BÖLÜM 24

65.3K 4.8K 481
                                    





''Heyecan var mı heyecan?''

''Eylem sus, alır kaçırırım seni, görürsün o zaman tanışmayı...''

Kahkaha atarak Barış'ın yanağına sulu bir öpücük kondurdum ve ''Tamam.'' diyerek susturdum kendimi. Doğum günümden bu yana bir hafta geçmişti. Taha ve Barış oynadıkları oyunu bana anlatırken bir güzel benzetmiştim ikisini de... Taha'nın koşturarak gelip Barış'ın haftaya doğum günü deyişi, numaraydı başından beri. Benim unutacağıma o kadar eminmişler ki böyle bir oyun oynamaya karar vermişler akılları sıra. Bense intikamımı bir hafta boyunca okulda afet gibi dolanarak aldım ikisinden de. Barış öfkeden kudursa da bir şey diyememişti. Birçok kez kavga etmeye meyillenmiş fakat Taha tarafından bir şekilde durdurulmuştu.

Oh olsundu ona!

Şimdiyse Barış'ı annem ve babamla tanıştıracağım ana gelmişti sıra. Dün akşam annem babama, bir erkek arkadaşım olduğundan bahsederek beni utandırırken babam, getir yarın tanışalım diyerek ikinci şoku yaşatmıştı bana. Şaka yoluyla Barış'a bunu söylediğimde 'tanışalım' demesi üzerine şu an bizim evin kapısının önünde, annemin kapıyı açmasını bekliyorduk.

Ve anacık kapıyı açtı.

''Hoş geldiniz çocuklar.''

''Hoş bulduk efendim.'' Barış kibarca elindeki çiçeği anneme uzattı ve içeri geçerek ayakkabılarını çıkardı. Gülmemek için kendimi sıkıyordum adeta. ''Babam içeride mi?'' diye sordum anneme. Annem kafasını sallayınca da Barış'ı kolundan tutarak salona doğru sürükledim. ''Babacığım. Biz geldik.'' Babam elindeki gazeteyi bir kenara bırakarak ayaklanırken Barış elini uzattı. ''Merhaba efendim, ben Barış.'' Babam Barış'ı bir süre süzdükten sonra ''Hoş geldin delikanlı. Memnun oldum.'' dedi. Ailemizin en kibar olduğu gün, bugün olsa gerekti. Daha önce evimizde bir misafir bile olsa babamı bu kadar ciddi bir tavır takınırken görmemiştim. O daha çok pijama zevkinden vazgeçmeyen, arada hanımların sohbetine salça olup anneme laf atarak onu kızdırıp duran ve bundan oldukça keyif alan bir adamdan ibaretti.

''Ben de efendim.''

''Geç bakalım, otur.''

Babam yerine yerleşirken Barış da tam karşısındaki koltuğa oturdu. Hiç rahat gözükmüyordu. Artistlik taslamaya benzemiyordu bu işler işte. 'Ne var canım, beni yiyecek halleri yok ya?' diyerek gece boyunca sinirlerimi zıplatmıştı fakat şimdi babam tarafından göz hapsine alınmış ve oldukça rahatsızdı. ''Çocuklar aç mısınız?'' Annemin klasik sorusu üzerine Barış ''Teşekkürler efendim. Yedik biz okulda bir şeyler.'' deyince annem bana döndü. ''Sen aç değilsin. Öyle mi? '' Annem gülmeye başladığında bacağına bir tane geçirdim çaktırmadan. Evet, yavaşça özümüze dönüyorduk anlaşılan. ''Bari sevgilimin yanında üvey evlat muamelesi yapma be kadın!'' diye söylendim Barış'ın duymamasını umut ederek. Annem mutfağa dönerken tekrar buraya seslendi. ''Kahve yapıyorum, Barış'cığım nasıl içersin?''

''Sade olsun efendim.'' diyen Barış'a imalı imalı bakarken babamın sesiyle bakışlarımı ona çevirdim. ''Nasıl geçti okul bakalım?''

''Klasik baba ya, dersten derse işte...'' Ardından beni bırakarak yeniden Barış'la sohbete daldı sevgili babacık. Ah , ne kadar da uyumlu oldular böyle. Telefonumu çıkardım ve bir şeyle uğraşıyormuş gibi yaparak fotoğraflarını çektim. Ardından Taha'ya gönderdim.

Gönderilen: Tahacımcım

''Kayınpeder- damat uyumunu nasıl buldun Taha Oğlan? ''

Kıkırdayarak telefonumu cebime sıkıştırırken annem içeriden seslendi ve mutfağa doğru ilerledim. ''Kız ne yakışıklı çocuk o öyle. Maşallah... Okulda gördüğümde bu kadar dikkat etmemiştim. '' Kahkaha atarak annemin elindeki tepsiyi aldım. ''Ver ben götüreyim. Azıcık havam olsun.'' dediğimde tepsiyi elime tutuşturdu fakat ''Sakın çocuğun üzerine dökeyim deme kahveyi, yanmasın...'' şeklinde tembihlemeyi de ihmal etmedi beni. Sarkastik bir bakış atarak anneme döndüm o an. ''Ben o kadar beceriksiz biri miyim?''

X KİŞİSİ (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin