7. Bölüm

10.8K 463 29
                                    


"Lena güzelim... Hadi ama artık. Çıkar şu gül yüzünü. Mahrum etme beni kendinden."

Ateş sinirli bir aslan gibi konuşurken sesini olabildiğince yumuşatmaya çalıştı. Anlıkta olsa gözünü telefona çevirip saate baktı. Ağlama süresi 5 dakika 23, 24, 25........

Oflayıp el yordamı ile çarşafın ucunu bulmaya çalıştı. Ama yeni gelini öyle bir top haline getirmişti ki kendi ile birlikte ucu bulamıyordu. En sonunda onun güzelim saçlarını tutmadığına emin olduğu bir yerde çarşafın tutup avuçlarında parçalanmasına müsaade etti.

Sonuç kızarmış gözler ve yüz, akmış bir burun ve ardı arkası kesilmeyen hıçkırıklar.

Oflayıp genç kızı kollarına alıp göğsüne bastırdı. Kucağına yanlamasına oturtup, sırtını yatağın başlığına yasladı. Genç kızın güzel kokan saçlarına burnunu yaslayıp derin derin içine çekti. Akan burnunu tekrar fark edince çarşafın bir bölümünü parçalayıp, karısının burnunu sildi.

"Yetmez mi güzelim. Kaç dakika oldu. Ben kocanım senin. Utanma benden."

Genç kız kafasını kocasına döndürmeden dudak büktü. Tabi Ateş bunu görmüştü. O an aklına bir şey geldi. Karısını daha öpmemişti bile. Gül rengi dudakların tadını düşününce vücudunun istemsiz tepki verdiğini hissetti. Sonra onun sakinleştirmesi gerektiğini fark etti.

"Sakin ol. Karın bunalıma girdi. Babanı düşün. O olsa ne yapardı."

Aklından geçen düşünce ile yavaşla karısının saçlarını okşamaya başladı. Annesi ve babası ne zaman tartışma yaşasalar, babası haklı bile olsa annesi ağladığı zaman hemen alttan alır onu sakinleştirirdi.

Öptü, okşadı, sarıldı...

"Ayıp ama ya. Ne demek utanma. Hem ben anneme bile söylerken utanıyorum. Doğal ama farklı bir şey işte."

Ateş yavaşça Lena' nın başını kendine çevirdi. Ağlamaktan şişmiş dudaklardan gözünü zoraki çevirip yanağına bir öpücük bıraktı.

"Ben annen değilim. Ben senin kocanım. Ne olursa olsun benden utanman düşünülemez. Anayasanın değişemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri gibi düşün."

Bir hıçkırık. "Ama ben..."

Ateş dudaklarına parmağını dayayıp susturdu onu.

"Ama sen diye bir şey yok. Senin özelin yok. Bu sabah attığın imza ile bütün özeller aramızdan kalktı."

Lena kendini boğacağını düşündüğü saçları eli ile itmeye çalışınca Ateş' te ona yardım etti. Genç kızın üzerindeki çarşafı zorla da olsa göğüslerinin üzerine kadar indirmeyi başardı. Genç kız akan burnunu bir daha çekip genç adamın gözlerine baktı.

"Özür dilerim. Çocukça davrandım."

Genç adamın omzuna kondurduğu öpücüklerin yanı sıra kendine attığı çapkın bakışları görünce gülmeye başladı. İtişmeye başladılar çocuk gibi. Sakince durup karısının başını omzuna yasladı genç adam. Çenesinden tutup başını kendine çevirdi. Konuşurken gözlerine bakmak istiyordu.

"Bir gün babam bizi karşısına almış, böyle çok derine inmeden karı, koca nedir...Evlilik nedir onu anlatıyor. Dedi ki... Koca ulu, yüce demektir... Yüce dağ... Dağın üzerinde kar olmazsa o dağın yüceliği olmaz. Eksiktir, yarımdır... Heybetini üzerindeki karlardan alır. Sende benim kar' ım sın. Karı, koca da böyledir. Birbirini tamamlar. Sen benim eksikliğimi tamamlayacaksın."

Bir Tutam Mutluluk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin