Arsel'in Grup Eşi

44 14 7
                                    


Arsel-Mira

Çisem- Selim

...

Yaşasın Arsel ile eş olmuştum. Rüyada idim sanki. Çisem' in suratını görmeniz lazım resmen elma gibi kızarmıştı. Arsel ise aynıydı. Arsel:

- Ya ben bu kıza nasıl matematiği öğreteceğim hocam ya anlamaz?

Hoca:

- Arsel sen Mira' ya değil Mira sana öğretecek oğlum.

Arsel' de aynı Çisem gibi olmuştu. Hoca onu da mors etmişti. Ben kendimi o an bulutların üstünde gibi rahat ve mutlu hissediyordum. Hayallere dalmıştım.... Hoca:

- Ödeviniz şu gençler başarısız olduğunuz matematik konusu hakkında güzel bir pano çalışması hazırlayacaksınız. Bunu anlayarak yapacaksınız. Sizi sorular soracağım. Anlaşıldığını düşünüyorum. Bunu 2 hafta sonra getireceksiniz. Güzel olmasına dikkat edin. Bir de iyi anlayın konuyu. Bir an önce başlamaya bakın. 

Çoğu kişi ''of'' derken ben ise ''yaşasın'' diyordum içimden. Uzun zamandır bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyordum. 

Okul çıkışına gelmiştik. Arsel:

- Yarın okul çıkışı bana gider orada yaparız. Tabii çalışta gel. Sana ders anlatmakla uğraşamam. Bir an önce bitsin de kurtulayım senden. Tamam mı ufaklık?

Ben:

- 1: Ufaklık değilim.

2: Ben sana sanki çok meraklıyım.

3: Tamam.

Ve gittim. Evet aslında meraklıyım ona onu her zaman görmek istiyorum. Otobüs durağına doğru yol aldım. Otobüsü tam kaçıracaktım son an da yakalamıştım. Eve çabucak vardım. Üstümü değiştirdikten sonra babam ve annem geldi. Bugün erkenciler idi. Yemeğe inmiştim. Arsel'i düşünüyordum. Yine dalmıştım hayallere. Yemek yemeği unutmuştum. Annem ve babam bana bir kaç kere seslendiler ve ondan sonra hayallerden  uyandım. Odama çıktım. Rüyam da Arsel'i görmek istiyordum. Uyumuştum. Ama alarmı ayarlamayı unutmuştum. O yüzden geç kalkmıştım. Okula geç kalacaktım. Dersin başlamasına 10 dakika kalmıştı. Babam dan bugün beni okula bırakmasını istedim. Beni kıramadı ve bıraktı. Okula zar zor yetişmiştim.  Dersimiz edebiyattı. Edebiyatçı bizden çok farklı bir şey istemişti. '' Şuan neler hissettiğimizi, söylemek istediklerimizi bir kağıda yazıp, güzel bir şekilde katlayıp kağıtları daha sonra güzel bir şekilde yırtacaktık. Bu şekilde de rahatlamış ve kafamızı dinlendirmiş olacaktık. Kimse kimseye bakmayacaktı. Bu fikir bana çok güzel gelmişti. Bir terapiye benziyordu. Yazdıklarım şunlardı:

1- Arsel' i sevdiğim.

2- Onun için savaştığım.

3- Ona bu konuları söylemek istediğim.

4- Onun ile aynı gurupta olduğum için mutluluğum idi.

Bunların hepsini ona söylemek istiyordum. Ama bir türlü cesaret bulamıyordum. Yazdıktan sonra güzel bir şekilde karaladım ve sonra iyice yırttım sonra da çöpe attım. Size de tavsiye ederim. İnsan rahatlıyordu.  Herkes bitirmişti. En sona Arsel kalmıştı. Derin düşünceler ile uzun uzun yazıyordu. Acaba ne yazıyordu?  Çok merak ediyordum.Zil çalmıştı ancak o şekilde bitirmişti. O yırtmak yerine su ile iyice ıslatıp , bahçedeki toprağa gömmüştü.Neden böyle bir yola başvurmuştu? 

Gün bitmişti. Arsel' in arabasıyla ödev yapmak için Arsel' in eve gidecektik. Çisem için acı bir an olduğu için o herkesten önce kızgın ve üzgün bir şekilde okuldan ayrılmıştı. Melisa bugün okula gelmemişti. Çünkü babası iş seyahati nedeniyle yurt dışına gidecek idi. Onu uğurlamak istiyordu. Arabaya bindim. Arsel:

-Dikkat et araba mı kirletme.

Ben iyice sinir olmuştum. Ama yine susmuşum. Arsel' in evine gelmiştik. Çok güzel bir evi vardı.Gözlerim kamaşıyordu. Arsel:

- Ufaklık gel çalışma odam bir üst katta iyi çalıştın dimi?

Ben:

- Arsel iyi çalıştın mı?

Arsel:

- Tabii ki de hayır ufaklık. Daha beni tanıyamadın mı?

Gülüşmüştük. Bir an önce çalışmaya başladık. 1 saat geçmişti. Arsel:

- Ben kahve alacağım. Sen de ister misin?

Ben:

-Olur. Yalnız çabuk bitirelim. Çok geç gidemem annem ve babam kızar.

Arsel:

- Tamam ufaklık.

Arsel kahveleri getirmişti. Ben de o sırada araştırmaları bir kağıda not ediyordum. Bir şeyi yanlış yazmıştı. Silgi alacak iken kahveyi tüm çalışmaların üstüne dökmüştüm. Bir an suskunluk oldu. Çok korkmuştum. Arsel:

- Ya ne yaptın sen ya? Ya bütün emekleri boşa harcadın ya. Sen sakar mısın? Her şeyi mahvettin. Farkında mısın? Mira git buradan. Hem de çabuk git!

Ben:

- Çok özür dilerim. Ben istemeden yaptım.

Ağlayarak ve koşa koşa oradan uzaklaşmıştım. Saat çok geç olmuştu. Son otobüse yetişmeye çalışıyordum. Ama tam 1 dakika önce kalkmıştı. Ben şimdi ne yapacağım? Göz yaşları sel olmuştu. Karşıdan karşıya bile geçerken sözcükler kafam da yankılanıyordu. Kendim de değildim. Yavaş yavaş geçiyordum karşıya. 

Tam o sırada Mira' ya hızla gelen bir araba çarpmıştır. Ve Mira yere yığılıp kalmıştır. Durumu ise ağırdır. 

Mira' ya ne olacak?

''Mira ölürse  Arsel nasıl gökyüzüne bakacak?''


Tut Ki Öldüm Nasıl Bakacaksın Gökyüzüne?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin