Ben hep gizlice yaşadım.
Gizlice üzüldüm, gizlice sevindim.Sevdiğim şeyleri gizlice sevdim. Gizlice ağladım. Beni kıranlara gizlice sitem ettim.
Kimse fark etmedi tabii.
İçimdekileri kendimden başkasına söylemedim.Hatta bazen kendimden bile gizledim. Ama doğrusu da bu değil mi zaten? Yoksa hep böyle yaşadığım için bana mı normal geliyor?
Bilemiyorum. Belki de ikisi de değildir. Belki dengeyi sağlayamamışımdır. Çoğu şey gibi.
En kötüsünün gizlice ağlamak mı yoksa gizlice sevinmek mi olduğuna karar veremiyorum. Ben daha çok ağladım. Küçükken ağladığım zaman epey gürültü çıkarırdım. Büyüdükçe git gide sessizleştim. Kalabalık bir yerde bile kimseye fark ettirmeden ağlamayı "başardım". Tabii bunun iyi bir başarı mı olduğu tartışılır.
En çok duşta ağlamayı sevdim. Gözyaşlarımın kafamdan akan kaynar suya karışmasını sevdim. Çünkü suya karışınca ben bile ağlayıp ağlamadığımı anlayamıyorum.
Yağmur da epey yardımcı oluyor. Yağmuru hep sevmişimdir. Yağmur yağarken sokağa çıkıp dolaşmayı seviyorum. Herkes koştururken ben yağmuru hissediyorum.Siz de hissedin.
Yağmur bana kalabalığın içinde kalkan oluyor. Kuvvetli bir yağmurda asla ağladığınızı anlayamaz insanlar. Yağmur yağdığı sürece sessiz olmak şartıyla istediğim yerde ağlayabilirim.
Yağmur aynı zamanda bana umut da verir. Yağmurda ağladığım kadar boş boş sırıtıp sokaklarda dolaştığım da çok olmuştur.
Aslında etrafımdaki insanlar beni ağlarken sadece birkaç kez gördüler. Bir keresinde bana "Sen hiç ağlamaz mısın?" demişlerdi.Bende ağlarım. Ama gizlice.
Artık gizlice yaşamak yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denedim Olmadı
No FicciónBurada farklı konular hakkında yazdığım deneme yazılarını, bazen de içimden gelenleri paylaşmayı "deneyeceğim".