Bölüm 4

29.8K 1.5K 289
                                    

Üzerime siyah dar bir pantolon ve koyu mavi bir gömlek geçirdikten sonra saçlarıma şekil vermek üzere banyodaki aynanın karşısına geçtim.Birkaç dakikanın ardından aynada son kez kendime baktığımda hazır olduğuma kanaat getirdim.Girdiğim ortamlarda dikkat çekmeyi sevmez,gözlerin üzerimde olması fikrinden nefret ederdim.Bu yüzden hazırlanırken gereğinden fazla bir çaba harcamazdım.Temiz ve düzenli görünmek benim için yeterliydi.Kerim hazırlanmak için birkaç dakikadan fazla vakit harcamadığımı bilir ve kendisi saatlerce uğraşmasına rağmen benim yanımda sönük kaldığından şikayet eder dururdu.Hoş göründüğümü kabul ediyordum.Siyah saçlarım,beyaz tenim,gri gözlerimle aksini iddia etmem kendime haksızlık olurdu.

Kerim'in bana söylediği vakte daha on dakika olduğunu gördüğümde kendimi koltuğa bırakıp gereksiz bir çabayla kendimi bu akşam yaşanacaklara hazırlamaya çalıştım.Kalabalık,ter kokan,sarhoş olduktan sonra kendini dans pistine atan insanlarla dolu mekanları oldum olası sevmezdim.İçki içip kafayı bulacaksam bunu pekala evimde de yapabilirdim.Ter kokan kapalı mekanlarda,çılgınca dans eden insanları izleyerek kendine eziyet etmenin anlamı yoktu bana göre.Tabi Kerim'e göre olay bambaşkaydı.

Telefonumun sesini duyduğumda ekrandaki isme bakıp aramayı cevapladım.

"İn hadi aşağı.Arabadayız."

"Tamam."

Telefonumu ceketimin cebine tıktıktan sonra evden çıktım.Asansöre basıp en aşağı katta olan kabinin gelmesini beklemeye başladığımda düşüncelerim karşı daireye kaymış, istemsizce içerideki seslere kulak kesilmiştim.Herhangi bir ses duymuyordum.Sanırım evde yoktu,ya da uyuyordu.Kabin geldiğinde içimdeki meraka anlam veremeyerek asansör kapısını açtım.Bu çocuk gereğinden fazla kafamı meşgul ediyordu.Gereğinden fazla düşünmeyi enerji ve zaman kaybı gören biri olarak bu duruma anlam veremiyordum,kesinlikle.

Tanıdık arabaya doğru ilerlerken soğuk bir gece olduğunu düşündüm.Arka tarafın kapısını açıp kendime koltuğa attığımda arabanın içindeki sıcak havayı minnetle karşıladım.

"Ağaç olduk lan.Hadi ben neyse de şu güzel kadını bekletmeye utanmıyor musun?"

"Sana da merhaba kardeşim.Ebru kusura bakma."

"Yok canım ne kusuru.Bekletmedin ki zaten.Kerim'in her zamanki sızlanmaları işte."

Göremeyeceğini bilmeme rağmen gülümsedim ve arkama yaslandım.Çıkmaya başlayalı kısa bir süre olmasına rağmen Ebru'nun Kerim'i en az benim kadar tanıdığını düşündüğümde ona hayranlık duymadan edemiyordum.Bu malın tüm mallıklarını biliyordu ve onu sevmeye devam ediyordu.Bana göre gerçek aşk buydu işte.

Yola koyulduğumuzda iki aşk kuşunun kendi aralarındaki muhabbetlerini sadece dinlemekle yetinip pencereden akıp giden görüntüyü seyrettim.Yaklaştığımızı artık daha net görebildiğim binalardan anlamıştım.Birkaç dakika sonra Kerim'in öve öve bitiremediği mekanın önündeydik.

Arabayı park edecek uygun bir yer bulduktan sonra Ebru ve Kerim önde ben arkalarında olmak üzere mekana girdik.Yüksek ses müzik kulaklarımı rahatsız etse de ilerleyen dakikalarda alışacağımı biliyordum.Dans eden bedenlerin arasından güçlükle kendimize yol açarak ilerledik ve köşedeki boş bir masaya oturduk.İçki siparişlerimizi verip beklemeye başladığımızda gözlerim kısa bir süre etrafta gezindi.Bu adam sırf böyle bir yere gelmeyi kabul ettiğim için bile ona verdiğim değeri anlamalıydı.

Aşk kuşları benim varlığımı unutarak birbirlerine sırnaşmaya başladıklarında ikinci bardağımı deviriyordum.Sevgililerin yanında üçüncü kişi olmaktan daha kötü bir şey varsa o da vıcık vıcık birbirlerine sırnaşan sevgililerin yanında üçüncü kişi olmaktı.Tek başıma kaldığımdan kendimi içkiye vermeye başlamıştım.Yeni bir bardak sipariş etmek üzereydim ki nihayet benim de yanlarında olduğumu fark edebilen Kerim garson çağırmak için kaldırdığım kolumu indirdi.

AKSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin