Ateş sıkıntılı bir nefes alıp kafasını Lena' ya çevirdi. Genç kıza neyi nasıl açıklayacağını, nereden başlayıp durumu kurtaracağını bilmiyordu. Lena' nın üzülmesi demek, Ateş için felaket olurdu. Yavaşça karısının kollarını okşamaya başladı. Kendisine bakan meraklı mavi gözler içini ısıtıyordu."Ateş konuşsana aşkım. Ne konuşacaksın benimle?" Dedi Lena.
Ağzını araladığı sırada kurtarıcı gibi çalan telefonunu çıkardı hemen cebinden. Baybars' ın aradığını görünce hemen açtı.
"Efendim."
"Dostum eve gelsen iyi olur."
Arkadaşının ses tonundan hoşlanmadığı için kaşlarını çattı. "Ne oldu?"
"Ateş burada Lena' nın ailesi var. Ve bir grup Yunanlı. Galiba babası her şeyi biliyor."
Ateş gözlerini kapayıp başını geri yatırdı. Bir gün içerisinde daha ne yaşayacaktı kim bilir.
✴
Görkemli beyaz eve yanaşan arabanın içindeki gençler farklı duygular içerisindeydi. Lena bir anda önce ailesi ile buluşmak istiyordu. Ateş ise babası konuşmadan adam ile iyi bir konuşma yapmak niyetindeydi. Arabanın kapısını açar açmaz kış bahçesi bölümünden çıkan kişiler ile duraksadı.
Lena, Ateş' in kendisini çıkarmak için gelmesini beklerken kendine doğru gelen anne ve babasını görünce mutluluk çığlığı attı. Babası kapısını açar açmaz kollarına atıldı. Bir süre birbirlerine ile hasret gidemelerini izleyen Ateş sıkıntı ile saçlarını karıştırdı. Bahçede ki herkes onların birbirlerine sarılmalarını izliyordu. Anneannesi bile.
Babası Lena' yı şoförün indirdiği sandalyeye oturtup kafasını kaldırınca Ateş' i gördü. Damadını. Ufak bir gülüş atıp ona yaklaşmaya başladı.
"Merhaba." Dedi adam. Damat, oğlum ne demeli bilmiyordu. Ateş' te fark etmişti. Saygılı bir şekilde eğilip elini öpüp, başına koydu.
"Hoş geldiniz baba, anne."
Hemen yanlarında duran Lena' nın annesine de aynı nezaketi gösterdiğin de gözü karısına kaydı. Genç kız hafif ıslak ama bol teşekkür içeren gözler ile kendine bakıyordu.
Beraber içeri girdiklerinde Azra Hanım ev sahibi anne konumunda olduğu için hemen misafirleri ile ilgilenmeye başladı. Lena onun kızı sayılırdı ve ailesi en iyi şekilde karşılanmalıydı. Yunanlı misafirleri de Türkçe bildiği için sıkıntı yoktu. Mutfakta emektar çalışanlara mükellef bir sofra hazırlamalarını söyleyip yukarı çıkmaya başladı. Bu gece sorunsuz geçmeliydi. Tek istediği annesinin bir şey söylememesiydi. Salona girdiğinde büyük oğluna bakınca bilmiş bir şekilde güldü.
Yunanistan' dan gelenlerden bir genç, karısı ile konuşuyordu. Fazla samimi bir şekilde. Yumruklarını sıkmaya başladığını hissetti. Karısını ve ailesini üzmek istemiyordu. Ama biraz daha devam ederse camdan boğaza fırlatabilirdi.
Yanında oturan Baybars konuştu. "Nasılda anlaşıyorlar değil mi?" Ateş sinirle ona bakınca omuz silkti. "Boşanacaksınız nasılsa kız bundan iyisini mi bulacak. Doktormuş."
Ateş tısladı. "Baybars onun yerine seni ezerim. Karım o benim. Benim anlıyor musun. Sünnetsizdir bu. Hem de Hristiyan."
"Ne var kızı seviyorsa Müslüman da olur." Dedi alaycı bir tavırla. Ateş' in gerçekleri görmesi gerekiyordu.
"Hıı olur. Sünnet olurken bende yardımcı olurum kökten gider." Aklıma gelen görüntülerle yüzünde sinsi bir gülümseme oluştu. Oyun evinde Nick ve kendisi. Ateş' in elinde bir balta. Düşüncelerini güneş doğunca geriye itti. Lena ona bakıp gülünce bütün karanlık düşünceleri dağılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Mutluluk
Romance"Sana bir sözüm var. Ama bu kızı yanımda çok tutmam. Er ya da geç boşanacağım." 15.11.16