Sizden bol bol yorum bekliyorumm. Çauvv.
Sabah kafamdaki ağrıya küfrederken tepemde çalan alarma demediğim şey kalmamıştı. Hangi sikik eleman bu saate alarm kurardı ki? Belimin etrafında olan kolu fark ederek tek gözümü araladım ve nerde olduğumu kavramaya çalıştım.
Yanımdaki bedene dönerken onun bir çeşit tanrı olduğunu falan düşünmeye başlamıştım. Sanırım hayatımda bir daha asla onun gibi birisiyle yatamazdım. Ses çıkarmamaya çalışarak kaçmayı planlarken iç çamaşırlarımı giyinmiştim. Yataktan homrudanan bir ses duyarken birkaç saniye kıpırdamadan bekledim. Onu uyandırırsam fazla saçma bir muhabbet olacaktı. Ne diyecekti ki. Ah evet, yattık, şey, ne zaman gideceksin, kahvaltı falan. Iyk, asla! Arkamda dikiken bir beden hissederken fazla geç kaldığımı anlayarak gözlerimi yumdum.
"Nereye gidiyordun?" boynuma ufak bir öpücük kondurmuş ve kollarını belime dolayarak bana sırnaşmıştı. Sanırım hala uykulu ya da içkili falandı. Çünkü çok şey davranıyordu, hoş?
"Kalmalı mıyım?" Kafasını sallayarak uzaklaştı ve kendini tekrar yatağa attı.
"Alarmın kusuruna bakma prenses. Koşuya kalkmak içindi." bana prenses demesi gözlerimi kocaman açmama neden olurken o bu halime gözlerini ovuştururken gülmüştü.
"Sorun ne? Madem dün gece bana babacık diye hitap ettin. Babağıcına merhaba de." birkaç saniyelik şokta kalırken karşımdaki heykelin bana dediklerini çözmeye çalışıyordum. Nasıl yani? Bir nevi, sevgili gibi mi?
"Hayır, sevgili gibi değil. Tabi eğer beni bir gecede bırakmak istersen, sen bilirsin." rahatlıkla söylediği cümleler karşısında iç çamaşırlı bir vaziyette sadece bakmıştım. Sanırım hemen kabul etmem tuhaf olurdu. Sonuçta onu, tanımıyordum?
"Beni, tanımıyorsun?" kahkaha attı. KAHKAHA ATTI. VE BUNUN NE KADAR MÜKEMMEL OLDUĞUNU BİLMİYORSUNUZ. Muhteşem kahkahası sona ererken bakkalmıştım.
Bu tanışmayacağımız anlamına gelmez. Ayrıca, adını biliyorum." kahkaha atarak kendimi yatağa bıraktım.
"Bu yaşadığım en tuhafıydı." kaşlarını çatarak bana döndü.
"Daha önce kaç kere oldu bu?" gözlerimi devirerek yüz üstü yattım ve ona baktım
"Üzgünüm bakirliğini aldığımı unutmuşum." kıkırdadı
"Terbiyesizsin." muzipçe sırıtarak üzerine doğru emekledim.
"Hadi cezalandır beni." tekrar kıkırdarken başını geriye attı.
"Yaramazsın da." kahkaha atarak karnına oturdum. Bir anda beni altına alırken ağzımdan kaçan çığlığa mani olamadım.
"Çığlıklarını seviyorum. En azından benim için olanlarını." mırıldanarak dudaklarıma yaklaşırken ses etmeden onu kabul ettim. Tutkulu bir öpüşmenin içine girerken dilinin dilime değmesiyle boğuk bir şekilde inlemişti. Nefes nefese dudaklarımdan ayrılırken önce çeneme ardından boynuma birer öpücük kondurmuştu.
"Seni tam burda tekrar becermemem için bir neden söyle." Bacaklarım omzunun iki yanında dururken fesat düşüncelerime hakim olamamıştım. Nefes nefese kalmış bir şekilde fısıldadım.
"Yok, bir beden yok." bitekrar boynuma yönelirken oraya bir iz bırakacağından emin olmuştum.
"Az önce birbirimizi tanımadığımızdan bahsediyorduk." nefes nefese konuşurken kendini yana attı.
"Bunu kahvaltıda konuşsak?" Kafamı sallayarak tekrar ayaklandım ve odada herhangi bir kapı olup olmadığına bakındım banyo hemen yandaki oda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DADDY || ZM
FanfictionDiğer kızlar gibi olmadığım kesindi. Lanet olsun, cehennemde yanacaktım. || +18 ve küfür içerebilir.
