Acı en saf haliyle acı
bünyem kesilikle acıyı seviyordu aynı dozda hem acı hem mutluluk verseler şüphesiz ki acıyı seçerdim.Karşımdaki suret en saf haliyle çizgilerde can bulsada, göğsündeki masum bebek canımı daha çok yakmak ve kendimi umutsuzluğa haps ettmek için çizilmişti.
Kabulenmek her defasında kendime asla diyebilmek için bütün umutlarımı yok etmek ve parçalamak için.
En tuhafı da bunu kendime yapan da bendim elimdeki kalemi iki elimin arasına alıp kırdım dün geceden kalan elimdeki kesik sızladı kendini hatırlatmak ister gibi.
Acıya alışık olsamda gün geçtikçe bu katlanılamaz hale geliyordu.
Ayaklarım ağır adımlarla banyoya yol aldı vücudum suyu arzuladı aradığım ondaydı belkide bütün ağırlığımı yüklerimi de üzerimden sızıp giden suların yok etmesini istedim. Çokmu şey istiyordum ?
Asla ! Kainatın en doğal harikası suyun verceği rahatlık ona zor gelmemeliydi. Su bütün derime işleyene kadar oyalandım ama en sonun da bunun da bir sonu olmadığı gibi buharlaşmış olan düşakabinin kapısını araladım.
Çıplak bedenim utangaç bir çocuk gibi çıkmak istemezcesine kapının arkasında saklanıyordu.
Bomboş olan evde neyden korkuyordum.AYNALAR
Gözlerim bornozu aradı her zaman ki yerinde görmek mutluluktu bir zafer kazanmış gibi hızlıca elime alıp üzerime giyindim siyah bornozumu. Odaya doğru ilerledim üzerime rahat bi şeyler giyip saçlarımı kurulamaya çalıştım nihayet bu işlevin de sonuna geldiğimde miğdemden çıkan guruldama seslerine kulak verip mutfakda bişeyler atıştırdım. Gözlerim saati yokladı erkende olsa evde de yapacak bir işim kalmamıştı dolapdan giymek için kıyafetler seçtim.
Genelde siyah ağırlıklıydı kıyafetlerim neyin yasıydı bu?
Belkide seçimlerim baştan aşağı bir cenazeden ibareti.
Aynaya bakarken her zaman ki sözümü fısıldadım kendime duyurmak istercesine
ÖLÜ RUHLARIN BEDENLERİYİZ
Evden çıkmaya hazırdım kulaklığımıda takıp çantamı aldıkdan sonra kapıyı kitleyip yoluma koyuldum. Ayaklarım yürürken beynimse hiç bir zaman tembel olmadığı gibi yine görevlerini en lağıyla üstlenmiş düşünüyordu dün gece ki yaşadıklarımı özelikle de Aliyi tuhaf bi gece!
Kendimi dinlemeyi kesip kulaklıktan çıkan şarkıyı mırıldanmaya başladım bu düşünme işlevini sonlandırmak için en etkili çözüm oluyordu her zaman işe yaramıştı.
Nihayet okula varmıştım bu saatlerde hiç bi ders başlamadığı için okulda kimse yok dencek kadar tenhaydı bahçede gözüme kestirdiğim bir banka oturdum biraz notlara göz atmaya çalıştım üç gün sonra sınavlar başlıyordu ve bu lanet şehirden kurtuluyordum.Aşkımı yine ölü ruhuma gömüp sevdiğim adamın yanına doğup büyüdüğüm şehire gidecek ve yine o maskeyle yaşamaya devam edecektim.
Uzakta olup özlemekmi daha zordu yakının da olup sevgimi gizlemekmi?Bütün derslerin son konularını gözden geçirmiştim neyse ki artık okul da dolmaya başlamıştı dersimin başlama saatine de az kaldığını görünce kitaplarımı toparlayıp içeri doğru yürümeye başladım giderken kolidorlarda gördüğüm oynaşan sevgililere baktım.
Gözlerimi devirdim, iğrenircesine yüzümü buruşturdum ne kadar da basit yaşıyorlardı hayatı zevklerini körüklemek için bedenlerini kirletiyorlardı yazık hep acımışımdır böylelerine çoğusu sevginin zeresini beslemezken karşısındaki insan için gönül eylendirmekten başka bişey yaptıkları yoktu. Yerime geçip oturdum hoca girdi, hoca çıktı, hoca girdi, hoca çıktı derken bugünüde devirmiştim hoca kapıyı açıp çıkarken kapının önünde bekleyen Selim gözüme çarptı selimin insanlarla diyaloğu her zaman iyi olmuştu okulda çoğu kişiyle muhabeti vardı o yüzden pek üstüme alınmadım ve çantamı toplamaya başladım. Önümdeki gölgeyi takip ettiğimde yanıldığımı fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN KIRIKLARI
Teen FictionHerkesin hayalleri vardır, farketmeden saatlerce düşleyebileceği o toz pembe hayaller. Bembeyaz gelinlik, sevdiği adam yıllardır kendine dahi itiraf edemediği o kıymetli hazine AŞK. Korkup hep biyerlerde saklamaya çalıştığı en güzel en masum sevdam...