*Niall'ın gözünden son iki bölüm*
''Hiç,'' diye başladım tereddüt ederek. Bir an için durup kendime bunu yapmayı gerçekten isteyip istemediğimi sordum. Ya da cevabını duymayı. Dürüst olmak gerekirse, bilmiyordum. Bu yüzden ağzımı hiç açmamış olmayı diledim. Ama bakışlarındaki beklenti ve içimdeki merak beni devam etmeye zorluyordu. ''Aşık oldun mu?''
İstediğim cevabın orada olduğuna dair bir iz bulabilmek için dikkatle gözlerine baktım. Ve o an anladım. Endişeli ifadesini, bakışlarını saran kederi. Biliyordu.
''B-bilmiyorum. Sanırım hayır.'' dedi, duymamdan korkuyormuş gibi oldukça kısık bir sesle. Bir an için sadece bunu söylediğini hayal ettiğimi, gerçekten hayır demediğini sandım ama tonlarca yükün altında eziliyormuş gibi acıyan kalbime bakılırsa gerçekten söylemişti.
Düşüncelere dalarken sessizce bir şeyler mırıldandığını duyar gibi oldum ama zihnim söylediklerine anlam veremeyecek kadar karanlıktı. Muhtemelen üzgün olduğunu falan söylemişti. Artık bir önemi yoktu.
İç çekerek sırt üstü uzanıp gözlerimi rengini iyice kaybetmiş gökyüzüne diktim. ''Hayır.'' diye tekrarladım. Cevap sadece lanet olası bir hayırdı.
...
Kafamda yankılanan hayırlarla birlikte arabayı kenara çekip yanımda uyuyan kıza baktım. Uyurken gözüme sanki birkaç saat önce kalbimi paramparça etmemiş gibi güzel görünüyordu.
''Mia.'' diye seslendim.
İşe yaramışa benzemiyordu. ''Hey, Mia.'' dedim omzuna hafifçe dokunurken. Gözlerini açtığını gördüm. Birkaç saniye içinde tamamen uyanınca aniden korkmuş bir şekilde öne fırlayıp etrafına bakındı.
'''Ne? Ne?'' dedi kafasını hızla sağa sola çevirirken.
''Mia,'' dedim, üçüncü kez, beni fark etmesi için. Döndü.
''Uyandırdığım için üzgünüm.'' diyerek özür diledim. ''Sadece geldiğimizi haber vermeye çalışıyordum.''
Suratıma bilinçsizce bakarken söylediklerimi duyuyormuş gibi görünmüyordu.
''Aslında seni taşımayı düşündüm ama ailenin tepkisi pek hoş olmayabilirdi.'' dedim sırıtmaya çalışarak. Biraz garip bir gün geçiriyorduk ve kırgın olduğumu fark etmesini istemiyordum.
İyice baktığımda ağladığını fark ettim. ''Sen ağlıyorsun,'' dedim yumuşak bir sesle, yanağını avucumun içine alarak. ''Ne-''
Cümlemi tamamlayamadan boynuma atladı. Daha önce bana bu kadar sıkı sarıldığı bir zamanı hatırlamıyordum. Sanki yok olup gitmemden korkuyormuş gibi sarılıyordu. Onu bu kadar yakınımda hissetmek canımı yakıyordu ama yine de güzeldi. Sadece ağlamasının nedeninin ben olmadığımı umdum.
''İyi misin?'' diye sordum, belini kavrarken.
''Hayır.'' diye mırıldanırken onu yavaşça geriye doğru çekerek gözlerimin içine bakmaya zorladım. Mia Corman, asla yalan söylemeyen kız.
Yüzümü ellerinin arasına aldığında donakaldım. ''S-sen,'' dedi tereddüt ederek. ''Gerçek misin?''
Sesi aklını kaçırıyormuş gibi çıkıyordu. Böyle düşündüğümü yüzüme yansıtmamaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Summer Love
Fanfiction16 yaşındaki Mia Corman'ın yaz tatili için yaptığı büyük plan, ailesiyle birlikte yazlığa gitmeye mahkum edildikten sonra suya düşmüştü. Hayatının en çekilmez 3 ayını geçireceği için içinden lanet ediyordu. Oysa yazlıkta geçireceği günler hayatının...