Şarap Lekesi

301 89 165
                                    

Suzan ...
Sanırım bu sabah sarhoşluğumu hatırlamayacak derecede ayılmıştım..
Uyandığımda yanımda şarap şişesinin içinde bir not bırakmıştı ...
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
ÖNCEKİ GECE
   Dostum Galata Kulesinin karşısında sabahın erken saatlerine kadar içmiştik..
  Fransızcam yoktu ama kötü gün dostu internet ve çeviri yardımı ile az da olsa kendisi hakkında birşeyler öğrene bilmiştim . Adı Suzan dı annesi Türk ve babası Fransızdı . Orada büyümüş arada bir Türkiye ye Annesi ile geliyormuş Fakat bu sefer tek başına gelmişti.
  Gece boyunca tüm konuşmalarımızın toplamı benim not defterimdeki bir sayfayı bile geçemeyecek kadar azdı. Ama sanki birbirimizi çok iyi anlıyormuşuz gibi gülüşüyor ,bana burnunda sinek var der gibi yapıp burnumun ucuna vurması gibi garip el şakaları yapıyordu. Yeni tanışmış gibi değildik . En azından dışardan bakanlar öyle hissetmiyordu. Bana nasıl bu kadar yakınlaşabilmişti? Onca yaşadıklarımdan sonra koca gemiyi batırmış bir buz dağı gibi iken ben .
  O gece her dakika yüreğimin dilime vurduğu cümlelerimi o her güldüğünde gamzelerine doldurmak istedim. Bu kızı içimden kocaman sevmek geliyordu.. Deli idi kendi dünyasında yaşıyor diğer suretleri umursamıyordu. Bana çok sevecekmiş gibi bakıyordu. Ben ise kanmaya hazır ama kalbim hazırlıksızdı. Onu bir yazar gözüyle gözlemlemeye çalışırken aslında aşık hislerime kapılmış yaptığı her hareketinde şiir arıyordum.
- Sence yarınlar yeniden bir gün bu gün olurmu Suzan...
  Restorandan kalktık sabahın üçü idi . Şarabın üstüne cila niyetine iki bira aldık sahile doğru yürümeye başladık  fakat o yürürken sarhoşluğunu delilikleri ile örtmeye çalışıyordu . Zikzak çizerek yürüyor kendi etrafında dönüyor  park etmiş araçların tekerine tekme atıp alarmını çalıp kahkaha atıyordu . Ansızın koluma giriyor yanağıma bir öpücük konduruyor ve sanırım bunu kızmamam için yapıyordu.
Üşüdüğünü farkettim koluna girdim durdurup  montunun önünü ilikledim . Gözlerime daldı  yanaklarında bu sefer gamzelerini yarım gösterir vaziyette  çocuksu bir gülüş eşliğinde uzunca bana baktı . Gözlerinin içine dalıp ;
- Neden bana böyle gülüyorsun Suzan?
- désolé (üzgünüm)
- Bana unuttuğum şiirleri hatırlatıyorsun..
  Bana verdiği cevaptan hiç bir şey anlamamıştım. Gerçi oda beni anlamamıştı .. fakat gülmüştü . Bu herşeye bedeldi .
İkimizde zil zurna sarhoştuk fakat ben bu günün bitmesini hiç istemiyordum . Ama Suzan' da zaten eve gidip uyumaya niyetli değildi..
Sahile vardık o elinde şişe ile deli divane dönüp duruyor o fransız ezgilerini mırıldanıyordu ;
- Offrez-moi la Tour Eiffel, j'en ferais quoi ?
(Eiffel kulesini teklif etseniz, ne yaparım onunla?)
Je veux de l'amour, de la joie, de la bonne humeur (Aşk isterim, eğlence, iyi huy)

Sahile vardık o elinde şişe ile deli divane dönüp duruyor o fransız ezgilerini mırıldanıyordu ;- Offrez-moi la Tour Eiffel, j'en ferais quoi ?(Eiffel kulesini teklif etseniz, ne yaparım onunla?)Je veux de l'amour, de la joie, de la bonne humeur (A...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Açıkçası bende ciddiyeti bırakmıştım . Yahu ben bu gün hiç sigara bile içmemiştim . Bana beni unutturan bu kız içtiğim şarabın her yudumunda gamzesine daldığım o gamzenin her saniyesine şiir ısmarladığım bu kız sanırım şu üç harfine yandığım duygunun içimdeki buzlar arasından yeniden tutuşup çıkmasına sebep olmuştu.
  Sahilde yürürken kendi çöplüğünde elinde şarap şişesi ile sızıp kalmış bir şarapçıya rastladık . Suzan bana baktı  ve işaret parmağı ile sessiz ol işaretini yaptı . Ne yapacağını anlayamadım ilk başta ama sonradan jeton düştü. Ona yapma demedim zaten demezdim   Ama tedirgindim fakat bir yandanda Suzan' ın adamın elindeki şarap şişesini almaya çalışması beni istemsizce güldürüyordu . Ve başarmış almıştı  . Bu kız tam bir deli , bu kız bana aşkı konuşmadan yaşatacak bir şiirdi. Sahilde Karaya çekilmiş bir kayığın içine oturduk . Sanırım yorgun düşmüştü Şarapçıdan aldığı şarabın dibine inmişti . Bense hala elimdeki birayı yarıya indirememiştim. Çünkü vicudumun istediği alkol ihtiyacını onu hayranlık ile izleyerek karşılıyor gibi idim .. Şarabı bitirip şişeyi yanına koydu . Ben ceketimi   çıkardım onun üzerine örttüm . Bana sarılmıştı , başını göğsüme yaslayıp kayığın içinde birlikte uzanıp sızmıştık... 
GÜNEŞ AYILTIYOR GECELERİ
   Sabah oldu güneşin gözüme vurması ile  kayığın içinde ters dönmüş olsam gerek karşımda Kadim Dostum Galata kulesini görmüştüm ... Aptal gibi idim sol tarafımda şarap şişesi duruyordu hemen yanında da benim emektar not defteri.. Bir dakika Suzan nerede? Hemen ani bir sıçrama ile kendime geldim . Suzan yok!!!
  İçimi derin bir tedirginlik sardı . Saat sabahın yedisi idi . Ayağa kalkıp etrafıma aptalca bakıyordum... Suzan ...
-Tanrım bu yaşadıklarım rüya olmasın ne olur
Etrafıma iyice bakındıktan sonra bir durgunluk çöktü yüreğime . Oturdum..
Elime yerden not defterini aldırken şarap şişesinin içinde bir kağıt farkettim . Uğraşıp çıkaramayınca şişeyi kırdım.. Kağıt benim not defterimden koparılmış ve benim kalemim ile yazılmış o kısacık cümleyi barındırıyordu;

-Je suis désolé, je dois aller ( üzgünüm gitmeliyim)

Bu kız beni benim kalemim ile vurmuştu.. içim param parça  .
- Böylesine sever gibi yaparken bu anlamsız gidiş niye? Ah şu gitmeler ulan bir sizi sevemedim.
Dün gece paltosunun önünü ilikler iken bana öyle dalıp baktığında garip birşey hissetmiştim. Sanırım buymuş..Herşey rüya gibi idi fakat rüya kadar gerçek değildi..Ne kadar alışık olsamda bu durumlara böylesine aşka karşı ayık hissetmemiştim kendimi bu sefer.
Uzun zaman sonra son zamanlarda bu ikinci kez gözyaşımın akışı oluyor . Yaktım bir sigara denize doğru . Bu sefer ilk sigarama konuştum.
- Kusura bakma dostum seni biraz ihmal ettim . Ama sende gidenlerin arkasından iyi gidiyorsun be ...
Son dumanı içimden attıktan sonra dostum Galata kulesine doğru döndüm ...
- Sana bunca zaman anlattığım gitmelerin ne kadarına inandın bilmiyorum fakat bak artık sende şahit oldun ..Ağzın var dilin yok bilirim  ama söylesene bana .. şimdi anladın mı ;

Neden ben hep kaybediyorum....?

?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Karaköy'de İki Yalnız ( Kitap Oldu )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin