Bir manâ'da üç kalp

120 17 17
                                    

+ Nasılsın..?
Nasılmıyım? İçimde yaktığın ateşin gölgesinde ısınıyorum.Bilirim yanaşırsam canım yanar, ama ben sönmesin diye baş ucunda oturup ateşi korluyorum.
Nasılmıyım? Aklımda bulunan bütün odaları yüreğim elimde geziyorum. Çünkü bir başına taşıyamıyorum bana sen gerek, bana ellerin gerek.
Nasılmıyım? Doğduğundan bir haber hayata gözlerini açan bir bebeğin anne sesiyle hayata tutunmuş haliyim.Sarhoşluğuma kızma sakın içtiğim su bile beni ayyaş eder yokluğunda.
Telefonun öbür ucunda sessizliğimin kurduğu cümleleri duymuş olsa gerek ;
+ Oradamısın ?
Duyduktan sonra aklımı bulduğum yoldan kolundan tuttuğum gibi evine soktum .
-Şey buradayım biraz şeyim
+ Sarhoşsun değilmi? Hani bensiz içmek yoktu ?
- Ama ...
+ Biliyorum aramayacağımı düşündün. Haklısın da kusura bakma geciktim.
- Olsun aradın ya . Bu içimdeki karanlığı söndürmeye yetti.
+ İyimisin peki yaraların nasıl oldu .
- Sayılır , yaralar geçer benim içimi sıkan başka bir şey var.
+ Nedir o ?
- Güneşimi kaybettim . Gözlerine dalmam gerek.
İçimdeki bütün dertli cümlelere tek bir anlam veren tebessüm gönderdi diğer ucundaki bana telefonun. Yazılabilecek bir çok cümleyi anlamına mutluluk koyarak noktalama lütfunu bana vermişti belki de kendinden bir haber.
+ Benimde.. Sanırım bu çok uzun sürmeyecek. Ben her an dayanamaz çıkagelirim .
- Bense her saniye gelecekmişsin gibi bekleyebilirim.
+ Biliyorum... Yağmur yağıyor burada gök gürlüyor korkuyorum.
- Sanırım burada da başlayacak.Hadi o zaman kapat telefonu , başına çek yorganı öyle uyumaya çalış.
+ Deli.. Sende uyu olur mu ben arayacağım yine. Şey bir şey daha .
- Tabiki , kim bilir belki rüyalarda buluşuruz..
+ Buluşmalıyız.. Şimdi söz ver bana bir daha bensiz içmeyeceksin olur mu?
Hiç tereddüt etmedim , yapabilir miyim yada yapamaz mıyım , yaptığım işin müptezeli olduğum halde yarı ayık kafamla birlikte bana sunduğu bu söze sadık kalmayı bütün sarhoşluğum ile birlikte kabul ettim .
- Söz veriyorum . Lakin ben sensiz ayılamam bile .
+ Sevindim . İyi geceler sana artık kapatmalıyım .
Tatlı bir tebessüm eşliğinde kulağımda son bulan en güzel telefon konuşması olmuştu bu benim hayatım boyunca . Henüz bardağı ile buluşmayan kahve için altını yakıp unuttuğum suyu tekrar ateşledim fincanım için . Dışarıda cama vuran yağmur damlaları bana onun korkulu gözlerini anımsatmıştı . Daha çiselemeye yeni başlayan yağmur beraberinde getirdiği gür ses li gürültüyü kulağıma işliyordu . Kahvem hazırdı ve beraber penceremin arkasındaki hiç notasını bozmayan yağmurun cama vuran damlalarını dinledik. Aklımda o vardı . Sanki hep yeni gelmişcesine.

- Bu gece bu yağmurda camında bir damlayım.

Kendime sesiyle geldikten sonra uyku gözüme hiç uğramadı . Kulağıma sesi nakış gibi işlemişti , ah nasıl da özlemişim o çocuksu cümlelerini . Yağmur cama değen damlalarla birlikte aklıma onunla mutlu olduğum dakikaları ve beraberinde hiç eskimeyen o mutlulukların sonundaki akıl katili vedaları hatırlatmıştı. Neyse Ki bana sarılmıştı , taşırmıştı deniz gözlerini benim gibi ıssız bir adam için. Öyle ya beni de bu denli avutan böyle bir gidişi olmasıydı.Sanırım ben onu cama vuran bu damlaların sonsuzluğu kadar sevebilirdim.

Aslında her gidiş bir başlangıç mıdır yada bir son mu bilmiyordum , bildiğim tek bir şey vardı taburcu tarihi belli olmayan bu aciz ruhumun yeni bir acıya başlangıcı ve dibe batan yalnızlığımın başka bir bedende acı çeken bir ruh hali ile son bulmasıydı.Yağan yağmur Eylül ayının izlerini süpürüyordu sokağımdan , bana ise dallarından bağımsız gezen yaprakları izlemek düşüyordu penceremin kenarından.Eylül ... Adına son denilen baharın ilk göz ağrısıdır ve bir çok şiir intihar girişiminde bulunur satırlara atarak kendini . Şairlerin genzine ilham kaçar, şiir öksürür hazan rüzgarlarına doğru.

Anlaşılan o ki uyku sadece kapıdan verdiği selamla çıktı gitti yola, bende arkasından su değilde yağmur damlaları serpiştirdim. Sanki sesi günün evvelsinde kalan anason kokulu saatleri silmişti benliğimden ve farkındaydım bunu sadece bir kahve yapamazdı.Raporumun bitmesine daha otuz beş gün vardı kahrolası sıkıcı otuz beş gün, fikrimce bir kaç pansuman atlattıktan sonra başlardım işimin başına.Saat daha çok erkendi ama duramayacaktım daha fazla mezarlığımda,dışarı çıkıp penceremi çalan yağmur damlalarının arasında kalmak istiyordum. Aklıma Orhan dayı geldi şimdi yağmur'un o eşsiz sesine hangi ezgiler ile eşlik ediyordur acaba..?

Karaköy'de İki Yalnız ( Kitap Oldu )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin