BÖLÜM 9..
Sabah gözlerini ilk açan Klaus olmuştu. Zaten pek uyuyabildiği söylenemezdi. Yanında uyuyan kızına baktı. Derin bir iç çekti. O'nu uyandırmadan Caroline'nın tabutunun yanına gitti. O gittiğinden beri hayattan koparılmış hissediyordu. Eksik yarım ve yalnız. Sessizce konuştu.. Duyduğunu biliyordu. Caroline'ı hissediyordu. Yakınlarında olduğunda kalbinin ısındığını hissediyordu. Bu değişim fark edilmicek gibi değildi ancak bu özlem için için Klaus'u bitiriyordu. Sevgilisinin saçlarını okşayarak sakince konuştu.
K. Kısa bir süre yanında olamicağım. Özür dilerim ama seni geri getirmek zorundayım. Bir süre İtalya da olucam.. Merak etme Bonnie burada kaldı ve seninle ilgilenicek.
Klaus tabuta eğildi ve sevgilisinin kokusunu içine çekerek alnına bir öpücük bıraktı. Bu minik öpücük soğuktu. Caroline'ı arkasında bırakmak istemiyordu. Bu yapmak zorunda olduğu birşeydi.
K. Söz veriyorum Caroline uzun sürmicek.. Dedi ve dolaba yönelerek eşyalarını toparlamaya başladı. Gideceğinden kimsenin haberi yoktu. Eğer öğrenirse özellikle Rebekah O'nu durdurmaya çalışıcaktı.
Gidiceği yer İtalya olsada tehlikeliydi. Leah adında bir cadı vardı. Aslında bu sadece bir efsaneydi. Şuanda elinde olan herşeye tutunmak zorundaydı.
Efsaneye göre.. Leah Qetsiyah'nın soyundan geliyordu hatta O'nun kızıydı. Qetsiyah aşık olduğu cadı ile ölümsüz olmaya karar vermişti. Birbirlerine aşıklardı ve sonsuzluğu birlikte paylaşmak istediler ancak Silas sadece Qetsiyah'nın duygularını kullanmıştı. Amara adında bir ölümlüye aşıktı. Qetsiyah'nın yaptığı büyüyü ve ölümsüzlüğü Amara ile paylaşıcaktı. Bu ihanet gerçekleşmeden önce Qetsiyah Leah'ya hamile kalmıştı ve O'nu cadılar meclisinden sakladı. Qetsiyah'nın ölümünden sonra cadılar meclisi kızı bir taşa çevirdi. Leah 2000 yıldır Floransa'da bir heykeldi ve O'nu uyandıran kişi Lanetlenicekti..
Bu artık Klaus'un göze aldığı bir Riskti. Lanetlenmek umrunda değildi. Lanetin ne olduğu hakkında hiç bir fikri yoktu. Umrunda da değildi. Leah gibi güçlü bir cadı Caroline'ı geri getirebilirdi. Kimse uyanmadan gizlice evden çıktı.
Caroline Klaus'un gidişinin üzerine uyandırmak için Bonnie'nin yanına gitti. Sonuçta Bonnie O'nu görebilir ya da duyabilirdi. Elinden gelen herşeyi yapmasına rağmen Bonnie uyanmamıştı. Saat daha sabahın 6sıydı. Klaus'un yanında olmak istiyordu. Başını ne tür bir belaya soktuğunu merak ediyordu. Kendisi için bu kadar risk almasından nefret ediyordu. Ölümsüz olduğunu bildiği halde Caroline O'nun için endişeleniyordu. Biran önce bişeyler yapmalıydı. Komidinin üzerindeki vazoyu tutmaya çalıştı. Ancak tutamıyordu. Defalarca denemişti. Artık daha fazla dayanamadı ve pes etti.
Klaus uçağa binmiş İtalyaya doğru yola çıkmıştı. İlk defa kendisini bu kadar yalnız ve çaresiz hissediyordu. Bunun üstesinden gelmek zorundaydı. Caroline için..
Evde Klaus'un ardından ilk uyanan isim ise Rebekah idi. Mutfağa indi ve biraz kan içti. Evdeki sessizlik huzur vericiydi ancak Klaus'un etrafta olmaması süpheliydi. Bu saatlerde hep atölyesinde olurdu ama oradan ses gelmiyordu. Rebekah abisinin yine kendine zarar vermesinden korkuyordu. Caroline'nın ölümü O'nu hiç yapmicağı şeyler yapmaya itmişti. Bu korkuyla Klaus'un odasına doğru ilerledi. Kapıyı açtığında huzurla uyuyan Candice'tan başkası yoktu. Rebekah endişelendi. Evin diğer odalarını da gezdi. Klaus'u bulamıyordu.