kavga

834 67 4
                                    

cocukların sadece annelerinin şeker almadığı için ağlayacağı, ülkemin geçen yılları aramayacağı bir yıl olmasını diliyorum......mutlu yıllara canlarım.......seviyorum sizleri kocaman öpücükler....sibel......





işte bu tanrım onun kolları onun kokusu, onun teni, onun dudakları, 

öldüm de haberim mi yok, 

''ölmene izin verirmiyim?'' dedi rüzgar, kollarındaydım, benim yatağımda biribirmize geçmiş bir haldeydik çıplak ayaklarımız birbirine sarılmıştı tabi bedenlerimizde.

"Ne olacak ruzgar" dedigimde dingin gogsunü birden sertce icine cekti

Bu soruyu sormamali bu ani bozmamaliydim. Oda bilmiyordu ne yapacagini o yuzdendi bu suskunlugu.

Aferim mavi ani maffettin....mahfettim ki ruzgar kollarindan siyrilip ayaklarini pelus beyaz halimin uzerine koyup hic beklemeden ayaga kalkti

Kizmis miydi yada belkide sinirlenmisti. Yoo ruzgar birden sinirlenen asabi biri degildi daha cok sabirliydi ama suan sanki onu tanimiyor gibiydim ve dusundugu her nyse korkuyla gerilmeme neden oluyordu. 

''gitme'' diye mırıldandım, hep hayallerle yaşamıştım şimdi de bir hayalimi gerçekleştirmek onunla onun o sıcacık koynunda uyumak istiyordum, 

''kalamam'' dedi ben elini tutumuş gitmesine izin vermemeye kararlıydım, oda gitmek istemiyordu, 

''kalabilirsin'' dedim ve ondan güç alıp bende ayağa kalktım, ve tam karşısında dikildim, ama o yanımdan geçip gitmek istedi, izin vermedim ondan önce hemen önünde belirdim, 

''kendimi durduramamaktan çok korkuyorum mavim yapma'' tamam bende bazen korkuyordum, hele o böyle karşımda dimdik dikilmişken onun koltuğunun altına anca geliyordum ve ona bakmak için başımı bir hayli yukarı kaldırmam gerekiyordu, 

ben ona aşkla bakarken o bakışlarını kaçırıyordu, 

''bana bak'' dedim aşağıdan yukarıya bakarken, ama bakmıyordu, neden bakmıyordu, dayanıp dayanmaması umurumda değildi, umudum kırılmıştı hep umudumu kırıyordu, 

''iyi bakmazsan bakma'' dedim ama bir daha kıpırdayamadım, çünkü beni kollarına alıp tek hamlede havaya kaldırıp dudaklarımı dudaklarına mahkum eden hayatımın tek aşkının kollarındaydım, 

dili dudaklarımın arasından kendine yol alırken hiç zorlanmadı, ve ısrarla çalan kapıda umurumda değildi, ya erina teyze yada reva dayı falan gelmiş olmalıydı, 

kapıya dayadığım sırtım, rüzgarın beline doladığım ayaklarım tişörtümün altından temine batan rüzgarın uzun ve biçimli parmakları dudaklarımda ki tat,

 ölmek buysa ben varım azrail

''abi, efsun abla geldi'' diye bağıran marconun sesiyle dudaklarımız ayrılmadan biribirmize baktık, 

efsun haaa, efsun.......bende sana bu gece bu evin bodrum katında bir mezar hazırlamazsam efsun yılanı bana da mavi demesinler, 

''bırak beni'' dedim rüzgara, parmakları daha sert bi şekilde baskı yaptı belime, tırnakları etime batıyordu, sırtım hala kapıma dayalıydı, 

''bırak dedim bırak beni'' dedim ve kollarından kurtulmak içn çırpındım ama imkansızdı, 

''rüzgar bırak beni geberteceğim o yılanı'' 

MAVİ RÜZGARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin