bu güller onun uğruna soldu elllerin de. Dedim
-Sen kimsin ağabey dedi bana şaşkın şaşkın.
- Beni meczup olarak gör. Şurada restoran da oturuyorum çay içelim mi beraber dedim .
-Yalnız mı oturuyor sun ağabey ?
- Evet yalnız . Olabildiğinden fazla .
- Olur içelim dedi

   Ve otur duk masa mıza . Onun için üzücü benim için ise çok garip bir duygu olmuştu. Bütün gün ilham depolamamı sağlayan genç karşımdaydı fakat üzgündü. Ben alışıktım böyle durumlara ama bu genç, bu genç değildi
Çaylarımız geldi ve konuya girdim
-Adın ne genç?
- Orhan ağabey
-Peki Neden bir adet değilde bir demet gül ?
- Bu gün on ikinci ay yani tam bir yılı mız olmuştu ağabey .
- Neden gelmedi diye sormayacağım belki sana garip gelebilir ben ve kadim dostum Galata kulesi çok şahit olmuşuzdur bir başına kalmış lığa . Biliyorum Senin içinde hiç bitmez bu sevda ama Bir yıl a on iki gül kurban etmek ,o güllerin elinde kuruması, senin gözlerinin dolması . Onun bunları gelmese bile tahmin edebileceği kadar gerçekti Orhanım .

-Ağabey sen biliyor gibisin ne yapmalıyım arıyorum açmıyor meşgul e atıyor tek kelime yazmıyor.

  O böyle konuştuk ca benim kanım donuyor du. Oysa ben bugün oturup onu kaleme alacak tım . Ve şimdi karşımda oturuyor o üzgün gözler ile.
Derin bir iç çekip ;

  -Çayını soğutma Orhanım bilirim artık çayın içini her umduğun sıcak yudumda daha fazla üşüteceğini . Birazdan seninle derin bir hesaplama yapacağız kaç soğuk kadeh den sonra içimizin nasıl ısınacağına dair dedim
Sonra kendi kadehi mi doldurup kadim dostum Galata kulesine doğru ilk yudumu almak için kaldırdım .

- Dostum ! Bu gece senin hikayen de kaybolacak bir kalp daha var .Yok oluşların şerefine...

Yok oluşların şerefine

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Karaköy'de İki Yalnız ( Kitap Oldu )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin