İlk olarak nereye bakmalıydım?
Okul?
Evin yakınındaki park?
Belki... Hastaneler?
Ya da polise mi gitmeliydim?
Evden çıktıktan sonra, blok çevresinde 10 dakikalık düşünce dolu bir yürüyüş yapmıştım, açıkçası nereye gittiğimi bile bilmiyordum.
Gerçi böyle bu durumda nasıl düşünebildiğime bile pek bir anlam veremiyordum.
Sonra, kendime -sonunda- gelebildiğimde, yürümeyi kesip olduğum yerde dikildim ve nerede olduğum hakkında minik fikirler elde etmek için etrafıma göz gezdirdim.
Şu ilerideki beyaz çitli pembe ev bana hiç mi hiç tanıdık gelmiyordu, ya da 10 metre ötemdeki otobüs durağı...
Kısaca, Harry'i bulacağım derken kendim kaybolmuştum.
Cidden harika.
Bazen nasıl oluyor da bu kadar zeki(!) bir insana dönüştüğümü merak ediyorum.
Belki de bu süper gücüm falandır.
İyice saçmalamaya başladığımı fark ettiğimde, etrafımda döndüm ve geldiğim yol olduğunu düşündüğüm caddede adım atmaya başladım.
Cidden kaybolmamış olmayı umuyordum.
Birkaç metre daha ilerledikten sonra, yol ikiye ayrılıyordu, gelirken herhangi bir sokaktan döndüğümü hatırlamıyordum.
Siktir, ben cidden kayboldum.
Farkındalık bir anlığına- aslında bayağı- ürkütücüydü.
Kendi etrafımda dönüp derin bir nefes aldım, kanın damarlarımdaki akışını hissedebiliyordum, nabzımın kulaklarımda attığını duymama çok az kalmıştı.
Kaybolmak berbat bir duyguydu, yine de çok sevdiğin birini kaybetmek kadar korkunç sayılmazdı.
Aldığım nefesi bıraktığımda, arkamdan bir kadın sesi duydum.
''Louis?''
Daha çok, yaşlı bir kadın sesi.
Arkamı döndüğümde, karşı kaldırımda dikilen yaşlı kadını gördüm.
''Louis'ti, değil mi?''
Kadın bana bir yerlerden tanıdık geliyordu, ama nereden olduğunu tam olarak kestiremiyordum.
''Ah, orada dikilmeye devam edecek misin? Buraya gelip beni bağırma zahmetinden kurtarsan nasıl olur acaba?''
Yaşlı kadının bu alaycılığı bana birini fazlasıyla anımsatıyordu.
Kadına doğru ilerlerken artık kiminle konuştuğumu biliyordum, bu Harry'nin çalıştığı fırının sahibi Isabella'ydı.
Onun yanına vardığımda kadın incecik duran kaşlarını çattı.
''Burada ne işin var? Sizin fırında olmanız gerekmiyor muydu?''
Sesi konuşurken kırıldığından yutkunmak zorunda kaldı.
Fırın?
Ona anlamaz gözlerle baktığımda, kadın oflar gibi bir ses çıkardı.
Ve aklımdaki jetonlu telefondan bir tıkırtı sesi geldi,
Harry'nin nerede olduğunu biliyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Windows
FanfictionAşk pencerelerinden bir rüzgar gibi girmiş ve hayatlarını daha iyi bir yere çevirmişti.