Kural 4 : Azsa Savaş, Çoksa Kaç (#9)

23 2 0
                                    

Bunun olacağı belliydi. Çok ses çıkartıyorlar en azından bişey öğrenene kadar ses çıkarmayın yerinizi belli etmeyin bari yardım çığlıkları değil korkudan birbirlerine bağırıp çağırıyorlar lider olmak için üstünlük sağlamaya çalışıyorlardı. Sesleri yankılandığı için duyabiliyorum onları zombiler geldikten sonra üstünlük yarışı bir anda korkuya dönüştü. Ne olacağını düşünmeden yaptıkları hatanın sonucunda dehşete düştüler çığlık atmaya başladılar.

Sinirlendim.
Çok sinirlendim.

Öfkeden yerimde duramaz oldum. Sopamı alıp kapıyı açtım ve kapatmalarını söyledim. Su benimle gelmeye çalıştı ama yanındakilere tutmalarını söyledim sağolsunlar dinlediler. Başımda ateş yanar gibi hissettiğim öfke sopayı çok sıkı tutmama neden oldu. Çok fazlalardı ama öfkeden yerimde duramıyordum. Arkalarından geldiğim için ve çok ses çıkarmadığım için öndekiler bana dönmüyordu. Karşılaştıklarımı direk öldüremiyorum çok fazla ve hızlı geliyorlar ilk önce diz kapaklarına vuruyordum bu sayede kalkamıyorlardı ve kafalarını yere vuruyorlardı. Korkunç derecede sert, acımadan kafalarını yere vuruyorlar. Bana gelenler ayakta durabilenlerdi. Sağdan soldan hızla bana doğru geliyorlar bende bazılarını kendi hızlarını kullanarak bacaklarından tutup düşürüyorum bazılarının ise bacaklarına vurarak etkisiz hale getiriyorum. Etkisiz hale derken bana gelmeye çalışmıyor çoğu bacaklarını kırdığımda gelenleri ise tekrar tekrar vurarak ya boynunu kırıyor yada kafataslarını kırıyorum. Çok dikkatli değilim, refleks olarak ve içgüdüsel olarak hareket ediyorum ve içimde biriken adrenalin isteği beni gerçekten de bu işte iyi olmamı sağlıyor. Her vurduğum da sopa elime daha iyi oturuyor daha şiddetli vuruyorum tek vuruşta çok büyük hasarlar bırakmaya başladım. Zamanla daha fazla, daha fazla gelmeye başladı sonu gelmiyordu. O anda aklıma gelen en iyi yol bağırıp diğerlerininde dikkatlerini kendime çekip başka bi yöne yönlendirmekti. Merdiven demirlerine sopayla vurup ses çıkardım ve çoğunun dikkati bana yöneldi ve yine yüzümde o korkutucu gülüş belirdi. Neden yaptığımı bilmiyorum neden kurtarmaya çalışıyorum ki? En başta bunu, ordakileri kurtarmak için mi yapıyorum ki Yada kendim istediğim için mi, adrenalin aksiyon istediğim için mi yapıyorum? Her türlü hangisi olursa olsun gerçek olan şey, göz rengimi bakışlarımda da yansıtıyorum.

Beni farkeden deliler bana doğru koşmaya başladılar. Benim yere serdiğim delilerin üstüne basa basa ezerek bana doğru koştular hatta bazıları düşüyor diğerleri de düşenleri ezerek bana doğru geliyorlar. Ben kapıdan çıkıp hızlı bi şekilde dışarda olan delilerin pozisyonlarını yerlerini tespit edip nereden daha kesin bir kaçış gerçekleştirebileceğimi o anda olabildiğince değerlendirip sonuca vardım. Önümde yaklaşık 10-15 tane deli var arkamdakileri sayamadım hehe. Şuanda heyecanlı ve canlı hissediyorum kendimi yorgun veya korkmuş değil motive olmuş ve son derece istekliyim. Önümdekileri akılsızlıkları sayesinde atlattım bazılarını sadece kendi hızlarını kullanarak atlattım, bazılarını atlatmak biraz daha zordu çünkü onların hacmi daha büyüktü kenara kaçmak için daha büyük adımlar gerekiyordu. Atlattıktan sonra karşımda duvar arkamda deliler sağda kapısı kilitli gibi duran okul binası ve solda ise biraz ilerleyen yol sonu kapalı yüksek boyda demir kapı. Arabaların okul içine girebilmesi ve güvenlik için uzun, geniş ve demirden olan bu kapı kapalıymış gibi gözüküyordu ve üstünden atlamak, benim için imkansızdı tırmanmak içinse birkaç saniye gerekliydi. Fakat 3 4 saniye sonra bana yetişecek olan beni parçalamak için gelen deliler topluluğu bana o zamanı vermeye niyetleri yok gibi gözüküyor. Yapabileceğim tek şey kapıya koşmaktı. Bende öyle yapıp kapıya koştum kapının önünde duran elinde kılıç olan bir çocuk vardı. Kılıç kana bulanmış çocuğun olduğu yer kırmızı renge boyanmış gibiydi.

Benim sesimi duydu ve heyecanlı gözlerle bana bakmaya başladı. Şaşırmış gibiydi tabi her zaman kızıl gözlü bir çocuk görmek pek rastlanan ni olay değil sonuçta. Bana elindeki kılıcı verdi ama karşımdakiler birer birer gelmiyordu ve çok hızlılardı. Kılıcın bir işe yaramayacağını biliyordum ama yinede kılıçlardan hoşlandığım için kılıcı bırakamadım. Kapının arkasındaki çocuk kapının kolunu çevirip açtı. Kafamı ''hadi len ordan'' der gibi salladım kapıdan çıktım ve kapıyı kapattık. Bunlar yaklaşık 6 saniyede olup bitti insanlar bazen hiç konuşmadan iletişim kurabilir değil mi? Bu kişiyle aramızda olan olay da hiç kelime olmadan iç güdüye dayalı olduğundan herşey çok hızlı gerçekleşti. Bu arada söylemem gerekir ki deliler birbirine vurup vurup düşündükleri için bana ulaşmaları daha uzun sürdü. Notlara eklemek lazım.

'' Deliler çok sayıda ve geniş alanda olurlarsa yavaşlar çünkü arkadakiler öne geçmek için diğerinin ayağından kolundan tutuyorlar, birbirlerini geçmek için öndekileri çekiyorlardı. ''

Koşu yarışındaki insanların delirdiğini düşünün birbirlerine zarar vererek öne geçmeye çalışırlar. İnsanlık olmadıktan sonra biz insanlar biliyoruz ki dünyanın en yırtıcı hayvanları oluyoruz. Tabi ki insanlıktan çıkan birisine göre böyle bir olay söz konusu bile olmaz. Bu olaydan öncede insanlık dışı olaylar insanlar tarafından yapılmadı mı? Bir insanı hisleri olmadan ve şiddet duygusu hariç hiç bir duygusu olmadan hayal edin. İşte karşımızda ki şeyler onlar.

+ Kardeşim benim adım Kurt seninki nedir? Ne işin var burda? Bi neden olmadan o kadar fazlasını kendine çekebilmen oldukça zor olsa gerek.

- Ben Ateş. Dediğin gibi eğer bi nedenim olmasaydı kendim sessiz kaçabilirdim. O değilde sen neden böyle düşündün ki?

+ Gözlerin ilgimi çekti ondan önce bakışların ilgimi çekti. Onu bırakta şunları ne yapıcaz?

- En temizi şunları temizleyelim kapının arkasından. Kalbim içerde kaldı almam lazım hehe.

+ Durumlar kötü yani o zaman hızlı olalım Ateş.

Kurt bakışlarıyla ağır adam olduğunu belli ediyordu ve elindeki kılıcını çok ustaca kullanıyordu. Bana gelirsek amatör olduğum her halimden belliydi

Çok ciddi bakışlarıyla kılıcını ustaca kullanıyordu her halinden soğuk ve dik başlı birisi olduğunu belli oluyordu. Orman yeşili gözleri kahverengi saçları ve beyaz teni kişiliği hakkında bana bilgi veriyor aslında. Kapının önündeki delileri indirdik sayesinde. Daha sonra dış kapıdan içeri girdik. Yüzündeki hafif gülümseme Kurt'la iyi anlaşacağımı düşündürdü bana. Binadan içeri girdik odanın kapısını açtık ve Su bana bakarken gözlerinden korktuğu belli oluyordu. Beni görünce yüzünde beliren hafif gülümseme rahatladığının simgesiydi. Artık daha tecrübeliyim ve ondan önemlisi elimde bir kılıç var hehe. Aşağıya inip bakmamız gerekiyor. Dinlendikten sonra tabiki. Aşağıdan hiç ses gelmiyordu. O insanların ses çıkarmaması iyiye işaret değil.

Sonunda : ZombilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin