Lena şaşkınca kocasının gözlerine baktı. Bir süre doğru duyup duymadığından emin olmak için nefes almadan bekleyince, Ateş' in içinde ki korku da aynı orada arttı. Genç kızın bembeyaz olmuş yüzü gelecek yanıtın pekte iyi olmayacağını söylüyordu.
"Lena" dedi nefes almadan. Omuzlarındanı tutup sarsmak istiyordu onu.
"Ateş... sen ne zaman?"
Genç adam susturdu onu. "Bende geç anladım. Çok önceden seni sevmişim meğer."
Lena kuruyan dudaklarını ıslatıp gözlerini genç adamdan çekti. Etrafında çıplak bedenini sarabileceği bir şey arıyordu. Ateş atılıp üzerine battaniye serince sessiz bir teşekkür edip üzerine serdi onu.
Bunu beklemiyordu. Genç adamın kendisini sevmesi gibi bir ihtimali hiç düşünmemişti ki o. Battaniyeyi boğazına kadar çekip tavana bakmaya başladı. Tekrar başlayan kar yağışının sükunetine dalıp düşünmeye başladı.
Peki ya kendisi seviyor muydu onu?
Ateş genç kızın yanına uzanıp onun gibi yapan karı izlemeye başladı. Erken mi olmuştu? Bekleyebilirdi ama bunu söylemek için daha uygun bir ortam düşünmüyordu o anda.
"Ne zaman anladın?"
"Hastane de."
Lena yan dönüp genç adamın yüzüne baktı. "Ne düşünüyorsun?"
"Kötü bir söz dersen, seni nereye kaçırabilirim onu düşünüyorum."
Lena kahkaha attı. "Ters ne diyebilirim. Kaçırmakta nesi ayrıca."
Ateş onun olayı şakaya almasına izin verdi. Ama aklında genç kızın kendine aşık olmazsa babasının yapacakları gelince, tek düşündüğü kızı kaçırmak oluyordu.
Yan dönüp kıza baktı o da. "Bak küçük hanım..." dedi. Lena ona gülümseyince ne an yumuşar gibi oldu ama hemen toparlamıştı kendini. "Sev ya da sevme. Şu saatten sonra benden bir adım öteye gidemezsin. Anladın mı? Boşanmak yok, baba evini unut, bayramdan bayrama. Tamam mı?"
Lena onun tavırlarını gülerek izliyordu. Oyuncağı elinden alınan çocuk gibi davranıyordu. Elini ona uzatıp kendine çekmeye çalıştı. Ama hala gülüyordu.
"Gülmesene kadın."
Genç kız kafasını göğsüne yaslayınca sıkıca sarılıp kendine bastırdı. Seviyordu işte. Önü arkası yoktu. Kurbanlar adayıp, onu bulduğu için şükretmek isterken genç kız gerçekleri öğrense bile bir adım ileri gidemezdi.
"Ateş...""Ateş mateş yok. Ameliyat ol. Sonra fizik tedavi, sonra düğünü beklemeden çocuk..."
"Ateş... ya bir dur..."
"Bak sana yaklaşacak adamı öldürürüm."
Lena kahkaha atınca onu yatırıp üzerine çıktı. Sinirli gözleriyle ona bakıyordu. Komik olan neydi? Ama karışı onu kendine doğru çekince beklemeden yumuşak etleri kavradı. Tutku ile öpüldükten sonra geri çekildi.
"Siktir... hatun sen muhteşem bir şeysin."
"Hatun nedir ya..."
Genç adamın omuzlarını okşarken gözlerine baktı. "Bana zaman ver lütfen."
Ateş gözlerini kapadı. " Ne için? Çok ciddiyim seni bırakmam."
"Hayır, sadece kafam çok karışık. Ama şunu bilki, Bu dünya da senin yerini alabilecek bir erkek yok. Sadece sen... Gözlerimi seninle açtım, bir başkasına kör artık."Ateş rahatlamış bir biçimde kafasını onun göğsüne dayadı. Aklı çıkacaktı bir an. Geri çekilip yana kayınca karısını da kendine doğru çekti. Yandaki örtüyü özerlerine örtüp karısını sıkıca sarmaladı. Göğsüne konan başa bir öpücük bırakıp gözlerini kapadı ardından.
.......
Lena hafifçe kıpırdanıp gözlerini açtı. Bir an nerede olduğunu anlamaya çalışsa da, çıplak olduğunu anlayınca yerinde gerinip etrafına bakındı. Yüzünde bir gülümseme vardı. Sevildiğini bilen her kadının yüzünden açan gülümsemeden. Kocasını göremeyince yerinde toparlanıp örtüyü etrafına sarmaladı. Yavaşça merdivenlere doğru sürünmeye başlayıp dibine kadar ulaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Mutluluk
Romance"Sana bir sözüm var. Ama bu kızı yanımda çok tutmam. Er ya da geç boşanacağım." 15.11.16