Boğazımda düğümler birikmiş, nefes almamı zorlaştırıyordu hızlı adımlarla balkona ilerledim tuhaf bi yapım vardı hep böyle boşluğa düştüğüm anlarda sanki nefesimin kesildiğini hisediyordum.
Soğuk hava bi antibiyotik gibi iyi geliyordu.
Belki daha da etkili ölüm anında ki bi insana tek faydası olan ilacı yetiştirmek gibi...
Derin derin nefesler almaya çalıştım düğümler çözülsün istedim havanın soğuk olmasıysa dahada etkili oluyordu bir süre bünyeme dahi girmiyormuş gibi hisetsemde tekrarladıkça düğümler yıkılmış bütün ciğerlerim soğuk havayla dolmuştu.
Küçük balkonum ona çok şey borçluydum.
Arkamdaki duvara yasladım sırtımı gözlerim yenik bi şekilde kapandı bütün gücüm bitmişti artık bu beden bile ağır geliyordu dizlerim güçsüzleşti olduğum yerde yavaşça yere doğru kayıp çömeldim elerimi bedenime sardım üşüyordum ama içeri geçmek istemedim soğuk esintiler yüzüme bi tokat gibi çarpdıkça bütün bedenim donarken kalbim Allah'a şükürler sundu.
İliklerime kadar üşüyene kadar bekledim bir süre sonra bütün vücudum zangır, zangır titremeye başlamıştı gözlerimi açtım gökyüzüne baktım yıldızlar hepsi ayrı, ayrı güzeliğini sergiliyordu ay bütün ışıltısıyla yıldızlara eşlik ediyordu. Büyük bi ahenk muhteşem bi manzara karşısında bu resmi beynimin bi köşesine kazıdım ve çömeldiğim yerden kalkıp titreyen elerimle kapıyı açıp odama girdim dolapdan bataniyeyi alıp yatağıma doğru koştum biraz daha bekleseydim donmam kaçınılmaz bi sonuç olacaktı belli ki. Yatağıma yattım yorganın içine girerek cenin pozisyonunu aldım işte yapmaya çalıştığım tamda buydu üşümek bütün hislerimin donması sonra vücudumun kavuşacağı sıcaklıkla en kolay şekilde uykunun kolarına varabilmek.
Okuduğum bi yerde"Wilhelm Reich yorganın altında cenin pozisyonunda kıvrılmanın ana rahmine dönme isteği olarak yorumluyordu"
pekte haksız sayılmazdı doğrusu insan dünyadaki kötülükleri ve zorlukları gördükçe böylebi isteğe kapılmıyormu ?
Telefonumun çalan alarmıyla gözlerim istemsizce açıldı ve uykuya yenik düşüp alarmı üç kez erteledim sanki onca uyuduğum saat yetmemişte o beş dakikaya uykuya doyacakmışım gibi.
Uyuya kaldığımda yanıma gelip beni telaşeyle kaldıracak annem yoktu yanımda onun için pes edip yatağımdan büyük bi üşengeçlikle kalkdım dün akşamdan kalan üşüme hisi birebir gıribi işaret ediyordu ilaç kulanmayı hiç sevmediğim gibi iğnedende korkardım o yüzden en doğal yöntemNane limon ve
Barışın çayı 》ıhlamur ☆
Elmalı çayıda es geçmemek gerekirdiAnlaşılan bu ara kahve yerine bu arkadaşlarla haşır neşir olacağa benziyordum o zaman birinden başlamalı diye düşünüp ocağa ıhlamuru kaynaması için bırakdım odama gidip giyinebilceğim kalın kıyafetler den seçtim okul aklıma gelince dün geceki ortamı hatırlamam kaçınılmazdı yüzüm asıldı yine bi kırıklık.
-Hiii
Aygazdan gelen sesle mutfağa koştum tabiykide unutmuştum ıhlamuru kaç dakika sürmüştü bu umutsuz dalgınlık.
Hemen aygazı kapatıp çayı yokladm ki görülcek bişey kalmamıştı onca kaynamadan buhar olup uçmuş olmalıydı ıhlamur.-Sen demi be! Hepiniz bırakın hepiniz gidin
Kendi, kendime konuşmaya da başladığıma göre deli sertifikasını almama az kalmıştır diye düşündüm. Cezvede ki ıhlamura şöyle üsten bi bakış attım sen kaybetin dercesine arkama bile bakmadan çıktım mutfakdan arkamda bırakdığım bi ıhlamur değil bir vazgeçişti. Keşke insanlardan da böyle kolay vazgeçebilsem diye düşündüm ıhlamur gitti ben de gittim. Ali gitmeyi bırak daha gelmemişti bile bense ondan gidemiyordum. Hoş gelsede kabul edecek cesaretim de yoktu ya neyse. Saate bakdığımda zamanımın çok az kaldığını fark ettdim aceleyle hemen üstümü değiştirdim. Aynaya dahi bakmadan acilen evden çıkmıştım apartmanın sonuna geldiğimde telefonumu unutmuş olduğumu farketmemle bi küfür savurdum ...... şansızlığın daniskası !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN KIRIKLARI
Teen FictionHerkesin hayalleri vardır, farketmeden saatlerce düşleyebileceği o toz pembe hayaller. Bembeyaz gelinlik, sevdiği adam yıllardır kendine dahi itiraf edemediği o kıymetli hazine AŞK. Korkup hep biyerlerde saklamaya çalıştığı en güzel en masum sevdam...