Hastaneden üçümüz birlikte çıktık, tabi ki ben çıkış işlemlerimizi hallettikten sonra. Doktor biraz ık mık etti ama beni tutamayacağını fark edince o da pes etti. "Ancak lütfen bu sözlerimi ciddiye alın, tedavi olmanız şart." diyerek çıkışıma izin vermekle yetindi.
İlaçların etkisi azaldığı için olanları hatırlamaya başlamıştım. Silik birer hatıra gibi aklımda parlıyorlardı.
İlaçları dolaba kaldırdığıma inandığım an aslında hapları arttırmaya başladığım andı muhtemelen. Dün gece gördüğümü sandığım çoğu şey hayaldi.
O orospu çocuğu hoca... Belki de herkes, bütün parti.
O odama gelip 'İlaç mı içtin' diyen kız...
Hatta Leyla'yla olan telefon görüşmem bile.
Bunu anlamak için önce eve gitmem sonra da gerekirse Leyla'yla konuşmam gerekliydi. Arkamı döndüm, Eren ve Yankı yan yana yürüyorlardı. İkisini on metre yakın görmeye bile tahammül edemiyordum ama Yankı'nın benim yanımda olması şu an için tehlikeliydi. Hayatımda yaptığım en zor şeylerden biri olacaktı ama onu bir kez daha Eren'e emanet etmem gerekliydi. Yaklaşıp Eren'in yakasından hafifçe tuttum, onu bir adım kendime doğru çektim.
"Yankı şimdilik sana emanet. Onun güvenli bir şekilde eve gittiğinden emin ol."
Eren bana o nefret ettiğim umursamaz ifadesiyle baktı. Hayatta üzerinde tesirim olmayan nadir insanlardan galiba bu herif. Ondan nefret etmek için birden çok sebebim var demek oluyor bu da.
"Yankı'nın güvenliğinden emin olmak için senin tembihine ihtiyacım yok."
Ona kendinden emin bir ifadeyle baktım. Artık emindim Yankı'nın kız olduğunu bildiğinden.
Ona aşık olduğundan da.
Benimle aynı hastalığa yakalanmış bir başka hastada kendimde olan semptomları görür gibiydim ona baktığımda. Ama Yankı'nın bu gerçekten haberi var mıydı işte onu bilmiyorum. Kendimi zorlayarak sözleri ağzımdan çıkardım.
"Bugün için özür dilerim."
Suratında hiçbir hareket olmadı, ne ufak bir sırıtış, ne bir zafer kazanma ifadesi ne de başka bir şey. Arkasını dönüp Yankı'nın yanına giderken ondan bir kez daha nefret ettim.
Yankı'ya 'hoşçakal' diyecek yüzüm yoktu, aslında isteğim de yoktu çünkü onu Eren'le gönderiyordum. Arkamı dönüp bir an önce oradan uzaklaşmak isterken Yankı Eren'den sıyrılıp koşarak yanıma geldi, kolumdan tuttu.
Evet konuşmadan ayrılmak istiyordum ama benimle konuşmadan gitmeyi reddetmesi içten içe beni memnun etmişti.
"Ali ne yapacaksın?"
Kaşlarımı çattım, dilimi ağzımda gezdirdim.
"Eve gideceğim."
Bana mavi gözlerinde parlayan bir öfkeyle baktı.
"Ne sorduğumu gayet iyi anlıyorsun! Tedavi olman gerekli."
Elimi uzatıp gözüne düşen saçını kaldırdım, saçını okşadım.
"Bunları senin düşünmemen gerektiğini söylemiştim. Hem senin ders çalışman gerekmiyor mu? Ne zaman kapanıyor okul?"
Bana bir süre kırgınmış gibi baktı. Surat asarak cevapladı.
"Haftaya sınav haftası başlıyor. Senin haberin yok tabi ki. Hazırlanmaya niyetin yok mu?"
Güldüm, kafamı iki yana salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2 Prens
ChickLitYankı, hayatını erkek olarak yaşamak zorunda olan bir kızdır. Son istediği şey dikkat çekmekken okulun belalısı Ali ona düşman olur. ... ve ikisinin hayatı da sonsuza dek değişir.