Otuziki - Delirme Grafikleri

3.4K 344 40
                                    

Hellö,

Ne yalan söyleyeyim, ben bu kadar kısa sürmez diye düşünmüştüm 100 oy alması bir önceki quiz'in. Neticede uzun süren bir ara vermiştim ve okuyucularım haliyle azaldı diye düşünüyordum.

100 oy olduğunu görünce apar topar bölüm yazmaya giriştim, yavaş yavaş tekrar ısınıyorum. Birkaç bölüm izin verin, mazur görün. Daha da eğlenceli olacak 2-3 bölüme, söz !

Seviyorum sizi.

--

"Bu sene gitmek istemedi canım."

Eren'in ailesinin çoktan Ayvalık'taki yazlıklarına gittiğini duyunca şaşırdım. Özellikle Eren'siz gitmeleri kısmına şaşırdım. Bu bir ilkti.

"Evde tek başına olmana nasıl razı oldular?"

Eren önündeki taşı ayağıyla itip belli belirsiz bir tebessüm etti. İkimiz yanyana yola bakan salıncaklarda oturmuş usulca sallanarak konuşuyorduk. İkimizin de evinin tam ortasında yer alan, adı bizim için 'bizim park' olan parktaydık.

"Neredeyse 18 oldum. Geçen senelerde onlar evde olmama razı değil diye mi onlarla gittiğimi sanıyordun?"

Cevap verecekken telefonum son ses çalmaya başladı. "Neden bu kadar açılmış bu?" diye mırıldanarak telefonu cebimden çıkardım. Arayan Ali'ydi. Eren telefonumun ekranını gördü, kafasını hafifçe benden uzağa çevirdi.

"Efendim Ali?"

Diğer tarafta sakin gülümsemesini duydum. Bütün suratı gözümün önüne geldi. Yüzünde özellikle çizilmiş gibi duran onlarca çil. Rengi kahverengi ve sarı arasında gidip gelen gözler.

"Kısa kes mi demek istiyorsun?"

Sessizce gülümsedim. Benim bir şey söylememe kalmadan devam etti.

"Gülünce bir başka güzel oluyorsun."

Kızardım.

"Kızardığınsa 500 metre öteden bile fark ediliyor."

Elimle oturduğum salıncağın zincirine daha sıkı tutundum.

"Çok sıkma zincirini kıracaksın."

Güldüm.

"Korkma kırılmaz o, alışkın bana."

Ali sessizleşti, telefonun içine bıkmış gibi üfledi.

"Yankı konuşmanın herhangi bir noktasında nasıl seni görüyormuş gibi yorum yapabildiğime şaşıracak mısın? Yoksa boşa mı vakit kaybediyorum? "

Birden kafamda bir ampül yandı. Dünyaya döndüğüm an etrafta çalan korna sesleri kulaklarıma doldu. Şaşkınlıkla gözlerimi açıp kafamı kaldırdım. Ali arkasında oluşan trafiğe aldırmaksızın kırmızı spor arabasının camını açmış, kolu dışarda, gözünde gözlük bana bakıyordu. Sinirle arka arabaya dönüp "Bir durun lan! Siz hiç mi aşık olmadınız!" diye bağırdı.

Telefonun içine korku içinde tısladım.

"Ali çabuk ilerle."

Uzakta kahkaha atışını gördüm, kırmızı arabası yavaşça hareket etti.

Yirmi dakika sonra salıncağın yanımdaki direğine dayanmış bana bakıyordu.

"Ee arkadaşın gitmeyecek galiba?"

Eren kafasını yerden kaldırıp ona baktı.

"Senden korktuğum için değil, sana tahammül edemediğim için yere bakıyorum." Bana döndü "Kendisini sevgilin sanan şu kişi gitmeyecek galiba?"

2 PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin