Olabilecek en güzel cumartesi sabahına gözlerimi araladım.En son ne zaman bu kadar iyi uyuduğumu hatırlamıyordum.Aynanın karşısında bir elimi lavaboya yaslayarak diğer elimle çenemi sağa sola çevirip incelemeye başladım.Normalde beni rahatsız etmeyecek yeni yeni çıkmaya başlayan ve elime hafifçe batan sakallarımı tıraş etmeye karar vermiştim.Köpüğü elimle yayarken mırıldandığım şarkıya aynı zamanda ayağımla ritim tutarak eşlik ediyordum.İşim bittiğinde alışkanlık gereği oldukça bir tatil sabahı olmasına rağmen erken uyandığımı saatime baktığımda anlamış,bir süre oyalanmak ve kahvaltıyı zenginleştirmek adına markete uğramaya karar vermiştim.
Yolun aşağısındaki küçük markette geçirdiğim vakit boyunca tanıdık veya değil gördüğüm herkese selam verdim.Kasiyer kız hafifçe gülümseyip bu sabahki mutluluğumu neye borçlu olduğumu sorduğunda geniş bir gülümsemenin yüzüme yayıldığını hissettim.Omuz silkmiş ve her zamanki halim olduğunu söylemiştim.Başını iki yana sallamaya başladı.Bir yandan da aldıklarımı geçirmeye devam ediyordu.Buraya sık sık uğruyordum ve ikimiz de öyle olmadığını biliyorduk.
Hazırladığım kahvaltı masasına kısa bir süre göz gezdirdikten sonra tatmin olmuş bir şekilde mutfaktan ayrıldım.Dış kapıyı aralık bırakarak karşı dairemin kapısını tıklattım ve beklemeye başladım.Kolumdaki saate tedirgin bir bakış attığımda onun için erken bir saat olup olmadığını düşünüyordum.Kapı çok fazla beklememe gerek kalmadan açıldığında Giray'ın çoktan uyanmış olduğunu düşünerek rahatladım.
Şişmiş gözleri uyku mahmurluğunu henüz üzerinden atamamış olduğunu gösteriyordu.Beni gördüğünde gözlerini birkaç kez kırpıştırması gerekti.İlk defa gördüğüm bu halinin her ayrıntısını aklıma kazımak için duyduğum ihtiyacı bir kenara bırakmaya çalıştım.Aklındakileri kelimelere dökmese de soru soran bakışlarına cevap vermem gerekiyordu.
"Günaydın."
"Günaydın."Çatallı çıkan sesi elimde olmadan zihnimde bunu çekici bulan düşüncelerin yanıp sönmesine sebep oldu.Bu düşüncelerin dikkatimi dağıtmasına izin vermemeye çalıştım.
"Uykunu alamadın mı?Gözlerin şişmiş biraz."Bu açmak istediğim asıl konuya yavaş bir giriş yapmak için sorulmuş bir soruydu.Ancak rahatsız olduğunu ele veren ifadesini sadece birkaç saniye için yüzünde belirmesine rağmen yakalayabildiğimde yanlış bir giriş yaptığımı anladım. "Evet,şey,uyumakta zorlandım."diye mırıldandı.Bu haliyle kötü göründüğünü düşünmüş olmalıydı.
"Kahvaltı yapmadığını umuyorum çünkü güzel bir masa hazırladım."
Ne söylemeye çalıştığımı anlamadığını düşündüren bir şekilde kaşları yukarı kalktı ve ardından hafifçe çattı.Bu sefer daha açık ve doğrudan sordum.
"Kahvaltıyı bende yapmaya ne dersin?"
Şaşırmış ifadesini korumaya devam ederken elini ensesine atıp ovmaya başladı."Zahmet etmene gerek yoktu.Genelde kahvaltı yapmam.Bir süt veya kahve-"
Cümlesini bitirmesini beklemeden konuşmaya başladım.Açıkçası bu sözleri duymayı bekliyordum.Dün onun evine gittiğimde etrafta gördüğüm hazır yiyecek kutuları beslenmesine dikkat etmediğini anlamama yetmişti."Bu şekilde kötü beslenmen hoşuma gitmiyor.Bugün gözlerimin önünde güzel bir kahvaltı yapacaksın."
"Ne?Şimdi de kendine polis diyen bir adam rızası olmayan birini evine mi atmaya çalışıyor yani?"Kollarını göğsünde birleştirmiş gözlerini benimkilere dikmişti.Yukarı kıvrılmış dudaklarına tüm bu alaycı tavrını hüsrana uğratacak küçük bir öpücük vermemek için kendimi tutmam gerekti.
"Beni istediğin yere şikayet et."Bileğinden tuttum ve ona yaklaşıp arkasından kapıya uzanarak kapattım."Ama benimle geliyorsun."
Avuçlarımın içinde sıcaklığı yükselen eli daha sıkı kavrayarak bir iki adım arkamdan gelen bedeni mutfağa doğru sürükledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKSİ
Teen Fictionİşine özel hayatı olmayacak kadar takık bir polis memuru,bir gün anlam veremediği şekilde ilgisini çeken birine komşu olursa... *** "Okurken içim ısındı , yüzümde ufak bir gülümseme belirdi ve bu ikilinin en kaliteli şekerden tatlı olduğunu düşündüm...