Merhaba canlar. Yazarınız geldi. Aylar önce yazar demek çok garip geliyordu. Ama sizlerden gelen güzel yanıtları görünce kendimi biraz da olsa yazar olarak hissediyorum artık. 🤓Daha önce ard arda 3 bölüm yayınladığım zamanlar oldu biliyorsunuz. Bunu dememin sebebi hikayelere ara verdim bir süre. Yazamadım. Hastaydım. Bademciklerim çok kötü. Yani en kısa şöyle anlatayım; yazın en sıcak gününde bile hasta olup, orkestraya katılsam da duyulacak derece de öksürebilirim, bütün yaz burnumu çekerek dolaşabilen, boğaz ağrısı çeken biriyim.
Doktorlar bademcikleri almadan önce bir antibiyotik tedavisi uyguladılar. Sonuç; bir boka yaramadı. 3 hafta etkili bir antibiyotiği iğne ile alıyorum. Adı Deposilin. İsterseniz araştırın. Yani koca adamı inletecek derece de bir ağrısı var. Abartısız söylüyorum; bir hafta poponun üzerine oturtamazsın, bacakların kopacak gibi ağrır. Birde ters etki yaparsa 2 dakika da adam öldürüyormuş. 😳Sadece acilde vuruluyordum ki o da genelde çığlık çığlığa bağırıyorsun. Etraftan bakan insanlar cabası. Herkes iğne sanıyor ama gelde bana sor sen onu. Neyse dediğim gibi kusura bakmayın lütfen. Ama elimden gelen bu. Sürekli bir dinlenme, yatış pozisyonu içinde olduğum için yazamıyorum. Sizinle paylaşmak istedim. Sürekli hastayım deyince garip oluyor. Saklamanın manası yok nasılsa.
⚫️⚫️⚫️⚫️
"Mehmet, seni götürmemi istiyor. Hastaneye yatış için."
Sesi kısılmış, gözlerindeki ışık çekilmişti. Ama zoraki olarak gülmeye çalıştı. Genç kızın ameliyata girerken en ufacık bir korku ya da stres yaşamasını istemiyordu. Ama zorda geliyordu ona... Sevdiği kadını nasıl bırakacaktı? O masaya yattıktan sonrasını düşünemiyordu.
Ne olurdu sanki zorlamasaydı onu. İsteseydi bir ömür taşırdı kucağında onu. Köpek gibi gezerdi peşinde. Ama değil engel olmak, ağzını bile açamıyordu kıza. Yapma, vazgeç diyemiyordu.
"Ateş..." dedi Lena kesik bir ses ile. Yıllardır beklediği an gelmişti gelmesine ama... Ama kolay mıydı arkasındakileri bırakmak. Gözlerini çevirip başını boynuna gömdüğü adama baktı. Gözlerinin ateşi gitmiş adama. Bu kadar seviyor muydu onu?
"Efendim meleğim?" dedi Ateş. Zorla da olsa yüzüne bir gülücük kondurdu. Artık geri dönüşü yoktu. Hoş aklından doktorları kaçırmak gibi bir ihtimal geçiyordu ama nereye kadar.
"Korkuyorum." dedi kısık bir sesle.
Ateş omzuna bir öpücük bıraktı usulca. Kendi vücudu yanında minicik kalan bedeni kendine iyice yasladı fütursuzca. Elindeki minik eli dudaklarına götürdü. Yumuşak bir öpücük bırakırken bir yandan da onu rahatlatacak bir şeyler yapmayı düşünüyordu.
"Sen
Ne gelmek biliyorsun
Ne de gitmek
Üşümüş ayakların değil
Senin Sevmelerin ürkek." diye fısıldadı usulca.Genç kızı kendine doğru yaslayıp yaşaran gözüne bir öpücük kondurdu. Geri çekilip dudaklarına yapıştı aynı anda. Kokusunu içine çeke çeke öptü. Geri çekildiğinde genç kızın şaşkın ve hayran bakışlarının tadını çıkararak baktı gözlerine.
"Sana her gün çiçek veremem ama her gün bıkmadan "seni seviyorum" diyebilirim.
Sırf sen sevin diye mücevherler dökmem önüne ama senin için yüzlerce dize şiirler ezberleyebilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Tutam Mutluluk
Romance"Sana bir sözüm var. Ama bu kızı yanımda çok tutmam. Er ya da geç boşanacağım." 15.11.16