Efsanevi Savaş 2

6.Sezon 9.Bölüm

"Neden mi? Eğer Joe ölürse, Chio kaderinde yazan hiçbir şeyi gerçekleştiremez. İkisinin kaderi ancak beraber olduklarında gerçekleşir. Ayrı düştüklerinde hatta ikisinden birinin zamansız ölümünde Chio asla kadim güçlerine erişip, barışı getirecek olan hükümdar olamaz." Wilson kahkaha attı. "Sizin bu sapkın inançlarınız beni çıldırtıyor. Hükümdar mı? Diğer ülkeler, Amerika, İngiltere, Fransa, sizlere bu toprakları yedirir mi? Sizi tarihten silerler ve yok olursunuz. Kulak verin sözlerime, ben gerçekleri söylüyorum. Siz başaramayacaksınız. Wheeler'ı tanırım, bu aptal deli saçmalıklarına benden daha çok gülecektir. " Chio Wilson'u susturdu. "Wilson! Burada yaşanan her şey gerçek. Bu gördüğün mücevherler uğruna senin gibi beyaz olanlar, çok kan akıttı. Onlar bu gücün esiridir. Onların altın için yapamayacakları bir şey yoktur. Kadınlarını satarlar, ülkelerini hatta kendilerini." Wilson, sinirle Chio'nun üstüne yürüdü. "Dediklerini duy Chio! Bu hazinede kendini kaybeden biri varsa oda sensin. Aptal liderlik safsataları senin gözünü boyamış." Chio tam konuşmaya hazırlanırken, Anga Beyaz araya girdi. "Chio! Wilson bizimle Joe arasındaki tek köprü. Onu yıkmayı istemeyiz." Chio salonda biraz dolaştı. "Söylesene Wilson, benim lider olabilme ihtimalim bile seni çıldırtıyor değil mi?" Wilson bozulduğunu belli eden yüz ifadesiyle, "Beni çıldırtan, bu saçmalıklara inanmış olman. Bu saçmalıklar uğruna en iyi dostunla savaşmayı göze alman." Anga Beyaz ve Kadim lider Vetus ikilinin tartışmasını izliyordu. Anga Beyaz tartışmayı durdurma taraftarıyken, Vetus ikisinin arasındaki kıvılcımın büyük bir yangına dönüşmesini istiyordu. Böylece onlara engel olacak olan kişinin ölümü daha kolay olacaktı. "Benim geniş topraklara lider olmam seni çıldırtıyor Wilson. Çünkü sende diğer beyazlar gibi kafanı güçten kaldıramıyorsun. Bana şunu söyle Wilson! Sen benim dostum, Ahamuda'yı öldürdüğün halde neden hala hayattasın?" Wilson öfkesini belli etti. "Çünkü Chio, senin ve kader saçmalıklarının gücü, beni öldürmeye yetmiyor!" Chio elini ata mirası olan hançerine götürdü. Wilson kollarını sıvadı ve hamlesini bekledi. Anga Beyaz kılıcını çekip, ikilinin arasına girdi. "Sizin kavga etmeniz, kötülük ile beslenen leş kargalarına yarayacak! Sizi uyarıyorum, eğer ikiniz burada kavga ederseniz, bir başlangıcın yok oluşuna hizmet edersiniz." Vetus, kardeşinin leş kargaları derken neyi kastettiğini anlamıştı. "Söylesene kardeşim, Wilson'un kaderinde Chio'nun elinden ölmek vardı. Buna neden izin vermiyorsun? Yoksa sen kaderi engelleyecek kadar düştün mü?" Anga Beyaz kılıcı kardeşine doğrulttu. "Ben kaderi engellemiyorum kardeşim. Ben kötülükten beslenen, savaştan ve acı çığlıklardan haz alan, aç köpeklerin önüne kemik atılmasını engelliyorum." Kadim lider biraz sinirlense de belli etmedi. "Şuan bunlar kaderin bir parçası Anga. Bunu engelleyemezsin. İkisi savaşacak ve kader bize neyi öneriyor, öğreneceğiz. Chio ve Wilson, başlarında konuşan iki adamı dinledikten sonra, sessizliği bozan Wilson oldu. "Anga! aşağıda bana arkamdan vuran zenci, eğer buradan sağ çıkarsam onu bana vereceksin!" Anga Beyaz başıyla hayır işareti yaptı. Wilson bakışlarını kadim lideri çevirdi. Kadim lider gülümseyerek, "Buradan sağ çıkmak, kaderinde varsa Wilson, zenciyi götürmen de kaderinin bir parçasıdır. Zenciyi sana vereceğim. Şuan aşağıda karısı ve çocuklarıyla beraber." Anga Beyaz bağırdı. "Yalan söylüyorsun, o az önce burada bütün birliğim gibi öldürüldü!" Kadim lider gülümseyerek konuştu. "İşte aramızdaki fark kardeşim. Ben kaderi senden iyi biliyorum. Zenci siz merdivenleri çıkarken, çocuğu tarafından çağrıldı ve sizden ayrıldı. Neden mi? Çünkü Wilson'un kaderi bunu gerektiriyor. Wilson'un kaderinde olan bir şeyi değiştiremezsin. Bu kadar cahilken, benim liderliğime dil uzatmayı bıraksan iyi edersin kardeşim." Anga Beyaz, hızla cesetleri aramaya başladı. Bu sırada Wilson ve Chio birbirlerine çoktan girmişlerdi.