11.BÖLÜM

31 4 0
                                    

Elimi suya vurdum ard, arda tekrarladım canımı acıtmak istedim ruhum kan dökerken bedenim herşey yolunda gibi görünmesini istemiyordum. Son kez vedalaşıyordum bebeğimle. Bu vedayı ikimizde hak ediyoruz diye düşündüm ansızın çirkin yolarla gelen misafirimi kabul ettmeyip geri gönderiyordum geldiği yere cennete. İlk kabulenişim vazgeçtiğim gün olmuştu. Ellimden hiçbirşey gelmezdi güçsüzdüm. Onunla yapamam beni geçmişimde ki karanlıklara sürüklemekten başka bir işe yaramazdı bu. Düşüncelerime son verebilmek için son bir kez daha durulanıp banyodan çıktım.
Hazırladığım çamaşırlarımı giyinip gardolabımı açtım siyah tuluma gitti elim. Askısından tutup çıkaracağım an beyaz uçları danteli elbise göz kırptı. Evet ölümün rengi siyahtı. Lakin bir meleğin cennete kavuşma rengi beyaz . Bu oyunda ben bile günahkar olabilirim, ki öyleyimde. Ama meleğim günahsız ve en temiz haliyle onun rengi BEYAZ.
Kararlı bi şekilde tulumu geri bırakıp elbiseyi  çıkartım kolarımı geçirip boynumdan yavaşça ayak bileklerime kadar süzülmesine izin verdim.
Aynanın karşısına geçip masanın üzerinde ki tarağı aldım saçlarımı yavaşça taramaya başladım . Bu güne kadar saçımı hiç bu kadar kısa kestirmemiştim. Aynadaki simam bana bile yabancı geliyordu. Ya ben kendimden soğuduğum için hiç bir şeyi beğenmek istemiyordum, yada gerçekten hiç yakışmamıştı bana kısa saçlar .  Bedenim ruhuma ihanet etmiş gibi hisediyordum. Ruhum kızgın, düşüncelerim bıkkın, düşlerim yıkık, mağlup olduğum bir oyunun içindeydim. Evet yenildim bunu kabül ediyorum ama intikamımı almak için pes etmiycektim. Gözüme kestirdiğim biraz büyükçe bir çantayı lazım olabilecek bir kaç eşya toparlayıp yerleştirdim. Bu güne kadar biriktirdiğim parayıda  yanıma alıp artık zamanımın da az kaldığını düşünerek evden çıkıp yola koyuldum.  Köşedeki taksi durağına kadar yürüyordum nihayet vardığımda  sıradaki taksiye bindim.
Kır saçlı ellili yaşlarda gösteren adam da ardımdan  şöför koltuğuna oturarak benden adres bekledi.
Sesizliği bozarak gideceğim adrese en yakın yeri söyledim.

-Sultan Ahmet meydanına lütfen.

Ve adam arabayı hareket ettirerek yola başlamıştı. Bilmiyordu bir katile yataklık ettiğini. Yolun bitmesini istemezken tam tersi olarak adam hızlı kulandığı için yaklaşık on dakikaya varmıştık gideceğim adrese. Çantamı da alıp arabadan indim.
Omuzlarım da büyük bi ağırlıkla. Strestenmidir bilmiyorum miğdemde büyük bir bulantı hissediyordum. Kolumda ki saatimi baktığım da randevu için iki saat kaldığını gördüğümde. Acele etmemem gerektiğini düşünerek yavaşça yürümeye çalıştım. Havanın çok güneşli olmasından olsa gerek herkes dışarıya atmış kendini heryer kalabalık. Caddeler deyim oysa vızır, vızır arabalarla dolu. Bir anda gözlerim karardı başım felaket bir şekilde dönmeye başladı insanlar gözümde büyüyüp küçülüyor uğuldu şeklinde kalabalığın sesi geliyordu. Etrafıma bakındım gözüme çarpan ihtişamlı büyük kapıya doğru yürümeye çalıştım güçlükle sanki ayaklarım beni oraya çekiyordu. Derin, derin nefes almaya çalıştım sakinleşmek için yalnızlığıma lanet ettim o an tutunacak hiç bir dalımın olmadığına. Tek elimle alnımı sildim boncuk, boncuk terlemiştim. Zor zahmet varabildim. Bu kalabalığa karışıp büyük kapıdan geçebildim nihayet. Nutkum tutuldu biraz önce rahatsızlığımdan dolayı dönen başım şimdi bu güzeliğin sanatın büyüsünden dönüyordu çocuklar etrafta koşturuyor. Teyzeler ,neneler tesbih çekiyor  kimileride dua ediyordu. Herkesin ortak tek yönü yüzlerindeki huzura ermiş olduklarıydı. En küçük detayına kadar en ince haliyle düşünülmüş gibi gözüküyordu burası. Ağzım açık bi şekilde etrafa bakınırken tabeladi ki yazıyı okudum. Tabi ya Sultanahmet camisi ürkek bi şekilde ilerledim kapıya kadar geldim yutkundum. Buraya girmek ruhum , bedenim , düşüncelerim layıkmıydım temizmiydim kendimi sorguladım. Umutsuz ve yitik bir şekilde gözlerimi kapatım bir adım dahi atamadım olduğum yerde kilitlendim. Değildim ben temiz DEĞİLDİM! Omuzuma değen elin verdiği refleksle hemen bir adım geri kaçtım elin geldiği yöne baktığımda altmışlı yaşlarda nur yüzlü bir teyze evet, evet bembeyaz suratı masmavi gözleriyle yüzünden nur akıyordu.

CAN KIRIKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin