Bölüm 22

18.2K 1K 67
                                    

Bölüme geçmeden önce söz etmek istediğim bir şey var ki yorumlarınız ve desteğiniz beni her zaman çok mutlu ediyor.💕 Sevgiyle kalın,seviliyorsunuz.🌸

*Bölümü yayımlarken bir sorun olmuş,düzenleyip yeniden paylaştım.Aksaklık için kusura bakmayın:(*

*

"Giray, mutfak eşyalarının olduğu büyük kutuyu nereye koymuştuk? Bulamıyorum." Yatak odasında olduğundan sesimi duyurabilmek için bağırmam gerekmişti. Etraf o kadar çok kutuyla doluydu ki karışmaması için üzerlerine isim yazmış olmamamıza rağmen bir türlü bulamıyordum. Ellerimi belime yerleştirmiş durduğum yerden etrafı tararken Giray'ın uzaktan boğuk gelen sesini işittim. O da ayrı bir dağınıklığın içinde kaybolmuş durumda olmalıydı.

"Bilmiyorum, koltuğun oradaki kutulardan biri olabilir, hatırlamıyorum." Olduğum yerde dikilmeye son verip Giray'ın tarif ettiği yere ilerlerken birkaç dağınıklığından üzerinden atlamak zorunda kalmış, ayağım bir şeye takıldığında ise bir düşme tehlikesi atlatmıştım. Tahmin ettiğim gibi iki kişiyle bu kadar işin üstesinden gelmek zor olacaktı. Yardım için çağırdığım kişiden ise hala bir ses çıkmamıştı. Aradığımı bulduğumda tahminimden ağır olan kutuyu kucaklayıp mutfak tezgahına bıraktım.

Ev bulmak kolay olmamıştı ama bizim için olabilecek en uygun evi bulabildiğimizden dolayı içten içe yaşadığım rahatlama ve sevincin bu kadar yorgunluğa rağmen hala benimle olduğunu hissediyor, bu yüzden arada bir şarkı mırıldanmama engel olamıyordum.

Güneş en yüksek noktasına çoktan tırmanmış, ışıklarını yeryüzünde dans ettirirken birkaçı mutfağın geniş penceresinden içeri süzülüyor havada uçuşan toz taneciklerinin rastgele dansını gözler önüne seriyordu. Ev fazla büyük sayılmazdı ancak ikimize rahatça yetebilecek büyüklükteydi. Birleşik olan mutfak ve oturma odasına ek olarak iki yatak odası ki birini misafir odası olarak kullanmayı düşünüyorduk, banyo ve tuvaleti vardı. Burayı bizim için uygun kılan en önemli faktör ise ev sahiplerimizdi. İlanı arayıp evi görmek için hemen davet edildiğimizde, ikinci baharlarını yaşayan tatlı bir çift tarafından karşılanmıştık. Birbirlerine sevgiyle bakan gözleri hiçbir olumsuz duygunun gölgesi düşmeyecek kadar iyilikle sarmalanmıştı. Eve şöyle bir göz gezdirirken Giray'la gözlerimiz buluştuğunda onun da benimle aynı şeyleri hissettiğinden şüphem yoktu. Bu evi tutuyorduk.

Kapının vurulma sesini duyduğumda mırıldanmakta olduğum şarkıya son verip kapıyı açtım. Tek kaşımı havaya kaldırmış, azarlayan sözlerimi sarf etmek üzere olduğumu anlayan Hazal bana fırsat bırakmadan söze girişti.

"Abi vallahi çok üzgünüm. Biliyorum geç kaldım ama bir sor neden?" Gerçekten sormamı bekleyerek sustuğunda kaşlarımı kaldırmış devam etmesini söyleyen bakışlarımı üzerine diktiğimi fark ederek tekrar kaldığı yerden kaldığı hızda kelimelerini sıralamaya başladı.

"Çünkü dershaneden çıktığımda doğruca buraya gelmeyi planlamama rağmen kızlar bizimle kitapçıya gel diye tutturdu. Biliyorsun bizim kızlar baya ısrarcı olabiliyor." Elini rolünü büyük bir azimle oynamakta olan oyuncular edasında alnına yaslayarak büyük bir iç çekti. Bu sevimli tavırlarına dayanamayacağımı biliyordu ve bu defa da istediğini elde etmesine izin vererek küçük bedenini kollarımla sardım. Kıkırdayıp sarılmama karşılık verdikten sonra kendini geriye çekerek elindeki poşeti salladı. "Acıktığınızı düşünerek elim boş gelmedim." Yüzüne büyük bir gülümseme yerleştirip içeri girdi ve elindekileri mutfak masasına bıraktı.

Hazal pizza kutularını poşetten çıkarırken ben de masadaki dağınıklığı toparlayıp yer açmaya çalıştım.

"E daha her şey duruyor ortada. Ne yaptınız bu kadar zaman?"

AKSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin