Yeter Ama Artık

18 6 2
                                    


Ambulans gelmişti. Arsel çok kan kaybediyordu. Ambulans şoförü:

-Yalnız iki kişi gelebilir...

Ben:

- Ben geleceğim.

Buray:

- Ben de geleceğim. Siz ikiniz de eve gidin. Size haber veririz.

Berke ve Melisa beraber eve gidiyorlardı. Ben bir saniye bile olsun gözümü Arsel' den ayırmıyordum. Buray ise beni gözlemliyor gibiydi san ki... Her şeyi biliyormuş gibi bana bir bakış atmıştı. Gözlerim ağlamaktan kan çanağı olmuştu. O ölürse ben de ölürdüm. Nefesi nefesim idi artık... Gözlerini hafif açar gibi olmuştu. İlk yardımı yapıyorlardı. Durumunun kötü olmadığını söylediler. Biraz bile olsun içim rahatlamıştı. Hastaneye varmıştık. Hızlı bir şekilde onu yoğun bakıma.Ben de camdan izliyordum. Doktor dışarı çıktı ve bize bilgi verdi. Doktor:

- Bıçak yarası sıyırmış. Dibe girmemiş. Girseydi ameliyata alacaktık. Şimdi dikiş atacağım ve bu gece yoğun bakımda olacak. Uyandığı zaman normal odaya alacağız. Merak etmeyin arkadaşınız iyileşecek. Durumu kötü değil. Geçmiş olsun...

Derin bir oh çekmiştim. San ki Buray bana bir şey demeye çalışıyordu ama diyemiyor gibi idi. Buray:

- Mira bir şey soracağım sana... Biz onun en yakın arkadaşları olduğumuz halde bu kadar üzülmedik ve telaş yapmadık. Ama sen çok kötü durumdasın. Yoksa sen Arsel' den mi hoşlanıyorsun?

Ben cevap vermeden bahçeye çıkmıştım. Melisa' ya haber vermek için Melisa ile konuştuk. Ben:

- Alo Melisa Arsel' in durumu iyi. Bıçak sıyırmış. Sadece dikiş attılar. Şuan yoğun bakımda ama gözlerini açar açmaz normal odaya alacaklarmış. Melisa senden bir şey isteyeceğim. Şimdi ben bu gece hastanede kalmayı düşünüyorum. Annem ve babama diyeceğim ki Melisalar' da kalacağım. Seni eğer arayıp sorarlarsa öyle de olur mu?

Melisa:

- Durumunun iyi olmasına sevindim. Tamam söylerim merak etme. Şimdi kapatmam lazım görüşürüz... 

Ben:

-Görüşürüz.

Annemi aradım ve Melisalar' da kalacağımı söyledim. İzin vermişti. İçim birazcık daha rahatlamıştı. Hastane polisi:

- Arsel' in arkadaşıydın dimi?

Ben:

- Evet. Adım Mira.

Hastane polisi:

- Annesi ve babası nerede?

Ben:

- Annesi ve babası işleri için Danimarka' ya gittiler. Bir süre orada kalacaklar. Durumdan haberleri yok. Haber vermeyin. Yol uzak ve o yolu gelene kadar iyice merak eder ve telaşlanırlar...

Hastane polisi:

- Tamam. Bunu kim yaptı?

Ben:

- Bir tane okulda Arsel ile iyi anlaşamayan bir çocuk var. Adı Mert. Çıkışta kavga ettiler. Göz açıp kapayıncaya kadar Arsel bıçaklanmıştı. Sonra kaçtı. 

Hastane Polisi:

- Mert'i nerede bulabiliriz?

Ben:

- Bilmiyorum. Daha yeni taşındılar İstanbul'a.

Hastane Polisi:

- Tamam. Detayları Arsel uyanınca Arsel' den alırız.

Hastane polisi gitmişti. 2 saat geçmişti. Ben de artık içeriye girdim. Buray içeride yoktu. Arsel' de odada yoktu. Telaşlanmıştım. Danışmaya sordum. Normal odaya alındığını söyledi. Bir kat altta imiş odası. Çok sevinmiştim. Demek ki gözlerini açmıştı. Durumu git gide iyi oluyor demekti bu. Hemen hızlı bir şekilde aşağıya indim. Arsel' in odasının kapısı açık idi. Buray ile benim hakkımda bir şeyler konuşuyorlardı. Gözükmeden dinliyordum. Buray:

- Kardeşim uyandığına çok sevindim. Herkes çok üzülmüştü. Özellikle de Mira. Ben bile o kadar üzülmedim ve telaş yapmadım. Çünkü iyi olacağını biliyordum. Sanırım Mira sana aşık. Sordum bunu Mira'ya ama cevap vermeden hastanenin bahçesine çıktı ve uzun zamandır da dönmedi. Kardeşim bu konuya ne diyeceksin?

Arsel:

- Biliyorsun ki ben samimi bir insanım ve iyi anlaştığım arkadaşlarıma Mira gibi davranırım. Onun ile biz aslın da sevgili değiliz. Mert' den kurtulsun diye bir numara idi sadece. Mert kıl bir tip olduğu için  için kavga ettim. Mira için değil. Biliyorsun ben de eğlenmeyi seven bir tipim. Mira' nın bana o gözle bakacağını bilseydim ben ona bu kadar yakın olmazdım. Bir kere Mira kim ben kim?

Telefonum çalmıştı. Arsel ve Buray benim kapının önüne baktılar. Ve benim orada olduğumu gördüler. Ben odanın içerisine girdim. Ben:

- Herkes beni yanlış anladı. Ben hayatım da hiç bu kadar aşağılanmamıştım. Söylesene Arsel ben bu sözleri hak edecek ne yaptım?Söyle hadi ya lütfen söyle. Sana bir söz söyleyeceğim ama bu sözü sakın unutma. Zaman içerisinde ne demek istediğimi anlayacaksın ''Tut ki Öldüm Nasıl Bakacaksın Gökyüzüne!'' Şimdi ben açıklama yapsam da anlamazsın. Merak etme uzak dururum senden.

Durgun bir ses tonu ile bunları söyledikten sonra yüzüm asık bir şekilde oradan uzaklaştım. Arsel arkamdan sesleniyordu. Ama artık umurum da bile değildi. Artık farklı bir Mira göreceklerdi...

Benim çektiğim bu aşk acısı ne idi?

Tek suçum vardı oda; '' Suçum çok sevmek, cezam ise sevilmeyip aşağılanmak, büyük bir aşk acısı ile sonuçlanmak idi...''

Peki ben şimdi nasıl bu aşk acısı ile başa çıkacaktım?

Tut Ki Öldüm Nasıl Bakacaksın Gökyüzüne?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin