6.Bölüm

3.9K 529 37
                                    

Chanyeol'un kafasının farklı çalıştığını hızlı öğrendim; kinayeli konuşmaları ve imaları anlamıyordu ve eğer etkili bir haberleşme istiyorsam onunla konuşma şeklime dikkat etmek zorundaydım.Onun öğle yemeğinde kendi masasında oturanlar dışında, başka çocuklarla iletişim kurmasına yardımcı olabileceğim küçük şeylerdi esas merak ettiklerim.Hepsi,onun anlayacağı şekilde nasıl konuşulacağını biliyor gibi gözüküyorlardı. Tamam, çok hızlı konuşan Minah hariç ki bence Chanyeol,onu arka plan sesi ya da uğultuymuş gibi bloke ediyordu. Özellikle kızın hiç soru sormamasından anlaşıldığı kadarıyla öyleydi.

Tüm amacım,hayatı ona olabildiğince kolaylaştırmak olmuştu. Belki bunun ne kadar zor olabileceğini düşünmüş olmalıydım ama o an bunu düşünemiyordum bile. Her gün evden alıp eve bırakma şeklindeki yeni rutinimize alışmış görünüyordu. Evine her yanaştığımızda beni içeriye, üst kata davet etmesi için beynim tezahürat yapıyordu. Ancak hiç etmedi. Birkaç hafta sonra Özel Eğitim derslerinin birinden çıktıktan sonra eve doğru giderken alıştığım kendine has sessizliği içinde oturuyordu. 

Dersin nasıl geçtiğini sordum ama cevap vermek yerine sesli bir şekilde, "Baekhyun.Bu akşam aramak için telefon numaranı alabilir miyim?" deyiverdi.
Evet, ben de sizin kadar şoke olmuştum.Buna inanın."Tabii ki," dedim,bunu takiben de, "Evet," diye ekledim.Ben cevapladıktan sonraki daha az gergin görüntüsü beni güldürdü.
"Ödevimiz bir sohbet başlatmak.Bunu en rahat seninle yapabilirim,eğer senin için sorun olmazsa."
Gözleri hâlâ ilerideydi. Bedeni ise hâlâ hareketsiz.İlk aklıma gelen şeyi söyledim.
"Benimle her şeyi yapabilirsin Chanyeol."

Güvenin bana, imalardan anlamıyordu ama lanet kırmızı yanaklarımı tabii ki de anlıyordu.Sessizce teşekkür etti ve arabadan inerken güle güle,deyip saat sekizde beni arayacağını belirtti.

Heyecanlanmıştım. Acayip mutluydum. Odama girmekte acele ederken boğazım da kızsal bir çığlık vardı ve telefon araması dışında herhangi bir şeye odaklanmaya çalıştım ama başaramadım. Eğer AT&T uydusu nalları dikerse veya birdenbire odamda telefonun çekmediği bir bölge oluşursa diye merak ederek iki saat boyunca telefonuma baktım.Görünüşe göre bunlardan hiçbiri olmamıştı.

Chanyeol beni aramaya yeltenmeden önce gecelik rutinini bitirmeye ihtiyaç duymuş. Normalliğin herhangi bir belirtisi bu gece onun kişisel alanına yapılmış bir hamleydi. Ama aradı. Tam saat sekizde aradı.Ve tuhaf bir başlangıçtan ve oksijensizlikten bayılacak gibi hissetmemden sonra güzel bir muhabbete ayak uydurduk.

O gece diğer on yedi yaşındaki erkekler gibi olduğunu fark ettim, çok işlevli olanından ve sadece sıradan bir erkek gibi gözükmek isteyeninden. 

Tam olarak arkadaşı olduğuma inanıyordu ve ben de elimden geleni yapıyordum. Ama ona hızla âşık oluyordum. Bunu anlamak kalbimi acıtmıştı ve ayrıca midemin derinliklerine yerleşmiş gergin duygulara neden olmuştu. O ve ihtiyaçları hakkında her şeyi öğrenebileceğim bir gerçekti ama onun da aynı şeyi yapması mümkün olacak mıydı? Hayatımın bu noktasına kadar hiçbir şey bu senaryo kadar karışık olmamıştı. Bu şekilde yedi yıldır sürüyor olsa da içimde çok hızlı oluşmuş gibiydi. Chanyeol hep oradaydı, ne kadar kendime onu düşünmeye izin vermesemde. Söylese de söylemese de hep aklının gerisinde bir yerdeydim.

O akşam müzik hakkında konuştuk ve ortak noktalarımız olduğunu fark ettim, onun klasik müzik dinlemesinin dışında tabii ki; bu yüzden bir süre sonra bu konuda bir şeyler zırvalamaya başladım. Beynimde bu durumu kabullenemeyen bir şey vardı. Biraz filmler hakkında konuştu ama çok ilgisini çeken bir şeymiş gibi gözükmüyordu. Mimariyi seviyordu ve tabii ki sanat âşığıydı. Müzeye gitmekten bahsettim ve zar zor yanıt verdi, o yüzden bir gün onu müzeye götürmek istediğimi söyleyip konuyu değiştirdim. İşe yarar gibi gözüküyordu,onunla saçmalıktan uzak ve basit bir şekilde konuşmayı aklıma yazdım. Ama onu yapmak istemediği herhangi bir şey için zorlamayacağıma söz verdim.

azureHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin