Yukarıya doğru kendimden emin, sert ve ağır adımlarla çıkıyorum. Karşıma ne çıkarsa çıksın sanki hazırmışım gibime geliyor. Durup adımları daha dikkatli dinlemeye başladım adımlar yavaş ve düzenliydi yani buda demekki bu adımların sesi normal bir insandan geliyor. Hafiften sesler gelmeye başladı.
'Kimse yok mu? '
Titrek halde gelen sesi duyan Su şaşırmış ve korkmuş halde hemen yanıma koştu arkasından yavaş yavaş gelen Toprak Su' ya durmasını söylüyordu. Su bir anda önüme geçti kolundan tuttuğum gibi yan tarafıma aldım, bi anda olan çekiş hızımla dengesini kaybedip düşmesin diye de kolumla belinden tuttum. Yukarıdan bir kız, yavaş ve korkak adımlarla geldi ve bize baktı. Normal insan gördüğü için rahatladığından olsa gerek ağlamaya başladı. Su yavaşça yanına gelip sarıldı daha sonra Toprak'ta sarıldı.
Kız gerçekten korkmuştu. Kötü bişey görmeyen bi kıza göre çok korkmuştu. Gözleri öyle bakıyordu ki sanki ölüme çok yaklaşmış gibiydi. İnanın bana eğer öyle bakan birisini görürseniz anlarsınız. Normal değil bu kızın bakışları. Bu da demektir ki bu kız yukarı da gerçekten kötü şeyler görmüştü ki böyle kendisinden geçmişti böyle ağlıyordu. İçimde boşluk hissettim ışığın girmediği karanlık bi boşluk hissettim. Onlar sarılırken ben odalara girip bakındım güvenli bir oda bulup ben yukarıya kontrol ederken 3ü de orda sessizce durabilsin diye. Onları aşağıya diğerlerinin yanına götüremem çünkü hem onlara güvenmiyorum hem çok ses çıkartıyolar. Kendi ölümlerini hazırlıyorlar farkında değiller. Yukarıya kontrol amacıyla çıktım sınıflardan birisinden kapıya vurma sesleri geliyordu.
Kapıya yaklaşıp anahtar deliğinden baktım birisi vardı ama delirenlerden olsaydı çok daha sert ve hızlı vururdu bu yavaş vuruyordu hızlı değildi diğeri kadar olmasa da sert vuruyordu. Yaşayan birisi olsaydı zaten ağlama sesleri çıkardı korkudan kalbi hızlı atar ve nefes alışı da değişirdi. Ben kapının arkasındakinden nefes sesi de ağlama sesi de duymuyorum. Kısık, hırıltı sesi duyuluyor ve bu hırıltı, olaya daha da şüpheli bakmama neden oldu. Kapının arkasındaki kişi anahtar deliğinin önüne geçti ve ondan sonra kapının arkasını göremedim. Eğer bu zombi virüsü ise bunların yavaş olması gerekiyordu aynı içerideki kişi gibi, ama ya koşanlar ne oluyor. Daha neyin ne olduğunu çözecek zamanım olmadan evden çıktım. Mecbur kalmıştım ve bu çok büyük bir dezavantajdı benim için ama yinede gelmek zorundaydım zaten hiç düşünmeden sadece sopa alıp koşmaya başlamıştım. Herşeyi çözmeye çalışıyorum şuana kadar sadece deli gibi saldıran tipleri gördüm eğer başka tipler varsa bunlara göre kaçma yada savaşma taktikleri bulmam gerekiyor.
Anahtar deliğinin ordan çekildim ayakta durdum bir süre derin nefes almaya başladım. İçeride 2 yada 3 tane olduğunu tahmin ediyorum. Olanlar hakkında bilgimin yetersiz olması aslında beni daha da heyecanlandırıyor. Kapı kolunu çevirdim ve kilitli değildi. Dışarıya çıkamamalarının nedeni kapı içeriye doğru açılıyordu. Kapı kolunu çevirmeyi de düşünemiyorlar. Diğer kapılardan ses gelmiyordu. Ama emin değilim kontrol etmeliyim. Ya ileriye gidersem buradakiler kapıyı kırar kaçış yönümü kapatırlarsa ve kapana kısılırsam? Aklıma gelen en iyi çözüm o kapıyı açıp içerdekilerle ilgilenmek. Kapıya yükleniyorlar sanırım kapıyı dikkatle itmeye çalıştım ama açılmıyor. Kapı çok sağlam da değil tahtadan yapılma olduğu için güvenemiyorum. Dikkatlerini başka yöne çekip kapıdan uzaklatırabilirsem işte o zaman içeri girebilirim. Bunun içinde dikkatlerini farklı yöne çekmeliyim. Aklıma gelen çözüm yanında olan sınıfa girip pencere tarafına gidip odaları ayıran duvara vurup ses çıkarmak. Yan odadan ses gelmiyor anahtar deliğine baktıktan sonra girebilirim. Anahtar deliğinden bişey gözükmüyor. Düşüne düşüne başım ağrımaya başladı kapıyı açıp içeri girdim içeriye şöyle bi bakındım bişey göremedim. Pencere kısmına geldim duvara vurmaya başladım. Hırıltı sesleri bana doğru gelmeye başladı. Ne olur ne olmaz diye arkamı kontrol etmek için sırtımı duvara çevirdim. En arka sırada yavaşça ayağa kalkan birisini gördüm. Görünüşe doğru düzgün hareket edemiyor yalpalayarak kalkıp bana doğru gelmeye başladı. Sıralara çarpa çarpa geliyordu, hayattan bezmiş gözleri bembeyaz olmuş yüzü bana yaklaştıkça daha da belli oluyordu. Yüzünde boynunda ve bana ulaşmak için uzattığı ellerinde beyaz teninden dolayı olsa gerek kızıl renkte damarları, hatta bazı yerlere patlayan damarlarından yayılan kanlar derisinin içinde kırmızı şekiller oluşturmuştu. O şekilde olupta acıdan kıvranmayan birisi olamaz herhalde.
''Eğer bu bir tür oyunsa söyle yoksa işler senin içinde benim içimde hoş olmaz. 2 saniyen var. ''
Hırıltı halinde gelen sesi hasta ve çok yorgun yaşlı insanların sesleri gibiydi. Zayıf ve güçsüz. Deli gibi olanları anlamak kolay ama bunlar ne tür acaba? Zamanı doldu ve sol diz kapağına vurup soluna geçtim dizinin üzerine düştü. Kafasının arkasına sopayla sert bir darbe indirdim. Yine ayağa kalkmaya çalıştı dizimi kürek kemiklerinin arasına koyup bir elimle çeneden diğer elimle başının üstünden tutup hızla çevirip boynunu kırdım. Daha sonra birkaç nefes için yanına oturdum deli gibi olanların boynunu kırınca öldüler. Bu hala hırıltı sesleri çıkarıyor dudakları oynuyordu hatta gözleri bana bakıyordu. Bi süre sonra gözleri sadece bana bakmaya başladı. Daha sonra eline baktım hareket yoktu daha doğrusu boynunun altında hiç hareket yoktu. Bu şey herneyse kafada olduğu aşikar. En iyi tahmin beyni olsa gerek. Yanımda kesici delici alet olmadığı için beynine direk olarak zarar vermenin yolu kafatasını kırarak beynini ezmek olur. Burada böyle bırakamam daha emin olmadığım çok şey var bir süre sonra ayağa kalkıp kalkamasını şansa bırakmak istemedim. O anda aklıma daha kolay bi yöntem geldi. Sıraların ayaklarıyla kafasına vurursam daha kolay olur çünkü hem sıranın ağırlığı hemde ayaklarının demirden olması işi kolaylaştırır. Sırayı alıp ayağını kafasına yerleştirip üstüne çıkıp zıpladım ve pek hoş gözükmeyecek bir ortam oluştu. Duvara tekrar tekrar vurdum ve diğer odaya geçtim. Aynı şekilde bunlarda diğeri gibi sopayla bacaklarına vurup bacaklarını kırdım. Birisinin kafasına ayağımla sert ve hızlı şekilde vurdum ve kıtır sesi geldi yani kafatası kırıldı. O kadar da zor değilmiş aslına bakarsak. Diğerini de aynı şekilde kafatasını kırdım. Dışarı çıktım aşağı inerken giriş kapısının kırılma sesiyle irkildim.
Hemen koşup Su ve arkadaşlarını bıraktığım yere girdim. Şaşkın şaşkın bakan gözleri açıklama yapmamı gerektiriyordu ama zaman olmadığı için susun işareti yaptım ve eğilmelerini söyledim.
Kapıyı kırıp girenler deli türünde olanlardı sese doğru koşmaya başladılar. Salak çocuklar beni dinlemediler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonunda : Zombiler
Horror(İlk olarak : Bu hikaye tamamen hayal ve kurgudan ibarettir. Yazılarımda yaratmak ile ilgili kesinlikle bir anlam veya anlatım söz konusu bile değildir. Yaratmak sadece ve sadece ALLAH'a (C.C) mahsustur. GİRİŞ Masaldan çı...