Aradan tam iki yıl geçmişti. Chio ve iki kardeş, istediği her şeyi gerçekleştirmişti. Önlenemez bir krallık kurmuşlardı. Chio, Anga Beyaz ve Vetus'un kardeşleri olan, Lilaway ile evlenmişti. Lilaway, aynı ağabeyi Anga gibi beyazdı. Sarı saçları, mavi gözleri ve bembeyaz bir teni vardı. Chio ile evlenerek, diyarın kraliçesi olmuştu. Üçlünün planları istedikleri gibi devam ediyordu. Chio, geçmişini tamamen unutup, tam bir kral olmuştu. Üstelik, ona tapan bir halkı vardı. Çünkü o son kadim liderdi. Herkes onun kadim güçleri olduğuna inanıyordu. Chio yavaş yavaş değişmeye başlamıştı. Oturduğu tahtına oldukça güveniyordu. İki yıl boyunca, aklına bir kez bile gelmeyen dostu Joe'yu tamamen unutmuştu. O ve onun yapabileceği hiçbir şey olmadığına inanıyordu. Chio, önceleri oldukça iyi bir kraldı. Herkes yönetiminden memnundu. Hiç bitmeyecek bir hazineleri vardı görüntüde.
Sabrina'nın hanının önünde, beş at bekliyordu. Kısa bir süre sonra, hanın kapısı açıldı. Kafasında fötr şapkası, boynunda fularıyla ve ağzında sigarasıyla kapının önünde Joe dikeliyordu. Belinde iki tabanca vardı. O kapının önünden çıktıktan sonra, ardı sıra, Charlie, Wilson, Luke ve Atış-ka dışarı çıktılar. Az sonra Sabrina koşar adımlarla yanlarına geldi. Wilson'a sarıldıktan sonra, "Geri gel!" dedi. Flora, hanın çatı katındaki pencereden, Joe'yu izliyordu. Joe onu görse de umursamaz tavrıyla atına atladı. Bu sırada Wilson, atına verdiği havucu eliyle yedirirken, "Aferin oğlum! Hadi düşmanlara korku salalım!" Sabrina iç çekti. "Şu ata verdiğin değeri biraz da bana verseydin keşke!" Wilson, bembeyaz atının başını okşarken, "Onun bir adı var!" Sabrina ata bakarken Wilson o ismi söyledi. "Tayga! Bahse varım, Chio'nun Leonda'sından bile daha hızlı." Wilson, iki yıldır gözü gibi bakıp, büyüttüğü ata çok kıymet veriyordu. Atın üstüne nazikçe atladı. "Geri geleceğim Sabrina!" Dedi. Bu sırada Joe atını harekete geçirmişti. Beş atlı hızla kasabadan çıkmak için ilerliyordu.
Bu sırada, taht salonunda konuşmalar yapılıyordu. "Bu toprakların tüm yükü üzerimde! Sizlere dediğimi yapmıyorsunuz!" Chio, Anga Beyaz ve Vetus'e bağırıyordu. "Chio! insanların isyan etmesi bizim suçumuz değil. Fakirlikten bıktılar, artık kendi etrafına bakmak yerine diğer taraflarla da ilgilenmen lazım." Chio öfkeyle parladı. "Seni ahmak! O taraflara ben bakacak olsaydım, sizi niye görevlendireyim? Peki bu olayı madem benim çözmemi istiyorsunuz, öyle olsun!" Anga Beyaz ve Vetus, son zamanlardan memnun değillerdi. Chio, onlar için bile fazla kaba oluyordu. "Bana maskeli ölümü getirin!" Anga Beyaz atıldı. "Bunu yapamazsın Chio!" Chio önünde dikilen adama bağırdı. "Ben kralım, istediğim her şeyi yaparım!" Anga Beyaz, başını eğip, kardeşinin yanına gitti. Chio gelen on adamı selamladı. "Size görev veriyorum. Dediğimi yerine getirirseniz, fazlasıyla ödüllendirilirsiniz. Bu kağıtta yazılan güney köylerinden kimse canlı kalmayacak. Yakıp yağmalayın, yağmadan aldıklarınız sizindir." On adamın başı, kafasına geçirdiği korkutucu maskeyi taktı. "Nasıl isterseniz efendimiz." Chio tahtına oturdu. Sağında ve solundaki mücevherlere ve altınlara baktı. "Hazinem azalırken, siz burada çene çalıyorsunuz. Şimdi izleyin! O sefil köylülerin nasıl ağladıklarını ve can verdiklerini izleyin!" Vetus ve Anga, sessizce salondan ayrıldılar. Merdivenlerden inerlerken, "Kardeşim, nerede yanlış yaptık?" Soran Anga Beyazdı. Vetus, yüzündeki hayal kırıklığını düzeltmek istese de yapamadı. "Bilemiyorum. Chio'nun bu kadar değişmiş olduğuna inanmıyorum. O köylerde yaşayan insanları artık kimse kurtaramaz. Maskeli ölüm, bu toprakların en acımasız grubudur. Para için yapamayacakları bir şey yoktur." Anga Beyaz'ın morali daha da bozulmuştu. Kurdukları krallıkta, huzur ve barış olması gerekirken, yavaş yavaş kaos ortamı oluşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsanevi Savaş 2
Ficción históricaEfsanevi Savaş isimli kurgumuzun, 200.Bölümüne geldiğimiz için, aynı kitap üzerinden daha fazla bölüm güncellemek yasak. 200.Bölümden sonra bölüm eklenmediği için, 6.Sezon'a bu kitaptan devam edeceğiz. Tamamen karakterler üzerinde oynama yapılmadan...