(Multimedia-Cynthia)
Nihayet yola çıktığımızda, etrafa parfümünün kokusu yayılmıştı. Çok havalı ve aynı zamanda da sakinleştirici bir kokuydu. Çalan hafif müzik ortama değişik bir hava katmıştı. 'Bu müzik italyanca mı?' diye sordum. Gerçekten merak ettiğim için değil de konu açmak için sorulmuş bir soruydu bu. Gözlerini yoldan ayırmadan cevap verdi 'Evet. Nerden bildin?' hafifçe gülümsedi. 'Bilmem, sadece kulak dolgunluğu. İtalyanca konuşabiliyor musun peki?' Bu sefer gözlerini bana çevirerek ' Sei una ragazza molto carina! ' dediğinde yüzüne bön bön baktım. Bir insan has italyan olmadığı halde italyanca bir cümleyi nasıl bu kadar seksi bir şekilde söyleyebilir Tanrım! dedim içimden. 'Ne demek istiyorsun?' diye sordum. 'Söyleyemem.' dedi ve sırıttı. Bense suratmı hemen astım. 'Ama ben italyanca bilmiyorum ve bu haksızlık!' sızlandım. 'O senin sorunun çikolata.' yeniden sırıttı. 'Peki başka hangi dilleri biliyorsun?' diye sordum merakla. O sırada i-phoneuyla ilgilendiği için cevabı biraz geç verdi. 'Fransızca,Almanca,Portekizce,İspanyolca ve biraz da Lehçe.' bakışları bu sefer çok ciddiydi. 'Ya sen?' diye sordu. Tek kaşını kaldırmıştı. Ben mi? dedim içimden. Benim tek bildiğim dil ingilizceydi. Tabii lise yıllarımda gördüğüm 1-2 senelik almancamda vardı. Dudak bükerek 'İngilizce.' dedim. Ben bu cevap karşısında çok daha büyük bir tepki beklerken o sadece gülümsedi ve 'Mesleğin ne senin?' diye sordu. 'Blazestone şirketinde sekreterim.' gururla söyledim. 'WoW!' Clark'tan beklenmedik bir tepki gelmişti. 'Niye şaşırdın?' diye sordum. 'Babam o şirketin kurucusu. Benim soyadım Blazestone. Aynı zamanda şirketin genel müdürüyüm.' Bu cevap üzerine başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissettim.CLARK BENİM PATRONUMDU! Şu anda çalıştığım şirketin kurucusunun oğlunun jipinde, onunla birlikte gidiyordum. Hayretimi gizleyememiş olduğum Clark'ın mimiklerinden belliydi. 'Ne o? Beklemiyordun galiba?' dermiş gibi bakıyordu suratıma. Sonra birden uzun parmaklarını altın sarısı saçlarının arasnda gezdirmeye başladı. Konuşurken yüzüne çarpan ışıklar yüzünden mavi gözleri parlıyordu. Yüzü çok kusursuz görünüyordu. Parfümünün kokusu yavaş yavaş beni ele geçiriyor gibiydi. O an sadece yüzüne odaklanıp kalmıştım. Sonra birden orantılı kaşları çatılmaya başladı ve saçlarının arasında gezdirdiği eliyle bana el salladı. Birden irkildim. 'İyi misin? Bir şeyin var mı? Cynthia? Sana diyorum...' Sesini henüz algılayabilmiştim. Hemen silkelenip kendime geldim ve akan salyalarımı temizleyip 'Pardon, yine dalmıştım da. Ne diyordun?' dedim. Bana yeniden bir hayalkırıklığı bakışı attı. 'Sana kartımı veriyorum. Herhangi bir sorunda direk bana ulaş. Gerisini dert etme. Bu arada söylediğin adrese geldik. Tekrar görüşmek dileğiyle. Çikolata. ' kartı uzattı ve göz kırptı. Eve geri geldiğim için çok üzülüyordum. Nedenini bilmediğim bir şekilde Clark'tan ayrılmak hiç istemiyordum. Bir daha görüşebileceğimizi ise hiç sanmıyordum. Suratım asık bir şekilde son bir kez ona şunları söyledim 'Umarım Clark. Yardımların için sana çok minnettarım. İyi olman dileğiyle.' deyip jipten indim ve kapıyı kapattım. Giderken bana el salladı. Bende çocuk gibi gülümsedim ve eve yöneldim.
Kapıyı açar açmaz önce üstümü değiştirdim sonra hemen laptopımı açtım. Clark'ın bana verdiği kartta yazılı olan kişilerin bilgilerini googledan arattım. Bu kişiler tahminimce annesi ve babası olmalıydılar. Dünya'nın en ünlü şirketlerinden birnin kurucuları! Kendi dediklerime inanamıyordum. Sonra kartın arka tarafını çevirdim. Sol alt köşesinde el ile yazılmış bir yazı farkettim. ' Sei una ragazza molto carina ' kartta bu yazıyordu. Bir dakika! Bu Clark'ın bana söylediği italyanca cümleydi. Muhtemelen ben onun gözlerinin derinliklerinde kaybolurken o karta bunu yazıyordu. Hemen cümleyi internetten çevirdim. 'Sen çok güzel bir kızsın.' çeviri karşılığında bu yazıyordu. İstemsizce gülümsedim. Kalbim hızla çarpmaya başladı. Sonra birden yan tarafta duran Zedd'in fotoğrafları dikkatimi dağıttı ve bir anda bütün sevincim kayboldu. Laptopı kapayıp ayağa kalktım. Sinirlenmiştim. Fotoğrafların hepsini topladım sonra üstümü değiştirmeden evden çıktım. Evimize çok yakın bir park vardı. Oraya doğru gittim. Park her zamanki gibi insan kaynıyordu. Bende fotoğrafları elimde tutarak geçen insanlara 'Ozzy Osbourne'un torunu ve Kelly Osbourne'un erkek kardeşi' yalanıyla tek tek satmaya başladım. İnsanlar buna gerçekten inanmışlardı çünkü Zedd , Osbourne ailesinden herhangi bir bireye çok benziyordu. Birkaç saat içinde hemen hemen bütün fotoğrafları sattım ve 'kısa günün karı' diyerek parayı cebime attım. Zedd gibi soysuzlara değil değer vermek ,çöp bile verilmezdi. Bende bundan sonra onun yokluğunun moralimi bozmasını hiçbir şekilde izin vermeyecektim. Bugünden sonra buna şartlanmıştım. İşim bittikten sonra tekrar eve döndüm ve kendimi yatağa attım.
Sabah gözlerimi durmaksızın çalan kapı ziliyle araladım. Çılgının birisi israrla kapıyı çalıyordu. Hemen telefonuma sarıldım ve saate baktım ve birden göz bebeklerim kocaman oldu. Saat tam 1' di. Hemen üstüme geceliğimin üstünü geçirip aşağı indim. Kapıyı açtığımda Zedd karşımda asabi gözlerle dikiliyordu. Gözlerimi ovuşturdum ve uzun uzun esnedikten sonra 'Ne var Zedd?' dedim. 'Sen naptığını sanıyorsun? Kafayı mı üşüttün sen? Benim fotoğraflarımı nasıl başka insanlara verirsin? Üstelik parayla!' Bu sözlerinin karşısında ona sadece güldüm. 'Bana cevap ver dedim! Çok ileri gitmeye başladın Cynthia! O fotoğrafların hepsini geri alacaksın! Hemde hemen!' gözlerinden ateş fışkırıyordu. 'Hımmm... Nasıl olacakmış o?' gözüme gelen güneşi engellemek için elimi anlıma koyup Zedd'i izledim. 'Bunu bana mı soruyorsun? Böyle bir aptallığı yapabilen sen onları geri almasınıda bilirsin herhalde! Hah! Yok Kelly Osbourne'un kardeşiymişmişim, Ozzy Osbourne'un torunuymuşum. Oldu olacak Micheal Jackson'ın karısı yapsaydın bari.' Bu söylediklerini o kadar ciddi ve sinirli bir ses tonuyla söylüyordu ki gülmemek için kendimi daha fazla zorlamayıp karşısında kahkahalara boğuldum.Elleriyle saçlarını çekiştirerek yumruklarını kapıya vurmaya başladı. 'Boşuna üzülme Zeddcik. O fotoğraflar sayesinde birçok insan seni tanıyacak, seni çocuklarına gösterecekler, onların çocuklarıda belki kendi çocuklarına , sonra o çocuklarda belki torunlarına...' 'Yeter! Kes artık şunu! Bak parası neyse veririm ama beni içine düşürdüğün bu rezillikten kurtar.' 'Sana sadece şunu söylüyorum Zedd, Siktir!' Son sözümüde söyleyip kapıyı yüzüne kapattım. Bahçemdeki çiçekleri ayaklarıyla ezdiğini hissedebiliyordum. Ama sorun yoktu ,ne de olsaZedd ezileceği kadar ezilmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/11730485-288-k938411.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aykırı Öküz ♂ ♀
RomantikCynthia son derece sıradan bir iş kadınıyken sürekli ilgisini çekmeye çalıştığı sevgilisi Zedd tarafından açık bir şekilde aldatılınca teselliyi kendi çalıştığı şirketin yakışıklı Genel müdürü Clark'ın kollarında bulur. Hayatı başını döndüren bir hı...