Olimpos'un Laneti

Bölüm.11 : Evren?

"Ne yapmayı düşünüyorsunuz Lordum?" diye saygıyla sordu baş hizmetçi tahtında oturan adama bakarak.Normalde bakması yasaktı ama o baş hizmetçiydi.Lord ile gereğinden fazla bir süre beraber ,birlikte olmuşlardı.Arkadaştılar evet ama lord onu sadece baş hizmetçi yapabilmişti.Onun da değiştiremeyeceği birkaç kural vardı tabi.

Lord kıpırdandı .Kıpırdandığını tahtından çıkan seslerden anladı baş hizmetçi.Etraf zifiri karanlıktı sadece kapı girişindeki iki büyülü ateş topu etrafı aydınlatıyordu.Loş bir ışık vardı etrafta ancak bu ışık tahta kadar uzanmıyordu.

"Dünyaya ineceğiz Sephia." diye konuştu adam gür sesiyle.

"Fakat Lordum sizin zincirlerinizi kırdılar ve buraya bağladılar." kızgınca konuştu Sephia yani baş hizmetçi.

"Ah güzel Sephia.." diye mırıldandı adam tahtından.Küçük soğuk bir rüzgar Sephia'nın güzelim kırmızı saçlarını arkaya attı ve boynunu ön plana çıkardı.Sephia gereğinden fazla güzeldi.Lord onu Afrodit ile kolayca kıyaslayabilirdi ama yapmadı. Sephia kıyaslanmaktan hoşlanmazdı hele dünyaya ait yaratıklarla...Asla.

"Lordum lütfen,eskiler gibi umursamayın." diye yalvarırcasına konuştu Sephia tahta küçük adımlarla yaklaşarak.

Yüzünü sadece iki kez görebildiği adamın,Lordu'nun yanağına elini koyup yavaşça okşadı.Adam bu dokunuş karşısında derin bir nefes aldı.

"Yapma bunu ,DEĞMEZ. Onların hepsi ölmek için yaratıldı." dedi Sephia elinin yumuşak dokunuşuna ters sert bir sesle.

"Sephia biliyorsun." dedi Lord sertçe ,"Percy de onların arasında."

"Serena bakar.O halleder Lord'um.Biliyorsunuz ki size olan sadakati yok edilemeyecek düzeyde."

Sephia'nın kesinlikle hiçbir şeyden haberi yoktu.Lord onun bunu bilmesini istemiyordu.Onu çok iyi tanıdığı içindi bunlar. Birlikte geçirdikleri o uzun süre kadını tanımasını sağlamıştı ve kadın kesinlikle çekiciydi evet ama aynı zamanda iğrenç bir ruha sahipti. Adam onun ruhunun kokusunu galaksiler boyunca alabiliyordu.

"Serena ve Perseus...Ah bu iki adı duymayalı uzun zaman olmuştu..." diye özlemle mırıldandı adam tahtından. Bu iki adı bir arada duymayı özlemişti.Kaç bin yıl geçmişti acaba aradan?

Sephia korkuyla elini sanki bir aleve dokunmuş gibi hızla çekti.

"L-lordum?" diye kekeledi Sephia dehşetle,"y-yoksa s-siz-"

"Evet Sephia.İki intikamcı.İki ana tanrı...İki varoluş...İki yokoluş..Bİr aile.."

"Ama bunlar efsane?" diye sorarcasına konuştu Sephia.İnanamıyordu.İnanmak istemiyordu ki haklıydı da. Böyle korkunç bir şey efsane olarak kalmalıydı.Kalmalılardı.Serena kontrol edilmesi kolay biri değildi evet ama sadakati kanıtlandı mı hiçbir güç onu kendi tarafına çekemezdi.Ama Perseus...Ah o asla kontrol edilemezdi.Hiçbir şeye değer vermezdi.Tüm evrenlerdeki yaratıklar onu öldürerek iyi iş başarmışlardı ve şimdi onun hayatta olma olasılığı vardı. Ne kadar bunları Sephia tüm ayrıntıları ile bilmese de Lord'un sözleri ve tavırları her şeyi anlatıyordu.Lord endişeliydi.

"Bizlerde efsaneyiz Sephia. Tanrıların da kendilerinde efsaneleri vardır ve Perseus ile Serena bunlardan biri. En önemlisi."

"Ama Perseus ölmüştü!" diye dehşetle konuştu Sephia. Bu imkansızdı.Tüm varlıklar bir araya gelerek Tanrı Perseus'u yok etmişlerdi. Bu kesindi. Değiştirilemez bir gerçekti.Ne kadar herkesin aklında bir şüphe kalsa da binlerce yıl boyunca hiç ortalarda gözükmemişti ve herkesin şüpheleri yok olmuştu.Sonra Serena zaten kendini bir yere kapatmıştı. Ama şimdi dışarı çıkmıştı ve artık hepsine düşmandı.HEPSİNE. Ve eğer Perseus'da yaşıyorsa...

"Hayır hiçbir güç onu öldüremez Sephia. Ama onu değiştirebilir. Biz onu değiştirdik.Mühürledikten yüzyıllar sonra ortaya çıktı normal bir insan olarak ama biliyorsun onun Poseidon ile bir bağı vardı.Onu kullandık . Melez olarak yetişti ama Serena onu kendi tarafına çekmeye çalışıyor, onu kandırmaya çalışıyor ve onu en can alıcı noktasından vuruyor.Biz de bulunan artı Annabeth Chase adındaki Athena melez'i .Eğer onu da kaybedersek savaşı kaybetmiş oluruz.Bizim amacımız öldürmek değil kendi tarafımıza çekmek ama Serena planına çoktan başladı.Karanlıkta kaldığı onca yıl bu planı kurdu.Ve sanırım başaracak."

"Şimdi bi dakka ! Benim bildiğim Perseus Jackson o aslında bir melez değil mi?" diye şaşkınlıkla konuştu Sephi ,baş hizmetçi olduğunu unutarak.

"Hayır Sephia o tanrıların gerçek babası."

*********

"What do you mean?" diye sordu Leo.

"Agh bana Justin'den alıntılar yapma Valdez!" dedi Hazel sinirle. Justin Bieber'ı sevmiyordu hatta nefret ediyordu.

"Peki abla."diyerek yerine sindi Leo sırıtarak.

"Bakın Olivia için bir büyücü diyebiliriz. Değil mi ?" diye sordu Annabeth tek kaşı havada.Gri gözleri uzun süre sonra ilk kez mutlulukla parlıyordu. Bir şey bulmanın sevinci onu Percy'yi geri döndürme yolunda umutlandırmıştı.Çalışmayı bırakmış beyni sanki öğle arası bitmiş gibi dersine geri dönmüştü ve yeni yemek yediği için enerjileri depolanmış çocuklar gibi ,çok yönlü bir makine gibi çalışmaya başlamıştı.Eski Annabeth geri dönmüştü ve gözleri bunu diğerlerine hatırlatıyordu.

Jason gülümsedi . Piper gülümsedi.Hazel ve Frank gülümsedi.Leo sırıtmasını büyüttü.Nico'nun ise dudakları az da olsa gülümser gibi kıvrıldı.

"Olivia ona büyü yaptı ama anlamadığım şey neden hala bize bir bağlılık hissediyor. Böyl mi düşünüyorsun?" diye sordu Jason ,Annabeth'in aklındakileri dile dökerken.

"Aynen öyle.İstese Percy bizi kolayca yok edebilirdi.Onu durdurmamızı istiyor." dedi Annabeth sevinçle.

"Açıkcası hayır bunu istemiyor." dedi duvarlardan yankılanan bir kız sesi.

Herkes etrafına bakındı.

"Kimsin?" diye sordu Piper büyükonuşunu kullanarak.

"Ah Afrodit'in kızı büyükonuş'un benim üzerimde işe yaramaz.Ben Sephia.Tanıştığımıza sevindim."

"Sephia?Bu ismi daha önce duymamıştım."

"Duymaman lazım zaten Athena'nın kızı.Bu görevi bırakın."

"Sen kimsin?Ve neden bırakalım?" dedi Jason aklı karışmış bir şekilde.

"Çünkü Lordum bunu istiyor ve bu sizin uğraşabileceğinizden daha da büyük bir şey.Tanrılar bile yapamaz bunu.Eğer olaya dalarsanız siz de yok olursunuz ama dalmazsanız o süslü,pembe hayatlarınıza geri dönebilirsiniz.Perseus Jackson ile birlikte."