Kadim ordunun askerleri kalabalık oldukları için, Türk çemberini delip geçtiler. Bu sırada önlerine çıkan her şeyi parçalayan kurtlar, duraksamıştı. Kurtlar bir anda, uluyarak Türklere saldırmakta olan, Kadim ordunun askerlerine saldırmaya başladılar. Türk çemberi yavaş yavaş yeniden oluşturulurken, Türkler tekrar haykırdı. "Tengri biz menen!" Kadim lider Vetus, şatodan şaşkınlıkla olup biteni izliyordu. Bu sırada İngiliz komutan, bakışlarını savaşın yangın yerinden çekip, Türk birliğiyle savaş kurtları izliyordu. Daha sonra bağırdı. "Hala bir umut var! Toparlanın ve Türk birliğine yardıma koşun!" Ancak işler beklediği gibi yürümemişti. Kurtlar, Türk birliği dışında gelen beyaz adam ordusuna acımadan saldırıyordu. Kadim lider Vetus biraz rahatlamıştı. Kurtlar ve kaplanların sayısı artarak beyaz adamın ordusunu yok etmeye devam ediyordu. Makineli tüfeklerin ve topların yerleri boşalmıştı.
Üç gün sonra, savaş tamamen sona ermişti. Çıkan yangınlar söndürülmüştü. Etrafta kan kokusu vardı. Savaş alanında sağ salim gezen, Chio ve Anga Beyaz, aldıkları zaferden hoşnut şekilde ilerlerken, Chio aklına takılan bir soruyu soruyordu. "Anga, kurtlar neden şu çekik gözlü birliğe saldırmadı?" Anga Beyaz, bilge bir kişilikti. "Chio, bazıları inanmasa da dünyada yaşanan her şey aslında doğaüstü olaylara dayanıyor. O çekik gözlü adamlar, Türklerdi. Onların tarihine baktığında, kurtlar ile ilgili bir çok şey göreceksin. Bir nevi kurttan geliyorlar. Ama bu savaşı değiştirmedi. Şimdi ise, kurtlar ile aynı mezarı paylaşıyorlar." Kadim lider Vetus, kurtların Türk birliğini korumasını engelleyemeyince hepsini öldürtmüştü. Savaşı ezici bir üstünlükle kazanmışlardı. Beyaz adam, bir daha bu topraklara girmeye cesaret edemeyecekti. Beklenen efsanevi savaş gerçekleşmişti. Chio, büyük bir tahta oturacaktı. Emrinde yüz binler olacaktı. Joe ile yolları tamamen ayrılacaktı. Vetus, aslında insanların birlik olduğunda ne kadar güçlü olduğunu göstermişti. Hayvanlar onun için insanlardan daha değerliydi. Onun hayalindeki krallıkta, hayvanların ve insanların birlik içinde, tüm tehlikelere göğüs gereceği vardı. Yok olup giden Türk birliği, tarihin her sayfasında olduğu gibi, düşmanını korkudan tir tir titretmişti. Vetus, hayatı boyunca yaşadığı en büyük korkuyu atlatmıştı. Sadece üç bin Türk, onun devasa ordusunu korkudan titretmişti. Anga Beyaz ise korkmak yerine ne olup bittiğini anlamıştı ve bunun önlenebilmesi için kurtların ölmesi gerektiğini, kardeşine söylemişti. Vetus, ilk başta karşı çıksa da üç bin kişilik Türk birliğinin, kurtlarla birleşip, iki orduyu da yok edebileceğinin farkına varmıştı. Üstelik, Vetus'un kurtları normal değildi. Bir kaplandan daha büyüktü her biri. Vetus böyle bir gücü kaybetmeyi istemeye istemeye kabullenmişti. Şimdi ise yapmaları gereken, Krallıklarını ilan etmek ve önlerindeki koca coğrafyaya hakim olmaktı. Chio ve Anga Beyaz şatoya döndüklerinde, Vetus'un tahtta düşünceli bir şekilde oturduğunu gördüler. Anga Beyaz lafa girdi hemen. "Neden bu kadar düşüncelisin kardeşim? Bu savaştan gayet üstün bir şekilde sağ çıktık?" Vetus, "Üstün mü? Anga, benim öngörülerime göre bu kayıp çok fazla. Beş yüz bin kişilik ordudan, sadece yüz bin adam kaldı. "Yedi yüz bin kişilik beyaz adamdan sağ kalan üç beş köpek var sadece!" Chio'nun sert tavrı ortamı daha da germişti. Anga Beyaz ortamı sakinleştirdi. "Daha ilk günden, birbirimize düşmeyelim. Düşman asla bitmez." Vetus kardeşine hak vererek, "Haklısın kardeşim, Wheeler hala ölmedi." Chio öfkelenerek, "Joe savaşa girmedi. Bizi engellemedi, şimdi ne yapacak? Artık ne yapabilir?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsanevi Savaş 2
Historical FictionEfsanevi Savaş isimli kurgumuzun, 200.Bölümüne geldiğimiz için, aynı kitap üzerinden daha fazla bölüm güncellemek yasak. 200.Bölümden sonra bölüm eklenmediği için, 6.Sezon'a bu kitaptan devam edeceğiz. Tamamen karakterler üzerinde oynama yapılmadan...