"Bırakın!" Beyaz adamın emirleri üstüne Kızılderililer Wilson'u yere fırlattılar. Wilson ayağa kalkar kalkmaz beyaz adam sordu. "Ne için geldin Wilson!" Wilson şaşkın bakışlarıyla, "Adımı nereden biliyorsun?" Adam gülümseyerek konuştu. "Efsanevi Savaş'a katılmak kaderinde olan herkesi tanıyorum Wilson." Wilson alaycı bir tavırla konuştu. "Ben kadere inanmam bayım. Kaderimi kendim çizerim." Adam Wilson'un kulağına eğildi, "Peki Wilson, sana bu savaşta öleceğini deseydim?" Wilson biraz tedirgin olsa da, "Ben savaşa girmeyeceğim." Diyerek adamın öngörüsünü engellemek istedi. Adam güldükten sonra ciddi bir tavır takınarak konuşmaya devam etti. "Gireceksin Wilson. Ve Chio seni öldüren olacak!" Wilson sinirlendiğini belli ederek, "Chio beni öldürecek mi? İşte buna gülerim, bana masal okumak yerine neden karşıma en güçlü savaşçılarını çıkarmıyorsun? Beyaz adam işaret etti. Çadırların birinden Chio çıktı. "Wilson! Senin buraya gelmen imkansız!" Wilson uzun bir kahkaha attıktan sonra, "Kader Chio kader!" Dedi, ve tekrar güldü. Beyaz adamın morali bozulmuştu. Chio, adamın omuzuna dokundu ve "Bir sorun mu var Anga Beyaz?" Anga, Chio'nun elini omuzundan çekti. "Hayır, bu ukala adamın iyi bir derse ihtiyacı var. Chio, bunu sen yapacaksın." Chio arkasını dönüp çadıra girmek üzere olan adama seslendi. "Hayır! Ben buraya emir almaya gelmedim, savaşmaya geldim!" Anga Beyaz, arkasını dönüp Chio'ya baktıktan sonra, Wilson'u işaret ederek, "İyi işte! O düşman saflarında yer alacak, kader kaplumbağasında yazana göre onun ölümü, senin elinden olacak." Chio bağırdı. "Bu şekilde olmayacak! Savaş meydanında olacak. Ben gördüm!" Anga Beyaz, hızlı adımlarla geriye doğru yürüdü. "Ne dedin sen?" Anga Beyaz, bütün hızıyla çadıra girdi. Arkasından seslendi. "Titrek!" Yanına hızla başka bir beyaz adam geldi. "Abimin şatosuna götür beni!" Titrek adam titrek titrek konuştu. "Bir sorun mu var efendimiz?" Anga Beyaz bağırdı. "Sana ne diyorsam onu yap!" Daha sonra Anga Beyaz, bir şeyler hazırlayıp çadırdan çıktı. Chio'nun omuzundan tutarak, "Başka ne gördün?" Chio adamın elini sertçe yere indirdi. "Sen kim oluyorsun?" Anga Beyaz öfkeyle bağırdı. "Senin hayal bile edemeyeceğin kudretle ödüllendirilmiş kişi benim!" Chio adamın ne dediğini anlamaz bakışlar atarken, adam tekrar konuştu. "Chio'yu bağlayın ve arkamdan getirin." Birkaç adam denileni yapmak için harekete geçtiğinde, Chio "Bunu yapamazsın!" diye bağırdı. Üstüne gelen adamları bir çırpıda yere yıktı. Daha çok adam gelince, Wilson kendi yanındaki adamları yere devirdi. Chio'nun arkasına geçip, beraber savaşmaya başladılar. "Neye bulaştın sen?" Chio, cevap vermeden, önündeki adamın göğüs kafesine bir tekme attı. Daha sonra yanından yumruk atan adamın elini yakalayıp, diğer eliyle bir yumruk attıktan sonra konuştu. "Her şeyi gördüm Wilson! Sen, Luke ve ben ölüyorduk." Wilson duydukları yüzünden duraksadı. Bu fırsattan yararlanan rakipleri onu kolayca yere devirdi. Çok geçmeden, mücadele etmeye devam eden Chio'yu da yıkan rakipleri onları atların arkasına bağladılar. Anga Beyaz, yanlarına gelip konuşmaya hazırlandı. "Chio! Gördüklerini anlatman gerekiyor. Eğer yalan söylemiyorsan çok büyük bir yanlış var demektir." Chio öfkeli gözlerle, Anga Beyaza baktı. "Ben yalan söylemem Anga! Yanlış olan senin burada bizimle olman." Anga Beyaz, sesini alçaltarak konuştu. "Chio, senin düşmanın değilim. Bana sadece ne gördüğünü söyle." Chio duraksadı. Yanına kadar gelip, onu doğru eğilen Anga Beyaz'a baktı. Aniden suratına tükürdü. Anga Beyaz, bu hareket karşısında attığı sert tokatla onu daha da kızdırdı. Yüzünü temizlerken bağırdı. "Atların arkasında sürükleyin!" Daha sonra kendisine getirilen ata bindi ve yola koyuldular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsanevi Savaş 2
Ficción históricaEfsanevi Savaş isimli kurgumuzun, 200.Bölümüne geldiğimiz için, aynı kitap üzerinden daha fazla bölüm güncellemek yasak. 200.Bölümden sonra bölüm eklenmediği için, 6.Sezon'a bu kitaptan devam edeceğiz. Tamamen karakterler üzerinde oynama yapılmadan...