''Mia,''
Birinin uzaktan bana seslendiğini duyuyordum.
''Hey, Mia.''
Omzumda hafif bir baskı ve yanaklarımın ıslak olduğunu hissediyordum. Omzumdaki baskı artınca gözlerimi açtım. Üstümde nerede olduğumu fark etmemi engelleyen bir sersemlik vardı. Birkaç saniye içinde kendime gelince korkmuş bir şekilde öne fırlayıp etrafıma baktım.
''Ne? Ne?'' dedim hızla kafamı çevirirken.
''Mia,'' dedi ses, üçüncü kez. Döndüm. Oydu.
''Uyandırdığım için üzgünüm.'' diyerek özür diledi. ''Sadece geldiğimizi haber vermeye çalışıyordum.''
Kulağıma uğultu gibi gelen sesini dinlerken bilinçsizce suratına bakıyordum. Bu gerçek miydi?
''Aslında seni taşımayı düşündüm ama ailenin tepkisi hoş olmayabilirdi.'' dedi sırıtarak.
Nasıl göründüğümü fark edince ciddileşerek bana doğru yaklaştı. ''Sen ağlıyorsun,'' dedi yumuşak bir sesle, yanağımı avucunun içine alarak. ''Ne-''
Ona sarıldım. Onu her yerimde hissedebileceğim kadar sıkı sarıldım. Gerçek olduğuna inanmaya ihtiyacım varmış gibi sarıldım. Gerçek olduğuna inanmaya ihtiyacım vardı.
''İyi misin?'' diye sordu, belimi korumacı bir şekilde kavrarken.
''Hayır.'' diye mırıldanırken beni yavaşça geriye doğru çekerek gözlerinin içine bakmaya zorladı.
Yüzünü ellerimin arasına aldım. ''S-sen,'' dedim tereddüt ederek. ''Gerçek misin?'' Sesim aklımı kaçırıyormuşum gibi çıkıyordu.
İfadesinden onun da böyle düşündüğünü ama belli etmemeye çalıştığını görebiliyordum. Kaşlarını çattı. ''Tabii ki gerçeğim, Mia.'' dedi, çok saçma bir şey sormuşum gibi.
Derin bir nefes aldıktan sonra ona tekrar sarıldım. Sıcaklığı beni güvende olduğuma ikna edecek kadar sarana dek kollarının arasında kaldım.
Kendimi biraz daha sakin hissedince geri çekilip koltuğuma gömüldüm.
''Ne oldu?'' diye sordu.
Cevap vermeden kafamı iki yana sallamakla yetindim.
''Sanırım kötü bir rüya gördün,'' diyerek tahmin yürüttü. Ama aslında hala soru soruyordu.
Bu sefer de başımı hafifçe aşağı yukarı salladım.
''Anlatmak ister misin?''
''Hayır.'' diye atıldım. ''Hayır, istemem.''
Bana endişeyle bakan gözlerini üzerimde hissediyor ve bir şey söylemem gerektiğini biliyordum ama elimde değildi.
''Bana sadece birkaç dakika ver.'' diye mırıldandım en sonunda.
Hepsi rüyaydı. Sadece bir rüya. Hastahaneden ayrıldıktan sonra dönerken arabada uyuyakaldığımı hatırlıyordum ama sonrasında yaşananlar, yani yaşanmayanlar, o kadar.. Gerçekti ki. Sanki gerçekten olmuş gibi hissettiriyordu. Gerçeklik olduğunu sandığım bir şeyden gerçek olan gerçekliğe uyanmak beni sarsmıştı. Hatta o kadar sarsmıştı ki gözlerimi kapatıp açtığımda Niall'ın kaybolup gideceğini düşünerek bir süre korkudan doğru düzgün hareket edememiştim bile. Ama işte buradaydı. Yanımdaydı. Yanımda olup olmadığını kontrol etmek için kafamı çevirdiğim her seferde bakışlarını kaçırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Summer Love
Fanfiction16 yaşındaki Mia Corman'ın yaz tatili için yaptığı büyük plan, ailesiyle birlikte yazlığa gitmeye mahkum edildikten sonra suya düşmüştü. Hayatının en çekilmez 3 ayını geçireceği için içinden lanet ediyordu. Oysa yazlıkta geçireceği günler hayatının...