Size olan sevgim ve yorumlarınızın bana verdiği gücün gözü kör olsun, tatil tatil, zor şartlarda, büyük emeklerle bugüne bölüm yetiştirdim. İnşallah kıymetim bilinir!
Bu arada listelerde #24 nümero olmuşuz, hiç söylemiyosunuz.
2013, Eylül
Camdan gözüme yansıyan güneş yüzünden kaşlarımı çattım. Eylül gelmişti ama sabahın erken saatinde bile hala güneş vardı. Annem bana da bulaştırabileceğini umduğu bir heyecanla ön koltukta doğrulup bana döndü.
"Oğlum? Heyecanlı mısın lisedeki ilk günün için?"
O kadar komik bir soruydu ki acıklı bir tebessüm dudaklarımdan kaçtı. Sanki ilgisizliğim ve mutlu olmamam yüzünden doktor doktor beni gezdirip sonuç alamayan o değildi. Hı evet, beni hiçbir şey heyecanlandırmıyor ama lisenin ilk gününe kayıtsız kalamadım.
Annemin gözlerine bakıp tereddüt etmeden "Hayır." dedim. Annem pes edip önüne dönerken suratı asıktı.
Benim adım Eren.
Hayatta hiçbir şey beni heyecanlandırmıyor.
-
Kendimi bildiğimden beri sakin biri oldum. Aslında ne kadar uslu bir çocuk olduğum hikayeleri ile büyüdüm. Ailem ilkokul 5'e kadar memnundu bu durumdan, ama ne zaman ki bir yüzme yarışında birincilik aldığımda hiçbir tepki vermedim, akli dengemden şüphe etmeye başladılar. Bunu birtakım başka olaylar izledi ve sonunda biz soluğu psikiyatristte aldık. Doktorun teşhisi ise basitti; Eren'in karakteri böyleydi. Ancak durumda ufak da olsa etkisi olan ve ailesinin daha önce fark etmediği bir gerçek vardı; Eren yüksek IQ'luydu. Diğer her şey gibi bu durum da beni pek heyecanlandırmadı. Zeki olup olmamak umrumda bile değildi. Hayatta sayılarla uğraşmak dışında beni oyalayan, ilgimi çeken hiçbir şey yoktu. Lisede de bu böyle olmaya devam edecekti.
Giriş seramonisi bitip sınıflara dağılma vakti gelince bana endişeyle bakan aileme sessizce veda edip sınıfa yöneldim. Yaşıtlarım benim yavaş hareketlerimin aksine koşa koşa sınıflarını bulmaya gitmişlerdi, o yüzden ben sınıfa girdiğimde sadece iki üç boş yer vardı. Fazla düşünmeden orta sıranın arkalarındaki boş yere doğru yöneldim. Sıraya ilerlerken yanına oturmak üzere olduğum çocuk çok dikkatimi çekti. Sapsarı saçları, ufak tefek bedeni, kıza benzeyen güzel bir suratı vardı. Hiç konuşmadan yanına oturdum, o da bana selam vermedi. Anlaşılan benim gibi sessizlikten hoşlanan biriydi. İkimiz aynı anda birbirimize bakınca kayıtsız kalmayıp gülümsedi. Bense suratımda pek bir ifade değişikliği olmaksızın "Merhaba" dedim.
"Merhaba," dedi "Ben Yankı."
Kafamı salladım. "Eren."
—
2013, Aralık
Sıra yine sallanmaya başlamıştı. Yankı her karnı ağrıdığında bana çaktırmamaya çalışıyordu ama acıdan bacağını titrettiği için sıra sallanıyordu. Birkaç seferdir tekrarlanan bir şeydi bu ağrısı.
"Yankı, ağrı kesicin yok mu?"
Bana her zamanki gibi dehşetle baktı. Nedense karnının ağrıdığını inkar etmek gibi bir çaba içerisindeydi yine.
"Ne? Neden? Bir şeyim yok ki."
Bense yine her zamanki gibi fazla üstünde durmayarak dersi dinlemeye devam ettim. Ama yan gözle bakmayı kesemiyordum, Yankı boncuk boncuk terliyordu. Çantamdan usulca bir ağrı kesici çıkardım, defterinin üstüne attım. Bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2 Prens
ChickLitYankı, hayatını erkek olarak yaşamak zorunda olan bir kızdır. Son istediği şey dikkat çekmekken okulun belalısı Ali ona düşman olur. ... ve ikisinin hayatı da sonsuza dek değişir.