Yatakta gözlerimi aralarken candan giren ay ışığına kısık gözlerimle baktım. Saat kaçtı ve neden uyanmıştım hiçbir fikrim yoktu. Kuruyan dudaklarımı yalayarak yanımdaki uyuyan bedene baktım. Karşımdaki muhteşem manzaraya gülümserken elimi yanağına koymuştum. İki elimi yanaklarına koyup suratıyla tuhaf şekiller yaparken kıkırdadım ve uykusunun ağır olmasına şükrettim. Sıkıntıdan 'of'layarak yatakta sırt üstü dönerken tavana bakmaya başladım. Elimi havaya kaldırıp tavanda hayali resimler çizerken bundan da sıkıldığımı fark edip doğruldum ve telefonumdan saate baktım. 3 mü? Ben niye uyandım ki şimdi? Yataktan kalkıp mutfağa ilerledim. Dolabın karşısına geçip neler var diye bakarken süt çıkarmıştım. Gevreği de masanın üzerinden alıp bir kase çıkardım ve oturup yemeye başladım. Yanlız yemek çok sıkıcıydı. Kalabalığa alışmıştım ve yanlızlık canımı sıkıyordu.
"Kızım, sen de mi uyanıksın." Mutfak kapısından gelen sesle ağzımdakileri çiğnemeyi bırakıp gözlerimi telefondan kaldırdım. Kafamı salladıktan sonra yerimde kıpırdandım. Karşımdaki sandalyeye oturunca bakışlarımı kaseme indirdim ve sütün içindeki gevreklerle oynamaya başladım.
"Hep seninle yanlız kalma fırsatı aramıştım. Sanırım başardım." Hafifçe gülümseyerek cümlerini bitirince ağzımdakileri yuttum ve boğazımı temizledim.
"Neden?" Tek kaşımı kaldırarak ona baktıktan sonra bakışlarımı tekrar kaseme çevirdim. Yemek istemediğimi fark ederken kaseyi ileriye ittim ve arkama yaslanarak kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Olanlar hakkında konuşmalıyız diye düşündüm. Ben, yaptıklarımdan pişmanım." Ağzımdan histerik bir gülüş çıkarken gözlerimi ona diktim.
"Pişman olman hiçbir şeyi geri getirmiyor biliyorsun değil mi?" Kafasını sallayarak dirşeklerini masaya dayadı.
"Biliyorum. Çocukluğunu geri getiremeyeceğimi de biliyorum. Mükemmel bir baba-kız ilişkimizin olamayacağını da. Sadece. Kendimi ifade etmeme izin vermeni istiyorum. Ne kadar kötü bir baba olduğumu Amber ve Olivia her mutlulukla bana sarıldığında gözlerim seni aramaya başladığında anladım. Ben senin büyüdüğünü göremedim. Ben seni çok aksattım. Biliyorum bunlar hiçbir şeyi geri getirmeyecek ama hiç değilse benden nefret etmediğini bilmeye ihtiyacım var." Sesli bir nefes verirken gözlerimi yüzüne çıkardım.
"Senden nefret etmiyorum, cünkü ben seni hiç tanımadım bile. Sadece aynı evin içinde yaşayan iki yabancıydık. Tek merak ettiğim şey, bana bunu neden yaptın?" Gözlerinin dolduğunu görürken kafasını iki yana sallamaya başladı.
"Bilmiyorum. Korktum, geçmişimi unutamamaktan. Hayatıma devam edememekten korktum. Sen ona o kadar çok benziyordun ki. Ben hergün acı çekiyordum." Sözünü kesip histerik bir şekilde güldüm ve konuşmaya başladım.
"Böylece sen de küçücük bir çocuğa acı çektirmeyi tercih ettin?" Elleri ile yüzünü ovuşturduktan sonra bana baktı. Ağzını açacakken konuşmasına müsaade etmeden gülümsedim.
"Bak, senden nefret etmiyorum. Eğer için rahat edecekse kızlarla da iyi anlaşıyorum. Gaby'le muhattap olmamı bekliyorsan yanılıyorsun ama." Kafasını tekrar iki yana salladı.
"Onlarla aranın iyi olup olmaması senin tercihin. Tek istediğim ikimizin arasının iyi olması. Ben yaşım geçtikten sonra kabul et ya da etme her şeyimi sana bırakacağım. Şu zamana kadar başardığım her şey annen sayesinde. Beni hizaya çeken adam eden annendi. Sefasını o süremedi belki ama sen bana ondan mirassın. En azından bunu kabul et." Gözlerim dolmaya başlarken bakışlarımı ondan kaçırdım. Kafamı sallarken bakışlarımızı tekrardan buluşturdum. Ellerim çekingence masanın üzerindeki ellerini bulurken gözümden yavaşça bir damla düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DADDY || ZM
FanfictionDiğer kızlar gibi olmadığım kesindi. Lanet olsun, cehennemde yanacaktım. || +18 ve küfür içerebilir.