Harry'nin merakla cevap bekleyen gözlerine bakmamaya çalışarak ofladım. Biraz sonra ona çıkma teklifi edeceğim için fazlasıyla utanmış hissediyordum.
''Pekala.''
Ciğerlerime derin bir nefes doldurdum ve Harry'nin ısrarla üzerime dikmiş olduğu gözlerine baktım.
''Bu akşam boş musun?''
Harry bir iki saniye için gülmemeye çalıştı. Evet, GERÇEKTEN gülmemeye çalıştı. Bir gün içinde daha fazla utanabilir miydim bilemiyorum.
Daha sonra da gülmesini bastıramayacak olmalı ki ağzı kocaman bir gülümseme için açıldı, yanaklarındaki gamzeler daha önce hiç görmediğim kadar derinleşti.
Gözlerimi onun güzel gülüşünden çekip yine güzel olan gözlerine odaklanmaya çalıştım.
Gerçi Harry'nin güzel olmayan bir tarafı yoktu. Dünyaya yunan tanrılarını kıskandırmak için gönderildiğine yemin edebilirdiniz.
Sonunda Harry bana gülmeyi kesip konuştu.
''Evet, bu akşam boşum, Louis. Bu akşam seni 7'de evinden alırım, olur mu?''
Şaşkınlıkla başımı salladım, onun güzel bir akşam geçirmesi için bir şeyler ayarlayan taraf ben olurum sanıyordum.
''Pekala. O zaman,''
Ve yol boyunca kendimi yumruklamak isteyeceğim o şeyi yaptım; ayak parmak uçlarıma yükselip Harry'i yanağından öptüm.
Dudaklarım tam ortaya çıkmış gamzesinin çukurluğuna yerleşti ve ben orada bir milisaniye harcadıktan sonra geri çekilip konuştum.
''Görüşürüz.''
Harry'nin bir şeyler söylemesine izin vermeden neredeyse koşarak denilebilecek bir hızla uzaklaştım.
Ve evet, bir gün içinde daha fazla utanabiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Windows
FanfictionAşk pencerelerinden bir rüzgar gibi girmiş ve hayatlarını daha iyi bir yere çevirmişti.