Kara hüzün-Part-1

894 56 6
                                    

Yağmurlu ,karanlık ,ıssız bir düşüncenin içinde yine gerçeği arar gibi dolanıyordum.Sevmeyi,mutluğuğu, aşkın içinde acının varlığından kurtulmanın bir çaresini arıyordum.İçimden bir ses sadece seviyorsun, sadece aşıksın ,sadece lanet olası gururuna söz geçiremiyorsun diyordu.Haklıydı...Onun yüzünde üzüntüden çizgiler hiç olmasın istiyordum.Nadir de olsa armağan ettiği gülümsemesi yüzüne yapışsın ve hiç kopmasın...Ama imkansızdı geçmiş de şimdi de bir gölge gibi adımlarını takip edecekti değil mi?
O günün üzerinden kaç gün geçti bilmiyordu ama bebeği iki buçuk aylık olmuştu ve iyiden iyiye kendini belli etmeye başlamıştı.Onun; içinde büyüdüğünü bilmek çok başka bir duyguydu.Sanki içinde uçan balonlar varmış gibi hafif hissettiriyordu. Üstelik ilk başta onu istemediğinden dolayı vicdan azabı çekiyordu.Nasıl istenmezdi ki!Sadece hazır hissetmiyordu kendini ,yoksa kim anne olmak istemezdi.Bebeğinin verdiği mutluluk yetmezmiş gibi Umut'un annesiyle de aramızdaki buzları kırmıştık.Onun neden böyle davrandığını bilmesem de galiba babanne olacağını bilmek taş kalbini yumuşatmıştı.
Giydiği turkuvaz rengi tül elbisenin cebinden telefonu çıkarıp Suzi'yi aradı.Bir kaç çalışın ardından neşeli sesi doldu kulaklarına.

"Nasılsın?"

"İyiyim asıl sana sormalı napıyomuş teyzesinin pıtırığı?"

"Ne olsun büyüyo yanlız sen kendini iyi alıştırdın teyze olmaya seninkinden haber yok mu?"

"Hatırlatma Burcu onu.En sonunda elimde kalacak o olacak.Güya bu yaz evlenecek, Dubai'deki şirketin başına geçecekti beyfendi.Ama nerdeee! Gitti bir Amerika'ya iş dedi ,güç dedi bahaneler bahaneler...Kaç aydır 'o seni seviyor saçmalama' dedim kendime ama artık doğru düzgün aramıyor bile."

"İyi düşün iyi olsun belki işleri çok yoğundur?"

"Arayamayacak kadar mı?"

"Haklısın"

"Eee beni boşver de sen napıyosun kütük kocanla işler nasıl gidiyor."

"Gitmiyor."

"Nasıl ya!Bu adam seni sevmiyor muydu?"

"Bilmiyorum.Bazen sanki incitmeye kıyamadığı bir elmas gibi değerli hissediyorum bazen de bir çöp kadar değersiz.Üstelik bir sürü olay oldu.Gerçek ailemi buldum fakat istemedim.Umut beni aldattı ama yalan olduğunu söylüyor.Daha saymaya devam edeyim mi?"

"İnanmıyorum!"dediği sıra Nur annenin sesi geldi aşağıdaki kattan.

"Burcu kızım bir baksana."

"Geliyorum"diyerek karşılık verip Suziyle konuşmaya devam etti.
"İnabilirsin canım biz aptal bir filmde yaşamıyoruz gerçek hayatta tek başımızayız.Neyse ben seni sonra ararım hadi by."diyerek telefonu kapayıp aşağı kattaki büyük salona indi.

"Bir şey mi oldu anne?"

"Yok kızım telaş yapma.Sizin şu nişan ve düğün fotoğraflarını getirmişlerdi.Hazır aklıma gelmişken söyleyeyim dedim.Depoya koymuş çalışanlar."

"Tamam anne ben alırım şimdi.Merak ettim nasıl olmuş albüm."

"Ben daha bakamadım getir de birlikte bakalım."

"Tamam anne."dedim.Köşede zemin kata inen merdivenlerden inip, merdivenlerin sonunda duvarda bulunan duydan ışığı açtım.Buraya daha önce gelme gereği duymamıştım.Bir çok eşya burada tutulmasına rağmen toz ya da örümcek ağına benzer bir şey yoktu çok şükür ki!Toza alerjim olduğundan anında hapşırmaya başlıyordum.Bir çok kalın dosya ,ansiklobediler duvardaki raflara dizilmişti.Kapının arkasındaki askılıkta bitki tohumları poşetlere koyulmuş asılı duruyordu.Süs çiçekleri büyük vazoların içinde dururken ,bir çok biblo depoda saklanmıştı.Odanın köşesinde gri renkli bir dolap vardı.Dolabın çekmecesini açıp sadece kağıt yığınlarının olduğunu gördüm. Çekmeceyi kapayıp diğerini açmaya çalıştığımda sıkışan çekmece biraz zorlamanın ardından açılmış albümü de bulmuştum.Çok güzel kabartmalı beyaz motifli deriden hazırlanmıştı ve tam istediğim gibiydi.Albümü yerinden kaldırdığımda altında gördüğüm şey kalbimde tarif edemeyeceğim kadar büyük bir acının oluşmasına neden oldu.Gözlerim farkında olmadan buğulanırken gözümden düşen yaşlarla birlikte akan rimelimi de elimle dağıttım.Elimdeki siyahlığı boş bir kağıda sildim.Bu fotoğraflardaki adam Umut muydu?Gülümseyen...Hatta kahkaha atan,on sekiz yaşında ya var ya yoktu.Peki yanındaki kız?Bizim odamızdı burası. İçindeki koltuklar ,tablolar ,her şey aynıydı.Üstünde kahkahalar atarak birbirlerine sarıldıkları yatak bizim yatağımızdı.Elimdeki fotoğrafı yere atıp diğer fotoğrafa baktım.Hepsi bu evde ,bu odanın içinde,bu yatakta olan fotoğraflardı.Sarılırken,gülerken,öpüşürken mutlu oldukları her ân'a dair bir fotoğraf vardı.Motor kazasında ölen kız mıydı bu?Bir zamanlar sevdiği(Sevdiğini sandığı(!))hâla seviyor da olabilirdi.Zaten ben kimdim ki!Babamın emaneti,koruyacağı biri,çocuğunun annesi...Sahi ben kimdim?Gerçek ben...Hem bu fotoğrafı atmaya kıyamadığına göre demek ki hâla unutamamıştı onu.Hala seviyordu...
Yere düşen fotoğrafları güçsüz ayaklarımla zorlukla alıp duygularımın tam tersi donuk ifademle Nur annenin yanına çıktım.

"Kızım ne oldu iyi misin?"dedi yerinden hızla kalkıp endişeyle yüzüme baktı.

"Anne Umut hala onu seviyor..."

""Kimi seviyor kızım ne bu halin?"dediğinde fotoğrafları kaldırıp eline verdim.

"Sen bunları nerden buldun?"

"Ne önemi var anne.Albümü aldığımda altından çıktı Umut hala onu seviyor değil mi?"dediğimde sadece sustu.Demek doğruydu.

"Bilmiyorum."dedi uzun bir susmanın ardından.

"Ben o kızın yaşadığı odaya geldim.Ben onun yattığı yatakta yattım anne.Söylesene reva mıydı bu bana."

"Kızım..."Açıklama yapmasına izin vermeden susmasını sağladım.

"Ben gidiyorum"

"Kızım nereye karnında bebekle.Buncacık sebi için yapma."

"Anla beni anne yapamıyorum gazetelerde aldattığı haberleri çıkarken, Umut'un yaptıkları, eski hayatı karşıma çıkarken yapamam."dediğimde başka bir şey söylemesine izin vermeden odaya çıktım.Bizim sandığım fakat önceden başkasının olan o odaya...Odanın kapısını tedirgince açtım.Sanki o kızın hayali hala bu odadaydı,o fotoğraflar gözümün önünde canlanırken bir adamın geçmişinin hiç bu kadar canımı acıtacağını düşünmemiştim.

"Senden nefret ediyorum Umut! Sana aşık olmaktan da, seni sevmekten de, onca yaptıklarına rağmen seni düşünmeye devam ettiğim için  kendimden bile nefret ediyorum!!!"dedim bağırarak duvarın dibinde bulunan vazoyu dolabın aynasına fırlatıp kırılmasını seyrettim.Tıpkı bu ayna gibi kızgındım, kırılmıştım.Kızgınlığım geçer de kırgınlığım geçer mi be canıma düşman sevdam.Kol çantamın içine kimliğimi, telefonumu- ne kadar istemesem de- bir miktar para koydum her şey tamamdı ama neredeyse.Benden hiçbir iz bulamamalıydı bu evde.Sadece son bir şey daha alacaktım.Merdivenlerden inip salona vardığımda bıraktığım albüm koltuğun üstünde duruyordu.Nur anne ise elinde telefon, dalgınca bekliyordu.Albümü koltuğun üstünden alıp çantama koydum işte bu evdeki tüm eşyam bundan ibaretti.Kıyafetleri o almıştı bana ve onda kalmalıydı.

"Tekrar düşün kızım lütfen."

"Ben çok düşündüm anne.Öyle ki bazen düşünmekten gözüme uyku bile girmedi ama artık düşünmek bir işe yaramıyor zaten biten bir evliliği toparlamaya da artık gücüm yetmiyor."

"Haklısın biliyorum ama oğlum ne olacak"

"Çok geçmeden yeni birini bulursunuz ya da gerek yok kendi bulur."dedim alay ederek.Burada bitmişti...Son faslıydı belki de bu evdeki,bu ülkedeki hayatımın.Şiir gibi değildik biz.Bizden olsa olsa devrik cümlelerde olmayan özne olurdu.Mevlana'nın sözünde de dediği gibi 'yar' hem sevgiliydi hem de o dibi görünmez uçurumdu.Ben de göremedim işte  uçurumun ne dibini, ne sonunu.Bu yüzden yetim kaldım, hasta kaldım, düşmüş kaldım...Ben bu yüzden yurtsuz kaldım ,yarsız kaldım ,benden aldıklarıyla kendimsiz kaldım.


Dubai'li Aşklar-Fürade(ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin