Ondört - Benimle Oldukça

9.4K 727 159
                                    

Hellö guys.

Efendim bölüm şarkıları, bölümün içinde de karşınıza çıkacak olan 

Cigarettes After Sex'ten Nothing's Gonna Hurt You Baby

Breakbot'tan Baby, I'm Yours

Keyifli okumalar.


Yankı kocaman mavi gözlerini kırpıştırarak bana baktı. Sonra suratı birden küçük bir çocuğunki gibi asıldı, mızmızlanmaya başladı.

"İstemiyorum erkeklik eğitimi falan."

Gözlerinin dolmaya başladığını görebiliyordum. "Ben kurtulmak istiyorum. Bitsin istiyorum."

Kendini tekrar koyvereceğini hissettiğim an başının arkasından tutup göğsüme yasladım. Bir süre konuşmaya çalıştı, beceremedi. Sonra olağan gücüyle beni itti. Nefes nefeseydi.

"N..Napıyorsun? Boğulacağım!"

Saçlarını karıştırıp rahat tavırlarla yürümeye başladım.

"Boğulman ağlamandan iyidir minik."

Bugün karşımda defalarca ağladı.

Ben çaresizce izledim.

Hayatta değer verdiğim çok az şey, dahası çok az 'insan' varken, onların içli içli ağlamasına şahit olmak benim sınavım herhalde.

Ona destek olabilmek için sakin kaldım, gerekeni yaptım.

Oysa tek yapmak istediğim önce Halil hocayı sonra da kendim dahil olmak üzere ona acı veren herkesi tek tek gebertene kadar dövmekti.

Ama bunun ona faydası olmazdı, o yüzden onun ihtiyacı olan şeyi oldum: Bir dost.

Önünde yürürken durdum, yanıma varmasını bekledim. Uzanıp suratıma baktı. "Ne yapıyoruz şimdi"

Gülümsedim. "Bana gidiyoruz."

Evin bahçe kapısından taksiyle girdiğimiz anda Yankı'nın suratında bir şaşkınlık ifadesi belirdi. Kocaman gözleriyle etrafa yadırgayarak bakıyordu. Elleriyle oynadığı çantasının sapını bıraktı, bana döndü.

"Sence okula dönseydik daha iyi olmaz mıydı? Başımız belaya girmesin?"

Camdan dışarı bakıp başımı iki yana salladım. "Korkma, hiçbir şey olmaz."

Evin önüne gelince taksiden indik, camdan iki 20'lik uzattım. "Üstü kalsın abi."

Taksi giderken Yankı iki adım önümde eve bakıyordu. Kafasını yavaşça bana doğru döndürdü.

"Hogwarts'a mı geldik?"

Gülüp yanına gittim. "Abartma."

Evet biraz gösterişli bir evdi, ama evdi sonuçta. İçinde mutluluğun zerresi bile olmayan bir beton yığını.

Kapıyı, kimse görmeden odama gidebilmemiz umuduyla açtım. Yankı'yı kimseyle tanıştırmak istemiyordum; ona garip garip bakmalarını, kalbini kırmalarını seyretmek istemiyordum çünkü.

Ama Murphy Kanunları işledi. Kapıdan girdiğimizde en görmek istemediğim insan merdivenlerden iniyordu: Annem.

Bütün gün evde olduğuna emin olmama rağmen giydikleri sanki partiden dönmüşcesine abartılıydı. Her zaman yanımda birini gördüğünde takındığı 'asil ve anlayışlı anne' tavrıyla yanımıza doğru geldi.

2 PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin