Bir Yara Daha..?

161 45 77
                                    

- Su sızar gönlümden
Kaleminden akar yaş..
Başın toprağa değdiğinde şiir neye yarar..?
Saz küsmüş teline ,yâre çalmaz hüzün
Başın toprağa değdiğinde mutluluk neye yarar..?
Ölüyordum.. Daha önce yaşamamışcasına . Bir film şeridi geçiyor gözlerimin önünden . Her sahnesi aynı , her başlangıcı farklı. Koyu bir kalabalık ardından kendini yaran , kulağıma değen ansızın telaşlı bir konuşma geçiyor etrafımdan..
+ Müdahale odasına alın hemen yaraları derin olabilir
- Müdahale odası hazır
+ Damar yolunu açın! Birden fazla kesisi var! Hastanın yakını mısınız?
- Yakınıyım ..
+ Tamam siz tetikte olun acil kan gerekebilir.
Sol yanım sızlıyor . O göğüs kafesimin içinden aldığı her yaraya alışıktı .. Yüreğimin tam üstüne açılan bir delik içerde biriken acılara kapı olurmuşcasına ve içerden çıkan her yara bir tuz gibi sızlatıp çıkmış gibi değiyordu yarama. Sekiz yaranın yedisi hiç yokmuş gibi bir tek sol yanım sızlıyordu o an.
- Bir aşk'a değdi bu yara . Acıları alıp gitti başını . Endişeler girdi içeriye ,korkular her dikiş teli ve bir kilit hatrı sığdırdı göğüs kafesime dikiş izleri..
Kaç gün kaldığımı bilmediğim bir hastanenin bilmem kaçıncı sabahına en net gözlerimi açışım oldu bu sabah. Şaşkındım .. Bir rüya olmamalıydı bu . Çünkü başım yere değdiğinde aklımda olan karşımdaydı..
+ Amma uyudun he ..
Dedi o çocuksu tebessümü ile . Bense şaşkın , uyanır uyanmaz can simidi bulmuş gibi daldım gözlerine..
+ Böyle karşılaşmamalıydık ama ..
Doğruldum yattığım yerden kendime gelmişcesine , cevap verdim kendimce
- Neden .. yaralananlar hasta sıfatı taşıyamıyor mu burada ?
Güldü bana bağlanan serumu değiştirirken
+ Ah siz edebiyatçılar ölünüzü sıksak şiir çıkar . Hadi biraz daha dinlen konuşuruz daha sonra hem bitmeyi bekleyen bir paket sigaram var.
- Beni buraya kim getirdi ?
+ Yaşlı bir amca adı tam aklımda değil heh dur dur hatırladım Orhan'dı adı o getirdi kan verdi sana ondan sonra kayboldu bulamadım bir daha . Yakınınmıydı o ?
- Yakınımdı. Ben onu nerede bulacağımı biliyorum . Keman severmisin ?
+ Severim tabi . Oda nereden çıktı ? Dur bir saniye elinde keman vardı .
- Bitirmemiz gereken bir sigara paketinin yanında tanıştık. Bir bekleneni çağırıyor her bir teli . Gidermiyiz yanına?
+ Önce o yaraların iyileşsinde hele bir
Dedikten sonra acil bir hasta vukuatı anonsunda çıkıverdi aniden odadan.
Orhan dayı ... Nasılda değmiş içimde çalan hüzzam kemanının teline. Başımı yerden kaldırmış beni aklımdakine getirmiş . Şimdi hangi kıyıda bir şarap ezgisine davet ediyorsundur sevdiğini. Peki o .? Kadim dostum endişelenmişmidir benim için . Korkmuşmudur acaba bir başına yanlızlıktan ..
Kafamı sağa çevirdiğimde sehpanın üstünde sol cebimde görev alan not defterim duruyordu . Çok tuhaf bakıyor bana sanki yaralı gibi. Kaldıramadım kendimi ulaşamadım ona . Bir anda devrildim yatağın yastık tarafına . Serumun etkisi olsa gerek uyuya kaldım ansızın .
- Simitle beslediğim martıların duasınımı aldı bu yaralar?
   Gözümü açtığımda damar yolum patlamıştı. Sanırım serum iğnesininin üzerine düşmüş başım uyuklarken.Kolum adeta renk değiştirmişti kendi kanımdan.
Çok geçmedi kendime geldiğimde onu gördüm . Sayıklıyordu yanımda;
+ Ne yaptın sen kendine böyle damar yolun çıkmış.
- Şey .. Not defterime uzanmaya çalışırken yorgun düştüm sanırım .
+ Hangisi şu deftermi ?
Sehpanın yanına gidip not defterimi eline aldığında meraklı gözlerle dış kapağına bakarken mavi derinliklerinde adeta bir akdeniz şarkısı çalıyordu.
+Bıçak üç santimetre daha uzun olsaymış seni bu defter bile kurtaramayacakmış biliyormusun ?
-Ne nasıl yani o defter yaralı mı? Halbuki daha çok gençti.
İçim bir tuhaf olmuştu . Sol yanımı kaybetmeye santim kala feda etmişti cümlelerim kendini uğruma.
   + Sanırım manevi değeri vardı senin için . Bir sakıncası yoksa bakabilirmiyim ? Adını duymuştum. Bir kaç dergide yazılarına denk geldim . Kadim dostun ve sen çok iyi işler başarmışsınız.
  Bu soruyu duyunca tedirgin olmuştum . Eğer okursa  o mavi gözlü kadının kendisi olduğunu anlayacaktı.
-Şey .. orada yazanlar biraz kişisel o dergide okudukların gibi anlamlı sözler değiller..
+ Siz yazarlar anlamsız cümle karalamazsınız böyle defterlere ama hadi neyse öyle olsun bakalım.
Dedikten sonra biraz alıngan bakmıştı anlamıştım . Ama yapamazdım okutamazdım . En azından şimdilik zamanı ve yeri değildi.
- Ne zaman çıkabilirim buradan
+ Ne zaman kendini iyi hissedersen o zaman. Ama en azından bir iki gün daha burada yatman gerek.
- Anladım.. Senin bir şeyin var sanki gözlerin dalıyor. İyi misin ?
+ Konuşuruz sonra . Hadi sen dinlen .
Çıktı odadan. Garip birşey hissettim gözlerinde. Gözlerinin dalıp gittiği yer bakıp gördüğü yer değildi sanki. Ne tuhaftırki benim de sol yanımda bir sızı belirmişti. Bu yaranın sızısı değildi. Bu sızı bana hiç yabancı değildi..
İKİ GÜN SONRA
Taburcu olmaya hazırlanırken doktorun bana verdiği raporla geçireceğim boş günlerin hangi mey kapısında harcayacağımın planını yaparken kafamda birden karşımda o belirdi.
+ Hazırmısın ? Hadi gidelim nöbetim bitti benimde cumartesi yarın izinliyim konuşalım biraz . Dedi
İçimi tuhaf bir heyecan sardı . İlk kez yaşamışım gibi bu duyguyu neredeyse ağa kendi isteği ile takılan balık gibi çekingen bir cümle kurdum;
- Nereye gidelim?
+ En son izmariti söndürdüğümüz yere tabiki.
Bu ne demekti.? Sanki onun kafasındaki kurguların yazarıda benimkileri yazan ile aynıymış gibi geldi bana . En azından unutmamıştı son izmaritin öncesinde kurduğumuz cümleleri olsaki bir katre tekrarlamak istemişti benim ile.
Hastaneden çıktığımda arkamı dönüp şöyle bir baktım koca binaya ;
- Sen diktirdiğin üç beş yarayı hatırlarmısın bilmem lakin benim ölümden önceki son kapım olacak gibisin..
Yola koyulmuştuk yürüyorduk . Çok fazla mesafe yoktu Eminönü kıyılarına . Tutamadım kendimi yine sessizliğinin başımı şişirmesine müsade etmeden;
- Neyin var? Öyle bir dalıyorsunki gördüğün o yer sanki gideceğin o yermiş gibi.
+ Nasıl oluyorda beni okuyabiliyorsun? Hemde ben hiç konuşmadan . Gördüğüm yerleri benden önce gidip görüyor gibisin .
- Bilmiyorum. Ama hislerim gideceğin o yerde mutlu olamayacağını söylüyor.
+ Eskişehir'e yerleşeceğim. Çocuklarım orada. Bir şey itiraf edebilirmiyim? Senin hayatını kurtaran o not defterini okudum . Ve okuduktan sonra aşk'a belki bir umut daha varmış hissi yarattı. Sende hissettiğim çok tuhaf. Sanki bir ömür beni sevecek gibisin.
Bana bunu söylediğinde elim ayağım titremeye başladı . Daha önce gözlerinde gördüğüm o çocuksu bakış canı çok yanmış bir yetişkini andırıyordu artık.Lakin bu hikayenin sonunda bir gidiş olacağı belli gibi . Yeniden dört mevsimi tek günde yaşayacağım belli gibi idi..
- İçimi sana nasıl dökeyim bilmiyorum. Sen gidersen ardından gelirmiyim onuda bilmiyorum . Gitmek çözümmü onuda bilmiyorum. İnan bana ben hiç birşey bilmiyorum.
+ Ne hissediyorsun peki? Bana bakınca ne görüyorsun. Geri gelirmişim gibi duruyormuyum?
- Hayır . İnsan geri geleceği bir yerde böylesine dalıp gitmez. Belki mutsuz olmaya gidiyorsun . Belkide mutsuzluğunu sonlandırmaya. Ama biz yazarların çoğu kitaplarda okuduğun bir cümlesi vardır. Gidenler geri dönmedi hiç bir zaman . Yani o gemi hiç geri gelmedi anlayacağın.
Durup düşündü . Daldı gitti yine gözlerinin rengini verdiği fısıltılı dalgalara . Kafamı çevirdüğimde kadim dostum ile göz göze geldik . Anlamıştı sanki yangından mal kaçırır gibi taburcu olduğumun gecesi kapısına dayanacağımı..

 Anlamıştı sanki yangından mal kaçırır gibi taburcu olduğumun gecesi kapısına dayanacağımı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Daha önce oturduğunuz kayalıklara gelmiştik. O dalıp düşünmeye devam ederken ben daha önce kayanın altına sakladığım sigara paketini çıkardım ona uzattım.
- Bak.. Bu paketi buraya yeniden gelirsen eğer seni beklediğimi anla diye bırakmıştım.
+ Biliyorum..
- Nasıl biliyorsun ?
+ İçindekileri saymadın değilmi. Ben o paketi bulduğumda geri gelip bakarsan eğer diye içinden bir tane içmiştim. Senin yaralandığın gün .Sen geri gelip bakamadan direk bana geldin. Çok tuhaf bir duygu biliyormusun..?
- Ben geldim geri geldim hatta içinden bende içtim fakat sarhoşluğumdan olsa gerek farkedemedim..
Bu duygu yankılanması içime su serpmişti bir nevi. Ne bileyim işte . En azından aynı duygular bir gidiş olacaksa bile tek beden yerine iki farklı bedende bir başına kalacaklardı yalnız.
+ Biliyorum gidişim etkileyecek seni . Yazdıkların bir yaradan damlayan kan gibi. Ama en azından şöyle düşün dönmek için bir sebebim olacak. Döndüğümde belkide şu an tek başına mutsuzluktan kurtulmuş olup. Sen ve ben iki kişilik bir mutsuzluk yaşarız . Hani şu kitaplardaki gibi.
Yüzüme bile bakmadı bana bu cümleleri kurarken. Sözleri umut dolu dökülüyor dudaklarından fakat bakışları bir okadar umuttan bir haber . O an tek anladığım güçlü idi kendinden emin . Acıları pişmanlık dolu lakin telafisini kendi çözümlerinde arar gibi idi giderek..
- Böyle bir kadın mı arıyordum acaba ? Hiçbir zamana ait değilmiş gibi duran, yetişecek hiçbir yeri yokmuş gibi kayıtsız yürüyen... Pencereden giren sabah güneşlerine karşı birlikte uyanabileceğim... Hem biraz sokulgan hem alıp başını giden... Hem kalıcı bakan hem gidici duran..
Şu ana kadar yazdığım hiç bir aşk hikayesindeki kadınlara benzemiyordu. Bu kadın kendi hikayesini başlı başına yaşıyordu. Kötü karakterlerden kurtulmaya çalışıp, Baş kahramanım sen ol diyordu adeta bana. Fakat benim gönlüme bir gidiş değdimi bir kere dönüş kapılarını açık bıraksam dahi unutuyordum kapıları.
- İçelimmi ? Dedim hiç tereddütsüz..
+İçelim .. Dostunda bize eşlik edecekmi peki?
- Etmeli .. Seni görmeden yara aldığıma inanmaz asla....

 Seni görmeden yara aldığıma inanmaz asla

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Karaköy'de İki Yalnız ( Kitap Oldu )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin