Bu sabah anneme 'Oğlum, oğlum' diye başımda sayıklama zevkini tattırmadan, kendi irademle, erkenden uyandım. Mavi nevresimlerin içinden çıkıp tuvalete gittim, yüzümü yıkayıp aynaya baktım. Kısa saçlarım ilk kez gözüme korkunç gözükmüyordu.
Mutfağa gidip çayı koydum, kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Annem uyanıp yüzünü yıkamaya gittiğinde kahvaltı çoktan hazırdı. Bana şaşkınlıkla baktı.
"Yankı? Hayrola oğlum, ölecek miyim ben?"
Yüzümü astım. "Saçmalama anne. Erken kalktım, kalkmışken de sana bir sürpriz yapayım istedim."
Güldü. "Tamam canım, bir şey demiyorum. Alıştırma ama hep isterim sonra."
Çayları koydum, sofraya geçip oturduk. Annem ekmeğine tereyağı sürerken beni süzdü.
"Bana bak, neyin var senin?"
Ona şüpheyle baktım.
"Nasıl neyim var" yüzüme dokundum, "Bir şey mi olmuş?"
Dudaklarını büzüp omuzlarını silkti. "Hayır canım görünüşünden söz etmiyorum. Ne bileyim. Halin tavrın bir farklı."
Oflayarak ona döndüm. "Ne yapsam yaranamıyorum. Mutlu olmak da kabahat."
Sofradan kalkarken annem hala arkamdan bakıyordu ama hiçbir şey söylemedi.
İnsanı gerçekten delirtir bu kadın.
-
Bu sabah okula doğru yürürken -anneme- rağmen uzun zamandır hissetmediğim kadar iyi hissediyordum kendimi. Başıma bela olacak bir Ali yok artık, tam tersine gözlerimin sürekli aradığı, bana güven veren bir Ali var.
Ama bir yandan da kafam karışık. Duygularım karışık.
Kız olduğumu bildiğini öğrendiğimden beri başka bir gözle bakıyorum Ali'ye. Bir kızın gözleriyle.
Nefes kesecek kadar yakışıklı olduğu her gün daha da fazla vuruyor yüzüme.
Kısa saçlı, vücudu -onun da belirttiği gibi- çelimsiz, kendine güveni olmayan, dahası herkesin 'erkek' diye bildiği bir kıza bakmayacağı, ondan hoşlanmayacağı çok açık.
Yine de bazen öyle bir bakıyor ki bana... Ne bileyim o kadar yakınıma giriyor ki. Nefesimi kesmekle kalmıyor, 'acaba' dedirttiriyor bana.
'Benden hoşlanıyor olabilir mi?' diye soruyorum kendime.
Belki, ufacık, minicik bir ihtimal... Sonra yanına gelip giden kızlara bakıyorum, uzun boylu, sütun bacaklı, esmeri kumralı her cinsi.
Bu düşünceleri bir kenara bırakmam lazım. Yoksa kalbim kırılacak. Çok kırılacak hem de.
Kalbimi kıracak binlerce neden burnumun ucundayken her gün, onlara bir yenisini kendi ellerimle eklememem lazım.
Bana gülmesin, yanıma sokulmasın. Çünkü yakınıma geldiği zaman hiçbir kalkan kalmıyor zihnimde. Bütün dengem şaşıyor. Aciz kalıyorum.
Böyle olmamalı. Yerimi bilmem şart.
-
Kendime hakim olma kararı vermeme rağmen bahçeden geçerken gözlerim Ali'yi aradı. Her zamanki yerinde yoktu. Depodaki koltukta uyuyor olabilir mi acaba? Bu fikir beni gülümsetti. Sınıfa girdiğimde gülümsemem hala suratımdaydı.
Sınıfın çoğu henüz gelmemişti. Gözlerimle Eren'i aradım, ön sıralardan birine oturmuş Pelin'le konuşuyordu. Gülümseyerek ona selam verdim, çantamı sırtımdan çıkarıp yerime geçtim. Bugün çantam fazla hafif sanki, hayırlara vesile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2 Prens
Literatura KobiecaYankı, hayatını erkek olarak yaşamak zorunda olan bir kızdır. Son istediği şey dikkat çekmekken okulun belalısı Ali ona düşman olur. ... ve ikisinin hayatı da sonsuza dek değişir.