Torn in Two

1.3K 104 59
                                    

''Summer has come and passed.''

''The innocent can never last.''

''Wake me up when September ends.''

Sesi birkaç tık daha açtım. Kulaklarım acıyordu ama bu bile hala sesi kafama çektiğim yorganın oluşturduğu duvarı ve Billie'ninkini aşabilecek kadar yüksek çıkan sevgili arkadaşım Peyton'ı bastıramıyordu.

''Kaldır hadi kıçını!'' diye bağırdı, tepemden yorganı çekmeye çalışırken. Haftalardır bu pozisyonda olduğum için artık işin sırrını çözmüştüm. Olay iyice sarmalanmakta bitiyordu.

''Beni rahat bırak!'' diye bağırdım, yorganın altından.

Ellerini yorganın üstünden çektiğinde pes ettiğini sandım. Ama o Peyton'dı. Asla vazgeçmezdi.

''Bana başka seçenek bırakmadın.''

Sessizce nefes alarak bekledim. Gerçi ne yapabilirdi ki. En fazla kafama su falan boşaltırdı. O da yorganın üstünden akıp giderdi zaten. Hissetmezdim bile.

Birden üstüme atladığında öldüğümü sandım. Nefes almak için debelenirken üstümde tepiniyordu.

''Ya o lanet olası kıçını yataktan çıkarırsın ya da kıçımın altında boğularak ölürsün.'' dedi acımasızca.

''Kalk. Üstümden.'' dedim zorlukla, onu üstümden atmaya çalışırken.

''Dışarı çıkacağına söz vermen gerekiyor.'' dedi umursamazca.

''Nefes. Alamıyorum.'' diye ıkındım.

''Çıkacağına söz veriyor musun?'' diye sordu.

Gücümü toplayıp onu üstümden iterek aşağı düşürdüm.

''Lanet olsun, Peyton! Beni öldürmeye mi çalışıyorsun?'' diye bağırdım kızgınlıkla, hızlı hızlı nefes alıp verirken.

''Yaşamaya devam etmeni sağlamaya çalışıyorum.'' dedi homurdanarak. Bir yandan da poposunu ovuşturuyordu.

''Ediyorum zaten.'' dedim kaşlarımı çatarak.

''Ah, öyle mi?'' diye sordu, alayla. ''Haftalardır yataktan çıkmıyor, doğru düzgün yemek yemiyor, ailenin suratına bile bakmıyorsun.'' diye sıraladı sinirle, parmaklarıyla sayarken.

''Mia, bu en önemli senemiz. İki haftadır okula bile gelmiyorsun. Sırf sonradan pişman olacağını bildiğim için sana rapor almaktan ve hocalarla konuşmaktan bıktım.''

''Tüm bunları yapmanı ben istiyormuşum gibi konuşmayı kes.''

''Bunun devam etmek olduğunu mu düşünüyorsun?'' diye sordu, duymazlıktan gelerek.

''Onu hala özlüyorum, anlıyor musun?'' dedim. Aslında bağırmak istemiştim ama sesim onu hatırladığım her zamanki gibi istemsizce çatallanmıştı. Sanırım ağla ve hatırla periyotlarımdan birini yaşamak üzereydim.

Eve vardığımızda ağlamaktan gözlerim şişmiş bir haldeydim. O kadar çok ağlamıştım ki önümüzdeki birkaç sene boyunca bir daha ağlayabileceğimden emin değildim. Düşünemiyordum, yorgundum ve kelimenin tam anlamıyla boş hissediyordum.

İçeri girdiğimizde iki yanımda benden bağımsız bir şekilde sallanan kollarımın bedenime çarpmasını umursamadan odama çıkmış ve kendimi yatağa atıp iki gün boyunca uyumuştum. Gerçekten.

Summer LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin