Merhaba işte yeni bölüm. Multimedia da erkeklerimiz var. Kolaj yapıp attım🙈. Umarım gidişattan memnunsunuzdur. Bu hikaye Kördüğüm' ü geçecek gibi duruyor. 😄 bir buçuk ayda 11k. Olduk. Başlarken iki, üç okuyucu çıkar diyordum ama bana göre çok fazla var şu anda. Şaka maka ikisine de gösterdiğiniz ilgi mükemmel. Seviyorum sizi. Bir de arada Mehmet ve Baybars karakterlerinin yaşamları geçiyor. Onların hikayesi olur mu bilmiyorum canlar. Eğer sık geçiyor rahatsız oluyorum diyen varsa söyleyebilir. Tecrübe sahibi değilim rahatsız eden bir şey olursa söyleyin lütfen.
Neyse çok konuştum. Siz bölümün sonuna gelin 😉.
Ateş ve Lena karşılarındaki adama baka kalmışlardı. Lena uzun zamandır duymayı beklediği sözleri duymuştu duymasına ama şaşkınlık ve biraz da korkudan takılıp kalmıştı karşısındaki adama.
Ateş ise kendi içinde bambaşka duygular yaşıyordu. İlk ve tek aşkı tehlikeli bir ameliyata girecekti. Engellemek için çok geç kalmıştı. Karşısındaki kadına uzun uzun baktı. Ne kadar da güzeldi. Sadece kendine görünen bir yıldız gibiydi.
Lena hafif güler bir yüz ifadesi ile; "Şey ondan sonra ne olacak peki?"
Hiç biri özellikle Ateş kurtulmama gibi bir ihtimali düşünmek istemiyordu.
Mehmet kollarını masaya dayayıp sonuçları tekrar gözden geçirdi. Bir yandan da gözü sürekli saatteydi. Geç kalmak istemiyordu. "Kan değerlerin ve diğer gerekli olan bütün fonksiyonların normal. Ameliyat için gerekli kan stoğu da tamam." Dedi gözlerini genç çiftin üzerinde gezdirip.
"Ameliyata girecek doktorlar kimler?" Dedi Ateş.
"Tufan hocam, doktor Başak, anestezi uzmanı olarak Aslan var. Emin ol hepsi çok iyi alanında. Bir de ben tabi." Ortamdaki gerilimi bozmak için sahte bir şekilde gülerek geriye yaslandı. "İleride çocuklarınıza nasıl kahraman olduğumu anlatacağım."
Genç çift hastaneden ayrılıp kendilerini bekleyen arabaya bindiler. Akif Bey ortamdaki hassasiyeti var ettiği için sesini çıkarmamış öylesine arabayı sürüyordu.
Lena kendi düşüncelerine içine dalmış tekrar yürüyebilme ihtimalinin getirdiği heyecanı yaşıyordu. Yürümek, koşmak, dans etmek... Çoğu insana sıradan gelen bu şeyleri yaşamayı o kadar özlemişti ki.
Ateş ise lanet ediyordu. Aşkına yalan söyleyen kendine, onu bu hale getiren müdüre, ameliyat fikrini açan beynine. Her şeye ediyordu. Gözlerini uzaklara dikip içinden; "keşke... keşke bacaklarımı ona verebilseydim." Diye geçirdi. Kafasını çevirip karısına bakınca bacaklarına bakıp güldüğünü gördü.
Araba evin bahçesinde durunca aklı başına gelmişti. Kapıyı açıp çıktığında yüzüne vuran soğuk havayı derince içine çekti. Arabanın etrafından dolanıp diğer kapının kolunu tuttu. Açmadan yüzüne yalancı bir gülümseme koydu. Kapıyı açtığında ona uzanan eşini tutup kucağına aldı. O kadar hafifti ki. Eve girdiğinde direk salona girdi.
Salonda Baybars' ın babasının bugün evleneceği karısı da vardı. Baybars ve Duygu yan yana oturmuş karşılarında ki kadın ve kucağında ki küçük kız çocuğuna bakıyorlardı.
Kemal Bey kızının rızasını alınca işlemleri hızlandırmıştı. Dicle Hanım ve 3 yaşındaki küçük kızını çocukları ile tanıştırmaya getirmişti. Ve bugün evleniyordu. İkisi de düğün istememişlerdi.
Lena ve Ateş herkesle selamlaşıp yerlerine oturduklarında ortamda küçük Mine' nin gülüşleri dışında ses yoktu. Küçük kız annesinin kucağından hızlıca inip Lena' nin yanına geldi paytak adımlarla. Ellerini bacaklarına koyup gözlerini mavilere dikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Mutluluk
Dragoste"Sana bir sözüm var. Ama bu kızı yanımda çok tutmam. Er ya da geç boşanacağım." 15.11.16