Söylenemeyen Kelimeler

63 0 0
                                    

   Söylenemeyen kelimeler... Bazen gerçekleri, bazen de duygularımızı anlatmaya çalışırken bu söylenemeyen kelimeler bizi batırır.
   Mesela ne kadar basittir aslında "Seni seviyorum" demek. Ama bazıları bunu sevdiklerine söyleyemez. Sevdikleri derken, ailesi, arkadaşları, sevdikleri insanlara yani...
   Ama benim söyleyemediğim şey bu değil. Tabii bunu demek de kolay değil ama ben bir şekilde, eğer o an içimden gelmişse, bunu diyebiliyorum.
   Ben, nasıl desem, kalabalık yerleri sevmiyorum. Yani buraya bile yazmaya zorlanıyorum. Her cümlenin sonunda düşünüyorum, yazmaya devam etmeli miyim? Ama devam edeceğim, çünkü anlatmak istiyorum.
   Ben geriliyorum, yani insanların önünde. Bu normal gelebilir ama en ufak bir şeyde bile. Mesela, kalabalık bir yerde bir şeyler yemek, içmek, yolda tek başıma yürümek, bir grubun önünde konuşmayı saymıyorum bile...
   Resmen kasıldığımı hissediyorum. Geriliyorum, aldığım nefesle beraber kalp atışlarım git gide artıyor. Oradan kaçmak istiyorum.
    Aslında insanların beni yargılayacağını düşünüyorum galiba. Halbuki bunun yersiz olduğunu biliyorum. Hatta etrafımdakilere sürekli başkaları için değil, kendileri için yaşamalarını, insanların ne düşündüklerini fazla kafaya takmamaları gerektiğini söylüyorum. Kendime sık sık bunu hatırlıyorum. Ve insanları o kadar da önemsemiyorum aslında, ama yine de geriliyorum.
   Şimdi düşündüm de beni yargılamalarından da korkmuyorum, o zaman niye böyle oluyor?
    Neyse konudan sapmayayım, neydi, söylenemeyen kelimeler...
  
    Ben eskiden bi kelimeyi söylemenin zor olabileceğini sanmıyordum. Mesela kitaplarda yazıyordu, kelimeleri zorlukla ağzından çıkarabildi, ben bunun hep abartıldığını düşünmüştüm. Bir süre öncesine kadar.
   Birine anlatmak istedim hissettiklerimi, nasıl gerildiğimi. Eskiden bana "anksiyete" demişlerdi, nam-ı diğer sosyal fobi. Arkadaşıma anksiyete kelimesini derkenki o saniyede aklımdan onlarca düşünce geçti. Daha kelimeyi tamamlayamadan pişman oldum. Ne kadar iğrenç bir kelimeydi öyle? Kendimi bu saçma kelimenin arkasında sığınan bir korkak gibi hissettim. Neyse ki arkadaşım bir şey anlamadı, konu kapandı.
   Ve ben kendime bir daha o kelimenin arkasına saklanmamak için bir söz verdim, her zaman korkularını üstele. Gerildiğin zaman bunun yersiz olduğunu bildiğin halde kendini germeye devam etme.
   Ve en önemli ve belki de bencilce olanı kimse için değil, kendin için yaşa dedim.
   Gerçekten de artık daha iyiyim. Yani hala geriliyorum, oradan kaçmak istiyorum ama en azından, bazı durumlar hariç, kendimi biraz da olsa sakinleştirebiliyorum. Bazen de bırakıyorum, geriliyorum, geriliyorum, kendimi tutmuyorum. Ve er ya da geç daha iyi oluyorum. Ve en azından artık insanlarla daha çok iletişim kurabiliyorum. Tabii kendimce.
   Kendime hatırlatıyorum, çok kötüydün ama şimdi biraz da olsa "normalsin". Ileride de daha iyi olacaksın.

   Yazıyı paylaşmadan önce tekrar okudum ve gerçekten o kelimeyi silip silmemeyi epey düşündüm, çünkü gerçekten kendimi aciz görmeme neden oluyor. Ama sonra o kelimenin diğerlerinden bir farkı olmadığını ve onun beni ezmesine izin vermek istemediğimi düşündüm.
   Şimdi de paylaşıyorum...

Denedim OlmadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin