Adı Fatih Karabel'di.Daha gencecikti.Aşk denen hastalığa yakalanmıştı.Haberi yoktu.Sadece sevdiği kızın haberi vardı.Oda bu hastalığı Fatih'in yüreğinde nasıl ilerletirim,tüm vücuduna nasıl sararım diye düşünüp duruyordu.Bu hastalık insanı öldürmüyor,vücutta etkisini göstermiyordu.İlerliye bildiği kadar ilerliyordu.Fatih ilk defa Aşk denen bu illete yakalanmıştı.Ama bu hastalığın öldürmeyip,süründürdüğünü bilmiyordu.Çok mutluydu.Hastalık günden güne büyüyor,etkisini zerre göstermiyordu.Fatih herzamanki gibi çok mutlu ve huzurluydu.Neşeliydi.Sevdiği kız Fatih'in aşkına güvenebilmek için bu hastalığı ona bulaştırmıştı.Aslında sadece Fatih bir maketti onun için.Fatih ona aşkla bakarken,onun gözünde Fatih sadece bu hastalığın bir maketinden ibaretti...
Kız Fatih'in üzerinde bu hastalığı denemek için onu maket odasına götürdü.Fatih bir süpriz olacak diye bekliyordu.Aslında biraz sonra hayatının en iyi süprizini yaşayacaktı.Fatih şaşkın gözlerle sevdiğine bakıyordu.Yıkılmıştı.Hayatının en acı anını yaşıyordu.Sevdiği kız ona bir fotoğraf gösterdi.Fotoğrafta bir çocuk sevdiği kızı öpüyordu ve sarılmışlardı birbirlerine.Odaya biri girdi.Bu şimdiki gördüğü fotoğraftaki çocuktu.Fatih sadece izliyordu.Çocuk geldi ve sevdiği kıza sarıldı.Aldatılmıştı Fatih..Bu kadar çok severken,bu kadar çok sevdalıyken ilk aşkı onu sadece bir maket gibi görmüş ve aldatmıştı,sevdiği kızın dediği son söz "Sen bu hastalığa yakalandın.Kurtaramadım seni." dedi ve hunharca gülmeye başladı.Anlamıştı sadece bir oyun olduğunu,kullanıldığını...
Artık yalnızdı Fatih.Hastalık gün geçtikçe ilerliyordu.Fatih'in yüzü solmuş,hayattan vazgeçmişti.Bir daha göğüs kafesinde taşımak istediği biri olmayacaktı.Sevmemeye kararlıydı.Aradan iki ay geçmişti.Fakat hastalık hala etkisini gösteriyordu.Fatih aşkını kalbine gömmüş ve uzaklaklara gitmişti.İnsanlardan soğumuştu.Sahil kenarında bir evi vardı.Ev kimsenin göremiyeceği yerdeydi.Yani ıssızdı.Oraya gitmişti.Hayatında kimse yoktu.Ondan geriye kalan hastalık ve sadece hastalığın iyi günlerinden kalan anılardı.
Hastalık hat safhaya ulaşmıştı.Bu sefer yataklara düşmüştü.Tekrar komaya girmişti.Yarası gizliden gizliye artıyordu.Tam ölmek üzereyken kapıdan içeri biri girdi ve karşısında bir kız gördü.Kapalıydı ve bir ömre bedel deniz mavisi gözleri vardı.Fatih bu gözlerde kaybolmuştu.O gözler ona umutla bakıyordu.Gözleri "Ölemezsin seni ben kurtaracam" diyordu sanki.Bir elleriyle elini,diğer elini ise Fatih'in kalbine koydu ve dediki "Sen beni ben ise seni bu kadar severken bir yere gitmek yok" dedi.Fatih şaşırarak o güzel gözlere baktı şaşkın bir ifadeyle.Deniz mavisi gözler "Biz öyle doğduk.Zaten hiç ayrılmamıştık ki,yaşadığın şeyler sadece aşkımıza hazırlıktı.Bizim senle kaderlerimiz aynı.Ben senin,sen de benim alın yazımsın" dedi...Fatih tekrar hayata dönmüştü ve anlamıştı ki "Güzel günlere dikenli yollardan gidileceğini..." Birbirlerinin elini tuttular ve bir ömür boyu ayrılmamak için söz verdiler ve Fatih'in kalbine o deniz mavisi gözler hayatının imzasını attı...
"İyiki hayatıma girdin deniz gözlüm.Seni çok seviyorum ve hiç gitme benden.Aşkla kalalım olur mu...?"
(YAŞADIKLARIMDAN ALINTIDIR...)
~Fatih Karabel~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklı Kalanıma Mektuplar
Teen FictionSen bende herşeyken, Galiba ben sende hiçbirşeyim.