27.

168 25 39
                                    


-Ed sheeran 'shape of you'

İyi okumalar...

Yatakta sağa doğru dönüp bu kez elimde olan kirli peçeteyi odada biryere fırlatıp yeni bir peçete aldım yatağın başucundan. Hapşurduktan sonra birde öksürük krizine girdim. Bikaç dakka öksürdükten sonra kirlenmiş peçeteyi top yapıp tekrar odanın biryerine fırlattım. Annemin sözünü dinlemessem olacağı buydu sanırım...

" kızım çay yaptım sana belki iyi..." odama giren annemin cümlesi sanırım odanın bu halini gördükten sonra yarım kalmıştı. Gözleri şaşkınlıkla açılan anneme bakıp hafif güldüm. hemen birşeyler söylemem gerekiyordu.

" anne bu oda benim ülkem , eşyalarda halkım ,yanin halkımın özgürlüğüne karışamazsın " diyip burnumu çekerek tekarar başımı yastığa gömdüm.

" kız her dakika odanı temizliyorum hastasın diye ,sonra bir bakıyorum Dolunay hanım'ın peçeteleri odayı istila etmiş."

"Anne istila derken sencede bu uzaylılar çok geç kalmadı mı? Gelsinler yaa artık!!" diye isyanı bastım birden

" komşulaar! bu kızın hali hal değil !, ben sana başka şeyler bulup geliyorum hemen !" diyip söylene söylene odamdan çıkan annemin arkasından bakıp güldüm hafifçe. Çünkü çok gülersem boğazım çok acıyordu. Ayrıca anneme böyle birşey söylemeseydim dilinden kurtulamayıp hasta halimle birde onun başımı şişirmesini çekecektim.

Telefonumun zil sesi kulağıma dolunca başımı yastıktan kaldırmadan elimi uzatıp telefonu buldum . telefonun ekranındanki Savaş yazısını görünce gülümsedim ama gülümsemem kısa sürdü. Dün güzel bir şekilde ayrılmıştık ama gelirken dayanamayıp yağmurda ıslanmak isteyince bugünde hasta olmuştum . saate baktığımda 16:00ı gösteriyordu. Bu saate kadar yataktan çıkmamıştım ve hiçbir telefona cevap vermemiştim. Hasta olunca hiç cekilmiyordum bunu annem ve kızlar dahil herkes biliyordu. Ama ben Savaş'ın beni bu halimle görmesini istemediğim için onun telefonlarına bakmıyordum.

Ayrıca dün ona neden benim ismimi 'Dolunay ateş ' olarak olarak anons ettirdiğini sormuştum ama cevap alamamıştım bu yüzden tripli daha doğrusu tavırlı olmam gerekiyordu. Göz devirerek aramasını cevapsız bırakıp telefonu yavaşça yere bıraktım. Açıkçası bunu fırlatmak pek yemiyordu.

Elimi uzatıp yeni bir peçete alacağım sırada odamın kapısı açılarak benim hapşurmam bir oldu. Burnumu silerken açılan kapıya baktım. Kapıda gördüğüm kişiyle kendimi yorganın altına atmam bir oldu. Kapıda Savaş vardı!!

" şimdi anlaşıldı telefonuma cevap vermemenin nedeni" diyip anladığın kadarıyla bana doğru yaklaşıyordu. Hiçbirşey söylemedim. Ses çıkarmassam öldü zannedip giderdi belki hı?

" Dolunay kendin mi çıkacaksın ordan yoksa benmi çıkartayım ? " bu kez ses çıkarmamazlık yapmadım.

" dolunay burada yok lütfen daha sonra tekrar deneyiniz " dedim tek gözümü kapatarak . arada öksürmeyide ihmal etmiyordum. Odayı Savaş'ın erkeksi kahkahası kapladı.

" anlaşıldı " dedi. Bir süre ses gelmeyince gitti zannedip üzerimdeki örtüyü atacağım sırada örtü çekilince bağırıp kafamı kaldırdım zorla. Savaş gitmemişti.

" ne arıyorsun sen burda ( burun çekme ) hı ne arıyorsun? " onun birşey söylemesine fırsat vermeyen hapşuruğum olmuştu bu kez. Savaş gülerek bana temiz bir peçete fırlattı.

" al sil şunla burnunu" göz devirip peçeteyi aldım ve dediğini yaptım.

" kulaklarımıda kapatmama ister misin? " diye soran savaş'ın omzuna vurup " pislikleşme " dedim. Güldü.

SİYAH KAR TANELERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin