17. bölüm

2.9K 77 3
                                    

Dizlerimin üzerine çökerek elindeki şalı açtım ve pansuman yapmaya başladım. “Bunu neden yaptın?” “Neyi?” “Niye aynaya yumruk attın?” “Çünkü sinirlerim bozulmuştu.” “Demek sinirlerin bozuldu?” Bir yandan pansuman yapıyor bir yandan da onunla konuşuyordum. “Ben herşey için üzgünüm” “Evet, bitti” Gözlerimi devirerek ayağa kalkıyordum ki Justin bileğimden kavramıştı. “Sana onu yapmamalıydım. Ben gerçekten üzgünüm. Lanet olsun! Piçin tekiyim. Bana bir daha güvenmeyeceksin biliyorum ama lütfen benden uzak durma” “İnsanın kendisini bilmesi ne güzel bir şey” Bileğimden çekiştirerek yanına oturmamı sağladı. “Bana sinirli olduğunu biliyorum. Sana onu yapmamalıydım, ama kendime engel olamadım. Selena fazla caydırıcıydı. Tüm düşüncelerimi yıkmıştı. Düşünemiyordum.” “Acaba neden?” İğneleyici sözlerime devam ederken dizlerini altına çekerek yükseldi. Üzerime eğilmeye başladığında bu olayın iyi bi sonla buluşmayacağını biliyordum. Geriye yaslanmaktan neredeyse yatar pozisyondaydım ve Justin’de tam üstümdeydi. Dudakları birkez daha benimkilerle buluştuğunda hiç düşünmeden onu iterek ayağa kalktım. “İstemiyorum demiştim!” Kapıyı açarak odadan çıktım ve bir anda bana çevrilen gözleri aldırmadan sınıfa doğru ilerledim. Az önce derste değil miydi bunlar? Çantamı alarak tam sınıftan çıkıyordum ki Harry ile karşı karşıya kaldım. “Noldu?” “Eve gideceğim” “Neden?” “Bilmem”” “Ben bırakırım” “Gerek y-“ “Yürü hadi” Harry kolumu tutarak çekiştirmeye başladı. Bahçeye çıktığımızda “Kolumu bıraksana!” diye cırladım. Aniden elini çekerek bana döndü. “Ovvv! Pardon” Ona dil çıkararak kollarımı birbirine bağladım. Aynı şekilde o da yaptıklarımı tekrarlayınca gözlerimi devirerek bize yaklaşan taksiye durmasını işaret ederek Harry’e döndüm. “Görüşürüz Bay Marul” “Ama seni ben bırakacaktım” Dudaklarını büzerek gözlerini benimkilere dikti. Arkasından bize yaklaşan Demi’yi işaret ederek göz kırptım. “Onu bırak” Şaşkınca Demi’ye dönerken bende yanımda duran taksinin kapısını açtım. “Bu senin için uygun zaman” diyerek arabaya bindim. Evi tarif ederek geriye yaslandım ve bugün yaşadıklarımı düşünmeye başladım. Herşey üst üste gelmişti bugün. Sanki evren ‘‘Justin’le barış’’ der gibiydi. Tanrım! Ne diyorum ben? Onun yüzünü dahi görmek istemezken eline pansuman yapmıştım. Tuvalette baş başa kalmıştık. Hey! Tuvalette. Çok romantik değil mi? Taksi durduğunda parayı vererek eve çıktım. Tam kapıyı açacaktım ki… Açmak için bir anahtara ihtiyacımın olduğunu fakat o anahtarın Demi’de yani çantamda kaldığını farkettim. Parayı cebime koyup, anahtarı çantaya koymak… İşte benim tarzım. Telefonumda çantamda. “Bir orun mu var?” Eli sargılı bir şekilde merdivenlerden çıkan Justin’e dönerek omuz silktim. “Yoo.” Anahtarı çevirerek kapıyı açtı. “Evine neden girmiyorsun?” “Anahtarım Demi’de kaldı.” “Demi’yi Harry’le gezerken gördüm. Onu bulabileceğini sanmıyorum. İstersen…” Omuzlarımı düşürerek ona yaklaştım ve evine girdim. “İstersen onu arayalım diyecektim, ama senin fikrin daha iyi” Gülerek kapıyı kapattı. Onu aldırmadan salona geçtim ve büyük mor koltuğa yerleştim. Tam karşımda durdu ve kaşlarını kaldırarak konuşmaya başladı. “Karnın aç mı?” “Pek değil” “Demek ki aç. Aslına bakarsan benimki de… Ben birkaç şey hazırlayayım” “Justin elin …” “Sorun olmaz” Mutfağa doğru ilerlerken yanaklarımı şişirerek televizyonu açtım. Ne yani? Siz ne bekliyordunuz? Peşinden gitmemi filan mı? Ahahahh! Tabiki de gitmem. 

Sersem olduğunu biliyor musun? Çocuk orda yemek yapacak. Sakat eliyle! Senin için.

İç sesim eksikti zaten bi. İç sesimi umursamayarak kanalları değiştirmeye başladım.

10 Dakika Sonra

Kanalları dolaşırken bir müzik kanalı bulmuştum. Wrecking Ball çalıyordu. Tanrım! Bu şarkı bi başka güzel. Bu arada Justin 10 dakikadır mutfakta… Gitmeli miyim sizce? 

Git tabi salak!

Sanırım iç sesimle aynı fikirdesiniz. Şarkının sesini biraz daha açarak ayağa kalktım ve mutfağa doğru ilerledim. Yarı kapalı kapıyı tıklatarak içeriye göz gezdirdim. Tanrım! Her yer her yerde. “Justin” “E-Efendim” “Yardıma ihtiyacın var mı?” Kapıyı iterek Justin’e yaklaştım. Arkası dönüktü ve tezgahta birşeylerle uğraşıyordu. “Yardım mı? Hahaha!...” Bana dönerek dudak büzdü. “Evet” Unla kaplanmış suratına bakarak kahkaha attım ve elinde ki hamuru aldım. “Sen ne yapmaya çalışıyordun?” “Pizza” “Sipariş etseydik ya” “Ben yapmak istedim” “Peki sonuç?” “Beraber yapalım mı?” Ellerini çenesinin altında birleştirerek yeni oyuncak isteyen çocuk gibi bakmaya başladı. “Imm… Peki, yapalım hadi” Gülerek ellerini birbirine urdu. Buda unun etrafa saçılmasına neden olmuştu. “Justin!” Sırıtarak kafasında ki aşçı şapkasını kafama geçirdi. Ardından çenemden tutarak bana bakmaya başladı. “Bir sorun mu var?” “Aşçı şapkası size çok yakıştı Bayan” “Teşekkürler Bayım” “Ama birşeyler eksik” Elini çenemden çekerek kendi çenesine koydu. “Neymiş o eksik olan?” İşaret parmağını göstererek arkasına döndü. Bende onu bekliyordum. Bir anda bana dönerek avcunda ki tüm unu yüzüme doğru fırlattı. Gözlerimi sıkıca yumarak kollarımı iki yana açtım. “Şimdi undan kadın oldun” Gülerek bana bakıyordu. Pardon, gülerek değil kahkahalar atarak. Yüzümde ki unu silmeye çalışırken gülmekten neredeyse yere yatacak Justin’e baktım. Tezgahta ki yumurtaları alarak ona fırlatmaya başladım. “İşte sende yumurta adam oldun” Son yumurtayı fırlatarak kaçacaktım ki kırılan yumurtalardan birine basarak kaymıştım ve Justin’in üstüne düşmüştüm. “B-Ben üzgünüm” “Neden?” “Seninle yeniden sevgili olmak istiyorum” “Asla olma-“ “Biliyorum, bunu sende istiyorsun” Bir şey dememe izin vermeden dudaklarını benimkilere kenetledi. 

BiebergasmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin