Çok değerli dostlarım Büşra ve Ayşegüle ithafen ♡♡
Saatime baktığımda dersin başlamasına beş dakika kaldığını gördüm yavaşça oturduğum yerden kalktım.
-Ben artık gitsem iyi olur
Başını salladı hafifçe kapıya doğru yöneldim yürümeye başladım derse yetişebilmek için hızlı bi şekilde adımlarımı atmaya devam ettim arkamdan gelen yüksek ses kulaklarımı doldurdu
-Kendine dikkat et
Arkama döndüm minetar bi bakış attım sende, dedim kısık bi sesle duymasada dudaklarımdan okumuş olduğunu düşündüm birinin sizi düşünmesi güzeldi elbete, ama beni yanlış anlamasından korkuyordum bana karşı hislerini dahada güçlenmesinden. O benim için iyi bi dost, iyi bi sırdaş olabilirdi ama daha öteye gitmemeliydi yoksa onunla da arama mesafe koymak zorunda kalacaktım üzerimdeki korumacı içgüdüsü tuhaftı alışık olmadığım bi duygu ama Selim benim için daha öteye gidemezdi kalbimin her atışı başkası içinken ona asla ümitlendiremezdim. Bu kalbimi de Selimi de aldatmak olurdu ben asla böyle biri olamıycaktım!
Artık o sıkıcı sınav stresli derslerin hepsiyle baş etmem gerekirdi. Hocaların bütün anlatıklarını not almaya çalıştım sıkıcı dersler anlamadığım konular gelinceyse koca bi off çekiyordum içimden.
Artık beynim durmuştu camdan dışarı baktım çok şükür ki hava kararmış ve derslerin sonuna gelmiştim, nihayet toparlanıp okuldan çıktım. Sınavlara son bir hafta kalmıştı beynim alak bulak olmuştu yapabileceğimin en iyisini başararak atlatmalıydım bu haftayıda. Aksi ihtimalinde annemin yüzüne bakamazdım ve artık okul hayatımın daha fazla uzamasını istemiyordum.
Evime doğru yürümeye başladım
yürümeyi sevdiğim için evimide okulun yakın sayılacak bi mesafede tutmuştum ne yakın ne de uzak denilebilirdi yolumun üstündeki çocuk parkına kaydı gözüm o gündüzleri cıvıl, cıvıl olan park bu saatlerde ısısız ve tenhaydı kim severdi ki bu hallini? İçinde çocuklar olmadıkça ne anlamı vardı bu salıncakların bi anda gelen korku ve düşüncelerle elim telefonuma gitti ve aklımdaki ismi aradım bir süre çaldı çaldı.. ve sonra o alışık olduğum ses.-Esma bende bi ablan olduğunu unuttun sanıyordum.
-Abla çok sınavlar var bu ara çok yoğunum o yüzden kusura bakma lütfen. Seni ihmal ettiğimin bende farkındayım, dedim ardından konuya değiştirmek için nasılsın eniştem nasıl diye ekledim
Sesi durgunlaştı bi ara yutkundu sonra konuşmaya devam etti zorlandığını hisedebiliyordum-Bi doktor araştırdım kendi dalında en iyilerinden biri geçen hafta gittik eniştenle bütün testleri yaptırdık ne gerekiyorsa sonuçlar yarın çıkıcak çok korkuyorum Esma bu son umudum bu da ümitlerimi keserse Sinana ayrılmak istediğimi söyliyeceğim ona bi çocuk veremiyorum ona bunu yapamam sesi titredi susmak zorunda kaldı çünkü ağlamaya başlamıştı
-Abla... dedim benim de gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı neler yaşadığını çok iyi biliyordum ne kadar acı çektiğini görüyordum. Ablamın eniştemi ne kadar çok sevdiğini de biliyordum kendimi topladım güçlü olması için sözlerime devam etmeye çalıştım Lütfen böyle düşünme Allahtan ümit kesilmez hem en kötü ihtimal olsa bile eniştemin seni ne kadar çok sevdiğini biliyosun lütfen bu boşanma düşüncesini de sil at kafandan.
-Bilmiyorum Esma ama artık yıldım ümitlerim tükendi. Sende biliyorsun kaç yıldır gitmediğimiz doktor uygulamadığımız tedavi yöntemi kalmadı.
-Sabır ablacım sabır böyle düşünüp kendini üzme, diyebildim çünkü söyliyebilceğim hiç bişey yoktu haklıydı gittiği bütün doktorlar sizin asla çocuğunuz olmaz diyorlardı bu bi kadın için yıkımdı ANNElik duygusunu yaşıyamamak.
Daha fazla onu yormak istemedim telefonu kapatım yoluma devam ettim ablamın yaşadıkları beynimi donduruyor du sanki. Bu koskoca dünyada bir başıma ve çaresizmişim gibi hisetiriyordu.
Aklımdaki düşüncelerle yorgun bi şekilde yürüyordum ayaklarım düşüncelerimden itatkarsız bi şekilde ezbere gidiyordu evime girdim hiç bişey yapmak istemiyordu canım.
Nefes alamıyomuş gibi bunalmıştım balkona doğru hızlı bi şekilde yürümeye başladım kapıyı açtım balkonun demirlerine tutundum sımsıkı derin, derin nefesler almaya çalıştım nefeslerim gittikçe dahada yoğunlaşıyor azalmıyordu boğazımdan çıkan bi hıçkırık ard arda sıralanmaya başladı neden bu kadar zordu hayat
-be ben dayanamıyorum Allahım bu çok ağır
Titreyen sesim gecenin karanlığında kaybolmuştu yalnızlık bütün bedenimi kaplamıştı çaresizlik baştan aşağı çaresizlik ötesi yoktu bunun evlat Cennet meyvesi kim istemezdi ablamın yıllardır çabalarının karşılığı boşa çıkıyordu doktorlar ailenizde genetik olan İnfertelite hastalığı olduğunu söylüyorlarmış ablam bunu bana söyliyememişti tabiyki anneme anlatırken duymuştum. Benim çocuğum da olmıycaktı. Bu kara sevdam alev almış içimde çöle dönmüştü bir damla suya muhtaçtı ona bunu yapamazdım sevdiğim adamdan bir çocuğum olmıycaksa böyle içimde yaşamaya razıydım. Bu derdime onuda ortak edemezdim buna hiç hakkım yoktu göz yaşlarımı sildim odama girdim ve yatağıma uzandım yorgundum çok yorgun, bedenim yorgun, düşüncelerim yorgun, kalbim yorgun. Bunun hiç bir tedavisi yoktu yıllardır zaman, sabır diyordum ama hiç bir zaman geçmiyordu canım daha çok yanıyordu kalbim kırık umutlarım yıkık ben artık yitikdim. Büyük aşkım beni bu savaşta malup kılmıştı göz ucuyla komidinin üzerinde ki çerçeveye kaydı gözüm.-Sende bu kadar sevdinmi annemi baba?
Odadaki sesizlik sorumun cevabını veriyordu artık yorgun bedenim uykunun şevkatli kolarına bırakmıştı kendini düşüncelerden uzak geçirebilceğim birkaç saat...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN KIRIKLARI
Teen FictionHerkesin hayalleri vardır, farketmeden saatlerce düşleyebileceği o toz pembe hayaller. Bembeyaz gelinlik, sevdiği adam yıllardır kendine dahi itiraf edemediği o kıymetli hazine AŞK. Korkup hep biyerlerde saklamaya çalıştığı en güzel en masum sevdam...